Tip-1 Diyabete Dışarıdan Bakanlar ve Okullu Tip-1 Diyabetli Çocuklar
Dışarıdan bakanlar dramatik bir hikâye görüyor ama bizim dünyamız rengârenk başlıklı röportajı Ayşe Arman, Ceyda Düvenci ile gerçekleştirmiş. Röportajı okurken birkaç satır tip-1 diyabetli çocukların okullarda yaşadıklarını aklıma getirdi.
Ceyda Düvenci’nin çocuğu farklı bir rahatsızlığa sahip olsa da eminim tip-1 diyabetli çocuk ve/veya çocukları olan ailelerin yaşadıklarıyla pek farkı yok.
Ceyda Düvenci’nin kendisine sorulan iki soruya verdiği cevaplar tip-1 diyabetli çocukların okullarda ya da sosyal hayatta maruz kaldıklarını bize bir yandan gösteriyor.
Okula da gidiyor şu anda, öyle değil mi?
Evet Küçükkarabalık’a gidiyor. Montessori eğitimi veren bir okul. Bizim için çok büyük bir şans. Çunku kaynastirma egitimi maalesef cok zor ulkemizde. Bir suru yaslari daha buyuk serebral palsi cocukları olan arkadasim var, buyuk sorun yasiyorlar.
Neden?
Okullar kabul ediyor, fakat veliler kazan kaldiriyor.”Cocuklarimizin konsantrasyonunu bozuyorl” deyip imza topluyorlar, Ya siz cocugunuzu alın ya biz aliyoruz!” diyorlar. Cok vahsiler. Ögrenciler degil ama veliler oyle. Bu okul farklı, sag olsun bizi kabul ettiler. Bu cocuklarda bagırmak yok, taskinlik yok, sadece biraz daha zor ogreniyorlar. Yanina bir refakatci ogretmen vermek ya da ablasini yanina koymak, tek dert bu. Bizde öcü’ muamelesi goruyorlar.
İki soru, iki cevap. Ve eminim tip-1 diyabetli çocuklar ve velileri okullarda çok büyük negatif ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Ya veliler, ya okul yönetimi, ya öğretmenler ya da çocuğunuzun arkadaşları. Tabiki ayrımcılık yapmayanlardan söz etmiyorum. İstisnalar elbette var.
Tip-1 diyabetle ilgili okullara konuşmaya gittiğimde hep vurguladığım nokta şu; ‘Biz sizden farklı değiliz. Ve okulda tip-1 diyabetli bir öğrenci olduğunu duyduğunuzda panik yapmayın. Biz sizden farklı olarak insülin yapıyoruz ve şekerimizi ölçüyoruz.’
Ve özellikle okul döneminde de asıl yük annelerin omzunda. Anne çocuğunu ya okul kapısında bekliyor ya da öğlen yemeğinde, yerli malı haftasında ya da şeker ölçüm saatlerinde okula taşınma zamanları başlıyor. Bu ne kadar zor bir durum değil mi!
Keşke okul yönetimleri diyabetli okullu çocuklar için sadece evraklar üzerinde söz vermek yerine gündelik işleyen süreçlerde artık harekete geçse ve aksiyon alsa.
Umarım ülkemizde de kronik rahatsızlığa sahip okullu çocuklarımıza negatif ayrımcılık yapılmayan, ayrıştırılmayan günleri görürüz.