GSS İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı
GSS İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı’na diyabetli (şeker hastası) yakınları olarak sıkılmadan, yılmadan sesimizi çıkarmalıyız. Amacımız diyabetli hayatlarımızı daha konforlu hale getirirken, cebimizden çıkan maliyetleri de azaltmak. Bu sebeple SENDE MAIL GÖNDER‘ diyoruz.
Tip-1 diyabetli bireyler ve hasta yakınları olarak, kan şekeri ölçüm cihazlarının kan şekerimizi doğru ölçüp ölçmediği, strip ödemelerinde yaşadığımız sıkıntılar ve özellikle yetişkin tip-1 diyabetlilerin 3 aylık 9 kutu 50’lik strip almasının yarattığı ek maliyet, sensörlü ve sensörsüz insülin pompalarının ödeme şekli sebebiyle, sesimizin daha belirgin ve net bir şekilde çıkması için tip-1 diyabetli Tuna’nın annesi Sn. Avukat Melek Bozacı Yener birkaç gündür aşağıda ve ayrıca DİLEKÇE kelimesine tıklayınca ulaşabileceğiniz bir pdf dökümanı oluşturdu. Bu dökümanın yazıcıdan çıktısını alarak da postalama işlemini yapabilirsiniz.
Melek Hanım’a hem avukat kimliği hem de tip-1 diyabetli yakını kimliği ile süreçte verdiği destek için ayrıca teşekkür ediyorum.
Peki bizler şimdi bu dilekçe ile ne yapacağız?
14 Kasım Dünya Diyabetliler gününe yaklaştığımız bugünlerde aşağıda isimleri ve mailleri bulunan GSS İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı’na hem mail hem de posta yolu ile iadeli taahhütlü göndereceğimiz dilekçemiz ile sesimizi daha iyi duyuracağımızı düşünüyorum.
Aşama aşama anlatıyorum.
Mail yolu ile: Aşağıda pembe renkle yazılmış olan DİLEKÇE şeklinde başlayan kısmı yazının sonuna gelene kadar kopyalayıp mailinize yapıştırın. Mailin sonundaki tarih, ad-soyad, e-mail ve telefon bilgilerini kendi bilgileriniz ile değiştirin. Mailinizin ‘Konu’ yani ‘Subject’ kısmına da ‘GENEL SAĞLIK SİGORTASI İLAÇ VE ECZACILIK DAİR BAŞKANLIĞI’NA’ diye yazın.
Ardından gsstibbimalzeme@sgk.gov.tr, gssizleme@sgk.gov.tr, gssilaceczacilik@sgk.gov.tr, gsssaglikhizmet@sgk.gov.tr maillerine ayrı ayrı bu mailleri gönderin.
İadeli Taahhütlü posta yolu ile: Dilekçenin yazıcıdan çıktısını alın. Dilekçenin sonundaki tarih, ad-soyad, e-mail ve telefon bilgilerini kendi bilgileriniz ile değiştirin. Ve imzanızı atın. Genel Sağlık Sigortası, Ziyabey Cad. No:6 Balgat/Ankara adresine, Başkan Dr. Hüseyin KILIÇASLAN, Başkan Dr. Halil AKÇE, Başkan Dr.Hanefi GÖK ve Başkan Uzm. Ecz. Salih Tolga DOĞRU adına ayrı ayrı gönderin.
Ayrıca bir aksilik olmazsa ben 14 Kasım’dan sonraki hafta içerisinde Ankara’ya gideceğim. Ve hem yazılı hem de sözlü olarak taleplerimizi dile getireceğim. Bana katılmak isteyen arkadaşlarımız olursa buyursun.
Bu arada yanda da görebileceğiniz üzere ben 3 farklı postayı hazırladım ve gönderdim.
Konuyla ilgisi olan kurum yetkililerin isim ve bilgileri ise;
Başkan Dr. Hüseyin KILIÇASLAN
E-posta: gssizleme@sgk.gov.tr
Adres: Ziyabey Cad. No:6 Balgat/Ankara
Sağlık Teknolojileri Değerlendirme Daire Başkanlığı
Başkan Dr. Halil AKÇE
Adres: Ziyabey Cad. No:6 Balgat/Ankara
Tıbbi Malzeme Daire Başkanlığı
Başkan Dr.Hanefi GÖK
E-posta: gsstibbimalzeme@sgk.gov.tr
Adres: Ziyabey Cad. No:6 Balgat/Ankara
İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı
Başkan Uzm. Ecz. Salih Tolga DOĞRU
E-posta: gssilaceczacilik@sgk.gov.tr
Adres: Ziyabey Cad. No:6 Balgat/Ankara
BİRAZ YORUCU BİR SÜREÇ OLSA DA BAŞARACAĞIMIZA EMİNİM. LÜTFEN AMA LÜTFEN HEPİMİZ BU SÜREÇTE TEK YÜREK OLUP MAİLLERİ VE POSTALARI GÖNDERELİM. BİZ TİP-1 DİYABETLİLER VE YAKINLARI BU TALEPLERDE BULUNMAZSAK KİMSE ÖNÜMÜZE İSTEKLERİMİZİ GETİRMEZ.
AYRICA BU YAZININ LİNKİNİ FACEBOOK VE TWITTER SAYFALARINIZDA DA PAYLAŞMANIZ GÜCÜMÜZE GÜÇ KATACAKTIR.
(Görsel kaynak: msp.csb.gov.tr)
DİLEKÇE
GENEL SAĞLIK SİGORTASI İLAÇ VE ECZACILIK DAİR BAŞKANLIĞI’NA
Bilindiği üzere ülkemizde milyonlarca kişi iyileşmesi ve tedavisi günümüz koşullarında namümkün olan diyabetten muzdariptir. Bunlar arasında her yaş grubundan hastalar mevcut olmakla birlikte sayıları gün be gün de artarak çoğalmaktadır.
Artık çağın hastalığı olarak adlandırılan ve kronik bir rahatsızlık olan diyabette, kan şekerinin daha iyi kontrol edilerek regülasyonun sağlanmasına, dolayısıyla da bağlı komplikasyonların engellenmesine ya da en azından minimuma indirgenmesine yönelik var olanlardan daha verimli ve etkili sonuçlar elde edilmesi, ve diyabetin önlenmesi, geri döndürülmesi veya tamamen tedavi edilmesi adına yapılan araştırmalara gerek ülke gerekse de dünya çapında devam edilmekte, fakat bu süreçte de umudunu her yeni gelen gelişme haberine bağlayan ve bu şekilde diri tutmak isteyen biz diyabetli ve yakınlarının, şimdilik bu hastalık ile gerek mevcut maddi ve manevi hal ve şartlarımız gerekse de devletin sunduğu kısıtlı imkanlar dahilinde mücadele etmeye çalışmaktan başka bir çaresi bulunmamaktadır.
Anayasamızca da kabul edilen sosyal devlet ilkesinin en temel amacı, herkese insan onuruna yaraşan asgari bir yaşam düzeyi sağlamak olmakla beraber böyle bir yaşam düzeyinin sağlanabilmesi için diğer zaruri hakların yanında kişilere sosyal güvenlik hakkı ve sağlık hakkının da verimli ve etkili bir şekilde sunulması ve bireylerin de bu hakkı etken bir şekilde kullanabilecekleri ortamın hazırlanması şarttır. Zira devletin bu hakları sadece tanıyıp bir kenara çekilmesi ya da çok sınırlı olarak bu hakların verilmesi yeterli olmamakla devletin hakların kullanılabilmesi için vatandaşına olumlu edimde bulunması gerektiği tartışmasızdır.
1982 Anayasasının “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” başlıklı 65’inci maddesi de sosyal hakların, devletimize direktif verme niteliğini açıkça ortaya koymaktadır: “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek, malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir”. Anayasa madde metninde bahsedilen bu görevin amacına uygun önceliğini gözetmek ve mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getirmek de iktidardaki sayın devlet büyüklerimizin takdirinde bulunmaktadır.
Bu çerçevede, devletin anayasal bir ilke olan sosyal devlet ilkesini gerçekleştirebilmek adına başvurduğu araçlardan biri olan vatandaşına sağladığı sosyal güvenlik hakkının ve bunun etkin ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi için sunduğu sosyal güvenlik kamu hizmetinin temel amaçlarından biri, oluşan mesleki, sosyo-ekonomik ve fizyolojik risklere karşı vatandaşını korumaktır. Devlet bu amacını yine bir takım araçlar vasıtası ile gerçekleştirir. İşte bu araçlardan biri de sosyal sigortadır. Sosyal güvenliğe ve konumuz kapsamında olması hasebiyle sosyal sigortaya ve bunun verimli bir şekilde işlerlik kazanmasına duyulan ihtiyaç ile bu ihtiyacın devlet tarafından giderilmesi ise en öz tabir ile kişinin yaşamını sürdürebilmesi için zorunlu unsurlardan nefes almak gibi hayati bir husus olduğundan, üzerimizde bir çatı olan devletimizin bu konuya en üst seviyede titizlikle yaklaşması ve gereksinimler üzerinde de yine aynı derecedeki ihtimamla durması lazım gelmektedir.
Tüm bu açıklamalarımızdan sonra diyabetliler ve diyabetli yakınları olarak bizlerin yaşadığı sıkıntıları da izah etmek zarureti doğmaktadır.
a- Diyabette kan şekeri ölçümünün ne denli hayat kurtarıcı olduğu su götürmez bir gerçektir. Diyabetliler (özellikle Tip-1) kan şekerlerinin normal olduğu dönemlerde bile günde en az 7-8 kez kan şekeri ölçümü yapmak zorundadırlar. Gün içerisinde yaşayabilecekleri hipoglisemi veya hiperglisemi anlarında ise bu ölçüm sayısı yaşadıkları durumun getirdiği zaruretten ötürü onların da istemediği şekilde artmakta ve kan şekerlerinde normal değerleri görene kadar kimi zaman 15 hatta 20 yi bulabilmektedir. 24 Mart 2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin şeker ölçüm çubukları ile ilgili 3.3.2 maddesinde ölçüm çubuklarının Tip 1 diyabetli çocuk hastalar, gebeler, transplantasyon hastalarında sağlık raporunda tedavi protokolü olarak belirtilen adetler esas alınarak; Tip 1 diyabetli erişkin hastalar ve insülin kullanan Tip 2 diyabetli hastalarda ayda en fazla 150 adet; medikal tedavi ile kontrol altında tutulan hiperinsülinemik hipoglisemisi bulunan çocuk hastalar için ayda en fazla 150 adet, erişkin hastalar için en fazla 50 adet; oral antidiyabetik ilaç kullanan diyabetli hastalara 3 ayda en fazla 100 adet hesabıyla reçete edilmesi halinde bedelin kurumca karşılanağı hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
Bu tebliğe göre örneğin tip 1 diyabetli erişkin bir hastanın, kan şekeri normal değerler arasında seyrederken bile günde en az 7-8 kez ölçüm yapması gerekirken (-zira, kendisinin fark edemediği düşüşler veya yükselişler meydana gelebilir) en fazla 5 kez kan şekeri ölçümü yapabileceği öngörülmüştür. Bu ölçüm sayısının ise yukarıda arz ettiğimiz nedenler ile olması gereken sıklıkta olmadığı ve hastayı birçok yönden – en başta fizyolojik olarak – sıkıntıya düşürebileceği, diğer bir deyişle o hastanın sosyal hayatını,sosyal çevresini ve çalışıyorsa çalışma yaşantısını etkileyebileceği dolayısıyla yetersiz olduğu ortadadır.
b- Bundan başka, tümü kurumca karşılanan kan şekeri ölçüm çubukları ve bunların kullanıldığı kan şekeri ölçüm aletlerinin her zaman doğru ölçüm yapmadığı da bunları kullanan diyabetli hastalarca kötü tecrübeler yaşanarak anlaşılmıştır. Söz konusu ölçüm aletlerinin de yeniden bir teste tabi tutularak beklenen doğru sonuçları verenlerin kullanıcılara sunulması kanaatimizce daha sağlıklı ve güvenilir sonuçlara erişilebilmesi için elzemdir.
c- Tümü kurumca karşılanmayan ve fakat daha güvenilir ölçüm yaptıkları kullananlarca tecrübe edilerek saptanan kan şekeri ölçüm cihazlarının ölçüm çubuklarından alınan katkı payı da biz diyabetlileri ve yakınlarını önce maddi akabinde ise bunun getirdiği yük hasebiyle manevi olarak sıkıntıya düşürmektedir. Örneğin kimi hasta veya yakınları güvenilirliği nedeniyle tümü kurumca karşılanmayan XXX cihazını ve onun çubuklarını kullanmakta fakat bunlardan kutu başına yaklaşık olarak 15 TL gibi bir fark hasta veya ailesi tarafından ödenmektedir. İlgili tebliğde öngörülen sıklıkta ölçüm yapan (yani günde en fazla beş kez) tip 1 diyabetli erişkin bir hasta bu durumda üç ayda fazladan en az 135 TL ödemek durumunda kalacaktır. Hastanın kan şekerinin yüksek veya düşük olduğu zamanlarda ise daha sık ölçüm yapması gerektiği hususu göz önünde bulundurulduğunda ise, ödemesi gereken katkı payı tutarı artmakta ve yaklaşık olarak 350-400 TL ye ulaşmaktadır. Gelir düzeyi düşük olup da bu hastalıktan zaten mağdur olan ve sosyo-ekonomik yaşantısını da buna göre ayarlamak isteyen hastanın bütçesi bu durumda inanılmaz sarsılmakta ve hatta çoğu hasta da bunu zaten maddi durumu yetersiz kaldığından karşılayamamakta dolayısıyla telafisi güç ve hiç arzu edilmeyen, riskli sonuçlarla yüzyüze kalmaktadır.
d- Bazı hastalar hayati fonksiyonlarını, yaşamlarını idame ettirebilmek için günde en az dört kez insülin iğnesi vurulmak yerine hayatlarını daha çok kolaylaştırdığı, kan şekerlerinde regülasyon sağladığı ve yaşam kalitelerini de arttırdığı için insülin pompası kullanmayı tercih etmektedir. Tebliğde de belirtildiği gibi, İnsülin pompası açık loop mikro infüzyon pompası (sensörsüz insülin pompası) ve kapalı loop infüzyon pompası (sensörlü insülin pompası) olarak ikiye ayrılmaktadır. Her ikisinin de bir kısmı kurumca karşılanmasına rağmen, büyük bir kısmı yine hasta tarafından ödenmekte (örneğin sensörlü pompa bakımından yaklaşık 4000 TL gibi bir tutar hastaca ödeniyor), bu da hastayı yine maddi olarak zor duruma düşürmekte ve hatta daha kaliteli bir yaşam için pompa kullanmak isteyip de ödeme güçlüğü içinde olan hastalar çok istemelerine rağmen pompa kullanıcısı olamamakta dolayısıyla her gün iğne ile yaşamaya devam etmektedirler.
e- Pompada kullanılan infüzyon setleri için hastalarca önceden peşin olarak para ödenmekte daha sonra ödenen bu bedelin bir kısmı hastaya geri verilmektedir. O an için maddi olarak zor durumda olan bir hasta, parası yok ise elinde olması gereken pompa setlerinden yoksun kalmak zorunda olacaktır. Aynı hasta yapması gereken ödemeler ve bu ödemelerin bir kısmının iadesi için gerekli başvuruları yapmak adına kendi mesaisinden harcamak zorunda kalmakta bu da başkasının yanında çalışan işçi veya memur statüsünde olan hastaların işvereninden veya çalıştığı kurumdan sürekli izin almasını gerektirecek bir durumdur.
f- Ayrıca ‘sürekli ilaç raporunu’ belirli periyotlarla yenilemek için gerekli başvuruları yapmak ve raporu alabilmek adına kendi mesaisinden harcamak zorunda kalmakta bu da başkasının yanında çalışan işçi veya memur statüsünde olan hastaların işvereninden veya çalıştığı kurumdan sürekli izin almasını gerektirecek bir durumdur. Tip-1 diyabet sürekli bir hastalık olup ilaç raporlarının ömür boyunca olması durumunda hastaya büyük katkı sağlanabilecektir.
g- Sensörlü insülin pompası(kapalı loop mikro infüzyon pompası)’nda kullanılan sensörler bakımından da yukarıda az önce izah ettiğimiz husus geçerli olup bundan başka bu pompa türünde kullanılan ve kullanım süreleri en fazla 6 gün, adet fiyatı ise 90 TL + KDV olan sensörlerin (kaldı ki sensörlerde arıza çıkması durumunda bu kullanım süresi daha da kısalmaktadır ve kullanılan sensör adedi de artmaktadır.) ayda toplamda 5 kez kullanılması gerekirken, kurumca ayda sadece 2 adet sensör ödenmektedir. Yani sensörlü pompa kullanıcısı ayda diğer masrafları hariç olmak üzere sırf sensör bedeli olarak 360 TL +KDV gibi bir tutarı kendisi karşılamak suretiyle ödemek durumunda kalmaktadır. Bu da tekraren daha kaliteli bir yaşam sürmek için elindeki tüm imkanları zorlayıp da sensörlü insülin pompası kullanan ve kullanmaya da devam etmek isteyen hastayı ve yakınını madden çıkmaza sokmaktadır.
Sayın Genel Sağlık Sigortası İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı
En başta da durumumuzu sizlere izah etmeye çalıştığımız gibi, hep beraber muzdaribi olduğumuz diyabet hastalığının kesin ve kalıcı bir tedavisi bulunana dek hastalığımızı elimizdeki imkanlarla yönetmeye çalışmaktayız.
Bizleri en başta fizyolojik, bununla bağlantılı olarak da çoğu zaman manevi bakımdan sıkıntıya sokan hastalığımızın günümüz koşullarında mümkün olan ve kişisel tercihlerimize göre en verimli olarak düşündüğümüz tedavi yöntemlerine erişme konusunda bizleri özellikle yukarıda izahına çalıştığımız hususlarda maddi olarak rahatlatacak düzenlemeleri getirmenizi veya mevcut düzenlemeleri bizlerin lehine olarak yeniden gözden geçirmenizi, bu anlamda sizlerin de biz diyabetlileri ve ailelerini makul çözüm yollarına kavuşturmanızı talep, bu emeğinizin bizlerin ve ailemizin yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyeceğini ve ancak o şekilde insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyine sahip olabileceğimizi beyan ve durumumuzu bilgilerinize saygılarımızla arz ederiz.
05.11.2013
Saygılarımla
Tip-1 Diyabetli ESRA AVCI
E-mail: esra@diyabetimben.com
Email yoluyla gönderdim iadeli taahhaütlü posta gönderiminide gün içerisinde yapacağım.Sonuç alacağımız bir çalışma olması dileğiyle…