Esra Bugün Farklı Bir Doktora Gitti – 4. Bölüm

Tip-1'imEsra Bugün Farklı Bir Doktora Gitti – 4. Bölüm

Size 9 Ekim Salı günkü Nilgün Hanım ile gerçekleştirdiğimiz 4. toplantının detaylarını anlatmamıştım değil mi?

Şimdi ben yine sefil sefil 9 Ekim Salı günü 16:15 randevusuna gittim. Grip mahvediyor zaten. Günün kapanışını da Nilgün Hanım benim ile yapıyor 🙂 .

Bu sefer beklemedim 🙂 . Hatta ben Nilgün Hanım’ın katına çıktığımda Nilgün Hanım telefonda bir hastası ile görüşüyordu. Bana gülümsedi ve eliyle odasına gitmemi istedi. Nasıl yani) 🙂 . Yine gülümseme mi? 🙂

Ben tuttuğum tüm notlarımı kendisine verdim. Bu sefer telefonuma aldığım notların çıktısını alıp götürdüm için anlamakta sıkıntı yaşayacak diye düşünürken herhangi bir problem olmadı. Ben harika excel tablom ile gidiyordum yanına hep 🙂 .

‘Bu böyle olmayacak’ dedi. Tamam bitti, bana yine katı bir diyet listesi verecek derken korktuğum gibi olmadı.

Salı gününden bu yana;

– Sabah 2 dilim ekmek,

– Öğle 3 dilim ekmek,

– Akşam 3 dilim ekmek yeme hakkım var.

Bu ekmekleri karbonhidrat değişimini kullanarak değiştirebilirmişim. Yani 1 dilim ekmek yerine silme yemek kaşığı 3 kaşık bulgur pilavı yiyebilirim gibi. Silme yemek kaşığı diye neden vurgu yaptığımı birçoğunuz anlamıştır 🙂 .

Peki ya ara öğünler?

Sabah ve öğle arası 1 , öğle ve akşam yemeği arası 2, akşam yemeğinden sonra ise 1 ara öğün almamı istedi.

Bu ara öğünlerde 1 porsiyon meyve, süt ve ceviz, fındık ya da badem. Ama bunlardan öyle avuç avuç değil 🙂 .

Ha bir de en önemlisi artık ara öğünlerde insülin yapmamaya alıştım.

Glisemik indeksi yüksek besinler evimizin önünden geçmiyordu zaten ama şimdi tamamen geçmiyor. Hatta şirkette çekmeceme 1 paket tam tahıllı ekmek dahi koydum. Ola ki beyaz ekmek yemek zorundan kalırsam çekmecemde olmalı 🙂 .

Kan şekerlerim iyi gidiyor sayılır. Ara öğünlerde insülin yapmadığım için kan şekerlerim 150-200 arasında gidebiliyor ama genelde iyi. Yüksek değer görsem dahi ek doz insülin yapmam da şimdilik yasssak 🙂 . Bu konuda amacımız kan şekerini bazallarla iyi hale getirmek. Ana yemek sonrası ek doz insülin göndererek hem hipoglisemi riski oluyor hem de sürekli insülin yaparak vücudu da şaşırtıyoruz.

Yarın öğlen 13:30’da Nilgün Hanım beni arayacak. Asistanına telefon randevusu ayarlattı. Ve ben bu sefer dediklerine harfiyen uyduğum için içim oldukça rahat.

Bu aşamadan sonra da bazalların gerçekten yetip yetmediğini belirlemek için örneğin sabahtan öğlene, sonrasından öğleden akşama gibi aç kalıp kan şekeri kontrolü yapacağım. Bakalım bazallar çok mu az mı geliyor daha net ortaya çıkacak.

Unutmadan söyleyim. D vitamini almaya başladım. Dvit diye bir vitamim. Birisi tek kullanımlık tüp. Onu 1 seferde bitir dedi. Birisi de şişe, daha doğrusu damla formatında. Onu da herhangi bir öğünde günde 1 defa 10 damla olarak tüketiyorum. Bir bardak suyun içerisine damlatıp içiyorum.

Hipnoz devam ediyor 🙂 . Nilgün Hanım’a gün geçtikçe daha da ısınıyorum 🙂

Yeni hikayeler gelmeye devam edecek…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

24 YORUMLAR

  1. abla sen böyle dedikçe şaşırıyorum, sanırım Nilgün hanıma gittiğin için sende ayrı bir mutluluk var gibi hissediyorum 🙂 yalnız ben bu silme kaşık muhabbetinden geri kalmışım bi kuple açıklayabilirmisiniz 😀

    • Taha,

      Medtronic toplantısının yazısını oku bakayım. Bîr de yorum kısmında da bir şeyler olabîlir.

      Sen dışarıda elemanlarla sohbetteyken biz içerîde ter atıyorduk 🙂 .

      Kendi kurduğum hayal dünyamda sevecek nokta arıyorum 🙂 .

      Sevgiler

  2. eveet buna katılıyorum ama bunun sebebinide küçük bir cümleyle açıkladığımı sanıyorum ablacım 🙂 şimdi burada o kadar açıklayıcı olamadığım için de affını diliyorum…

  3. eveet şimdi çözdüm olayı 😀 artıık kendi diyetisyenlerimin karşısına alnım açık yüzüm ak olarak çıkabileceğime inanıyorum 🙂 korksun benden diyetisyenler. o pompa benim olacaaak 🙂

    • Taha,

      Eşref yanımda uyuyor. Gülmemek için kendimi zor tutuyorum 🙂 .

      Dükkan kapanıyor. Hadi bana da sana da iyi uykular 🙂 .

      Bu arada o pompa elbet bir gün senin olacak. O gemi gelecek 🙂 .

      Sevgiler

  4. 🙂 abla sen de mi ismail abicisin. ya bu kadar olur pes doğrusu…

    Eşref abime selamlar hürmetleri ceket hala üzerimde… dükkanı ben kapatırım siz rahat olun, etrafı hafif ıslatır öyle süpürürüm çok tozumasın diye 🙂

    • Afferrim sana Taha. Sonunda seslî de güldüm. Ama Eşref uyanmadı 🙂 .

      Ceket paralandı üzerinde 🙂 .

      Dükkanı kapatma olayı da güzelmiş 🙂 . Ona da ayrı gülüyorum 🙂 .

      İsmail Abi candır. Behzat’ı izleyeceğiz diye telefonu da kapamıştık zaten 🙂 .

      Sevgiler

  5. 🙂 behzatı öğrendiğim için ismail abide şaşırdım ablacım… aman eşref abiyi uyandırmayalım gece gece asabi olabilir. sonra o benim son derece sade olarak giydiğim pullu ceketimi alıır ve paramparça edebilir mazaallah… ablacım benim çenem düştü yazının da yorum kısmını epey kabarttık ben artık sussammı acaba 😀 yoksa çenemmi çekse benim 🙂

    • Öyküm,

      Ara öğünlerde de insülin yapıyorum biliyorsun. Nilgün Hanım bu oyunda ne kadar oyuncu olursa oyunu yönetmekte zorluk çekeceğimizi söyledi. Amaç ara öğünlerde ek doz göndermeden bazalarda yapılacak değîşikliklerle kan şekerini dengede tutmak.

      Sürekli elde pompa ve insülin yaparak vücuda elbet yardımcı okuyoruz ama hipoglisemiler yaşatarak ta bir nevi şaşırtıyoruz. En doğru yolla hipoglisemi ve hiperglisemiler azalmalı 🙂 .

      Ki pompanın sürekli bazal verdiğini biliyor yani 🙂 .

      Sen ne dersin bu yönteme?

      Sevgiler

  6. yediğine göre yaparsan fazla hipo yasamazsın, senin bu doktora göre vucut yanlış çalışıyo o zaman çunku vucut da boyle yapıyo. yapaçağı ayarla öğun atlama hakkı elinden gidecek ve geç kalkma hakkı da, kusura bakma ama pompa bu deil. 20 yıl öncesine dönuyosun sanki

    • Öyküm,

      Seninle aynı fikirde değilim.

      Pompada doğru bazal dozlarıyla ara öğünlerde ek doz yapmadan daha kolay olur bence.

      Bu noktada tek sorun ara öğün yememe lüksünün kalmaması. Vücutta pompayla yapmaya çalıştığımız şeyi yapıyor zaten.

      Bu şekilde daha iyi olacağı kanısındayım. KH sayarak tatlı gibi şeyleri yerken artık yemîyorum mesela. Bir şekîlde yolunda gitmiyordu bence şeker değerleri.

      Bakalım neler olacak 🙂 .

      Sevgiler

  7. Esra Hanım,

    Açıkçası ben de şaşkınlıkla takip ediyorum bu süreci. KH sayımı ile daha özgür (zamanlama, çeşitlilik vb. bakımlardan) bir yaşam sürme konusunda çok ısrarcıydınız hep. Şimdi çekmecenizde tam tahıllı ekmek bulundurma, ara öğünde sadece yukarıda saydığınız şeyleri yeme gibi yöntemlere dönmeniz (evet, dönmek gibi geliyor bana) bence olumlu bir süreç. Kan şekerleriniz inanıyorum ki istenen düzeyde seyredecek böyle beslenirseniz. Selim’in yöntemi zaten buydu ve çok iyi gidiyor şekerleri. Ama siz sanki bunları görmüş geçirmişsiniz de bu sınırlamaları kabullenmemeye karar vermiş gibiydiniz. Şaşırıyorum, merak ediyorum, ama olumlu etkisine inandığım bu yönteme dönüşünüze bir yandan da seviniyorum.

    Umarım hem iyi bir kan şekeri hem de iyi bir moralle (sıkılmadan, bunalmadan) yaşarsınız bu süreci. Takipteyiz efenim. 🙂

    Sevgiler 🙂

    • Ajda Hanım Merhaba,

      Ben hem klasik hem de gelişmiş yöntem olan karbonhidrat saymayı deneyimleyen biriyim.

      Nevin Hanım ile oluşturduğumuz diyet listesinin de iskeleti bu şekildeydi. O yüzden sanki karbohnidrat sayanların diyet listeleri yokmuş gibi bir algınız olmasın.

      Şunu da halen söylerim ki diyabetli biri canı tatlı yemek istiyorsa karbonhidratını sayıp, uygun bir öğününde, doğru insülin dozu ile yemeli.

      Bu arada elbette vücuda glisemik indeksi yüksek ve tatlı yiyecek&içecek girmezse kan şekeri pek oynamaz. Ama diyabetli bireylerin bu kadar kendilerini kasmamaları gerekmekte. Zira bir gün kendinden geçip bir sürü tatlı arasında bulabiliyor insan kendini 🙂 . Bu Selim Bey için de geçerli. Kulağınıza küpe edin derim 🙂 .

      Ama ben hala karbonhidratımı sayarak yiyiyorum. Galiba anlatmayı becerememişim yazımda 🙂 .

      Aldığım karbonhidrat miktarları belli ve ona göre hareket ediyorum. Hayatım boyunca da pek beyaz ekmek tüketmeyi sevmedim. Bu sebeple de iş yerinde çekmecem de bulundurmak en doğrusu. Nilgün Hanım ile başlaması elbette ayrı bir konu 🙂 .

      Diyabetli bireyler yemek konusunda her türlü sıkıntıyı yaşıyorlar. Canları bir şey istediğinde yememeleri gerekiyormuş gibi düşünüyorlar. Aslında bu böyle olmamalı. Bu tarz beslenen diyabetliler yani mecburiyetten bu yolu seçenler diyabetli hayatlarını ilerletmekte zorluk yaşıyorlar.

      Doktoruma da söylerim ki; canım bir şey istediğinde nasıl yemem konusunda beni eğitin. Bu şartla kabullendik beraber olmayı 🙂 .

      Şaşırmanızı gerektiren bir durum yok anlayacağınız 🙂 . Hem klasik hem gelişmiş yöntem ortaklığında bir yol izliyoruz.

      sevgiler

  8. Esra hanım,
    tartışmanıza yancı olmak istedim 🙂 ben de uzun yıllardır kalem kullanıyorum belkide pompa alması gereken kişilerin başında geliyorum, ama hala kalem+karbonhidrat sayımı ile yaşamımı devam ettiriyorum. Şunları söylemek doğru olacaktır: insülini masumlaştırmak düşeceğimiz en büyük hata olacaktır.ne kadar yersem sayarım karbonhidratımı yaparım bolusumu ek dozumu gerisi önemli değil. Unutmayalım ki pompa teknolojisi çok yeni. uzun dönem klinik etkinliği konusunda ilk denekler sizlersiniz. misal veriyorum sizin 15 yıl sonra karşılaşacağınız problemler bu teknolojinin tekrar düzenlenmesi için kullanılacak, unutmayalım ki tıp sorunlarını önemli kısmını bu şekilde çözer 🙂 şimdi pompa konusundaki tartışmalarda verilen insülin miktarının artması handikap olarak değerlendiriliyor. şahsen ben kendi kilomun üzerinde insülin kullanmamaya dikkat ediyorum, ama pompa kullananların çoğuna dikkat ediniz toplam dozları kilolarının hayli üzerinde. çünkü buna sebep olan şey fazla yemek dolayısıyla fazla insülin.(gerçi hekimler uyarıyor ama biz bunu suistimal ediyoruz) Bizler şekerin zararlarından kaçarken insülinin dolaylı zaralarına yakalanıyoruz. fazla insülin kolestrol demek, daha hızlı damar sertliği demek, daha hızlı yaşlanan hücre demek hücrelerin şekeri hızlı ve çok kullanması demek. şekeri çok kullanan hücreden her zaman korkar bilim insanları. şimdi burada yazamayacağım kadar uzun bir patofizyolojisi var insülinin ve dolaylı etkilerinin. ama ne alaka derseniz açıklamaya gayret ederim. siz siz olun minimum insülin maksimum şeker regülasyonu ilkesine göre hareket edin. tabi bunun en önemli durağı gırtlağımızsa, 20 yıl öncesinin kısıtlanmış diyet listeleri var ya onlara kısmen dönüş gereklidir. JDRF nin altın diyabetliler kulübünde 50 yıllık diyabeti olan adamlarla karşılaştım. inanamazsınız, ben onlar gibi olabilecek miyim diye içinden geçiriyorum onların yaptıklarına bakıyorum, kendi yaptıklarıma bakıyorum durum içler acısı 🙁 onun için bende nilgün hanımcıyım diyorum ve bu tartışmaya katılıyorum 🙂 sevgilerle…

    • Oktay Bey,

      Tartışmak iyidir. İyi düşünceler ve doğru anlamalar bu tarz platformların sonucunda ortaya çıkar 🙂 .

      Vücudunda insülin üretimi olmayan biz diyabetliler için insülin en masum araç kan şekerimizi regüle etmede. Ama alınan insülinin haddi hesabı yoksa ve diyabetli sürekli yemek yiyip insülin yapıyorsa o zaman masum olmaz elbette 🙂 .

      Sorunu insülin pompasında bulmamak lazım. Ha insülin kalemi ha pompa. Pompa Uygulamasındaki rahatlık cezbediyor insanları. Eskisi gibi iğne girmiyor bir yerlerimize.

      Sorun şu karbonhidrat saymayı yanlış yönde kullanan diyabetliler.

      Ben de bir ara onlardan biriydim. Zaten iğne derdim yok. Canım tatlı çekti. Rahatlıkla tatlıyı yiyip yapmam gereken insülini gönderiyordum pompadan.

      Karbonhidrat sayım yöntemi zaten klasik yöntemle de harmanlı. Glisemik indeksi düşük, bol lifli vb yiyecekler yenmesi tavsiye ediliyor. Meyve yanında süt içmeyi söylüyor. Eskiden atıyorum yarım pakete çikolata yerken kafamıza göre 5 ünite insülin yaparken şimdi kaç ünite yapmamız gerektiğini biliyoruz.

      Tamam yedik o çikolatayı, doğru insülin dozunu da yaptık. Kan şekeri istemesek te oynuyor.

      Elbette klasik yöntem iyidir. Ama uygulayabilene. Ben canım bir şey istediğinde onu yerim. Bu benim yapım. Peki yersem ne yapmam gerektiğini kimden öğreneceğim?

      Bu arada karbonhidrat sayım yöntemi bana öğretilirken her gün her gün tatlı yemeye izin var gibi bir şey duymadım. Canının her gün istememesi lazım. İstediğinde de uygun insülin dozunu yapmak gerek. Bu sebeple yemek masasında tatlı yiyenlere bakan diyabetli olmak pek doğru gelmiyor 🙂 .

      Ki siz bilirsiniz. Normal insanın vücudu günde 50 ünite insülin salgılıyor. Kilolu diyabetlilerin günlük dozları 80-90 a kadar çıkıyor. İnsülin pompasından insülin yapmak ta kolay zaten. Sonra da ben diyabetliyimd diye ortada dolaşıyorlar. Neymiş, uzun yaşayacaklarmış 🙂 .

      Benim günlük tüm dozlarım ortalama 38 ünite. Ve kendimi sıkmadan ve yine özgürce istediğimi yiyebiliyorum. Ama Nevin Hanım’ın da söylediği gibi her gün her gün tatlı yemiyorum.

      Dolayısıyla önemli olan karbonhidrat sayım yöntemini biliyorum ve bir elim yağda bir elim balda demekten ziyade işin özüne inip bu yöntemi iyi uygulamak lazım. Nilgün Hanım günlük yaşantısında nasıl yaşıyorsa hastasının da yapmasını istiyor. Ama ben olamayacağını söyledim. Çünkü o kendi tercihi. Ama ben diyabetimden dolayı mecburen bu yemek stiline muhtacım. Canım tatlı istediğinde de nasıl yemem gerektiğini de öğretmeli 🙂 . Ama rutine binmeden.

      sevgiler

    • Merhaba
      pompa kullanıyorum 3 yıldır fakat Oktay beyin dediği gibi fazla yememeye çalışıyorum. Pompa kullanıcısıyım ama hiç kilo almadım. Oktay bey sizede öneriyorum pompa kullanımını.
      Düşünseniz ya günde 4 kez insülin yaptıgınızı.. pompada 3 günde bir ; makinayla iğne yapıyorsunuz ve 3 günde bir canınız yanıyor oda bazen.. çogu defa canımın yanmadıgını biliyorum.
      herkese sağlıklı günler dilerim.

  9. Esra hanım,
    Yazınızın tamamına katılıyorum. Şuna da dikkat çekmek istiyorum. Son cümleniz benim için çok önemli “Canım tatlı istediğinde de nasıl yemem gerektiğini de öğretmeli. Ama rutine binmeden”. Bütün sıkıntımız burda bence. Biz dozunu kaçırıyoruz. Bana verilen ilk diyet listelerinde bırakın tatlıyı, listede karbonhidrat bile yoktu 🙂 sonra karbonhidrat sayımını öğrenen eski diyabetliler hele pompa kullanmaya başlamışlarsa, gelsin tatlılar yemekler nasılsa insülinimiz var havasına girdik. Dediğiniz gibi nasıl yememiz gerektiği öğretilmedi, rutinleşti herşey bizim için. Bu nedenle bizim için glisemik indeksi yüksek gıdalardan bahsedilirken bunları ne sıklıkla ve ne şekilde tüketmemiz gerektiği de bu sistemin için dahil edilmeli. Bende aynı eğitimleri aldım. Kimse bana bunlardan bahsetmedi. Burada paylaşıyoruz ki belki bir kişi okur ve kendisi için yaşanmışlardan ders çıkarabilir.
    Çok abartıyorsunuz diyenler olabilir lakin çevrenizde bunun bilincinde olmayan o kadar çok diyabetli var ki, bu tarz yazıları okuduklarında kendilerine güvenle birlikte biraz da ciddiyet ve sorumluluk gelmesi için uğraşmalıyız belkide.
    Yazımı bir cümleyle bitireyim 🙂
    “Diyabet varlık içinde yokluk hastalığıdır.”
    Takipçilerinize sorar mısınız ? bu cümleden kendilerine ne pay çıkarıyorlar, ne anlamaktalar. Daha sonra bende bu sözle ilgili birşeyler yazarım 🙂
    Sevgilerle…

    • Oktay Bey,

      Kesinlikle katılıyorum dediklerinize.

      Ben de bir elimde karbonhidrat sayımı bir elimde pompa yediğim önümde yemediğim arkada gibi yaşadım bir ara.

      Ancak yine de neyi ne zaman yemek ve hangi şartlarda yemek konusunu da beceremiyoruz. Ben bu sebeple Nilgün Hanım’ın diktatkörce isteklerini yerine getirirken karbonhidrat sayımını da yanımda tutuyorum.

      Ki diyabetli olan ya da olmayan birçok kişi kh saymayı bilenlerin sanki bir ana şablonu yokmuş gibi düşünüyorlar. Ana şablon var ama artık eskisi gibi kafamıza göre ek doz yapmıyoruz.

      Sizin son cümlenize bakalım nasıl yorumlar gelecek?

      DİYABET VARLIK İÇİNDE YOKLUK HASTALIĞIDIR….

      Ne düşünürüz bu cümleyi duyunca?

      sevgiler

  10. Ajda Hanım, Oktay Bey ve Tabii ki Sevgili Esra Ablam,

    Yorumlarınız ve paylaşımlarınız için çok sağolun. Sizlerin verdiği bilgiler sonucunda bizlerin de önünde güzel rehberler oluyorsunuz.

    Bu tartışmaya ben de kendimce katkıda bulunmak istiyorum. Ne olarak göreceğiniz önemli değil, taraf tutmak ya da yermek değil niyetim. Sadece bilgilerimizi doğru paylaşmak adına söylediklerim. Kendimden ve ailemden örnekler vererek konuya giriş yapacağım.

    Annem ve benim aramda diyabet yaşı olarak 16 yaş var. Ve o zamanki diyetlerle şimdiki uygulanan diyetler arasında liste haricinde pek fark göremiyorum. Sonuçta her diyabetli kendine iyi gelen teknikleri uygulayarak belirli bir zamana sorunlu-sorunsuz bir şekilde hayatına devam edebiliyor. Anneme verilen listeye baktığımda kısıtlanmanın verdiği bir tepki olarak buna uyulmadığını, uyulsa bile yapamadıkları şeyler için sürekli bir isyan halinde olma ihtimalini göz önüne alarak; bana uygulanan kh sayımı tekniğini daha başarılı buldum. Ki annemle konuştuğumuzda benim hba1c’lerim onunkine göre daha düzenliydi.

    Ayrıca hekimlerin bilgi derecesine göre hastalarını bir kobay olarak kullanmalarına artık türk milleti olarak alıştık. X doktorun uyguladığı tedavi y doktorunkinden kat be kat farklı olabiliyor. Yani benim tekniklerim senin tekniklerin gibi bi rşey olması söz konusu olmaması lazım. Ayrıca her hekim hastasını tanıdığı kadar tedavisini uyguladığını unutmayalım.

    Pompa konusunda pompa kullananların kilosu yüksek olan insanlardan oluştuğunu söylemekte Oktay Bey. Fakat ben bu şekilde kimseyi görmediğimden affınıza sığınarak örnek olarak Esra Ablayı göstermekteyim. Ayrıca tanıdığım ve burada aramızda olmayan daha başkaları da var ve kendi pompalarından ve kilolarından hiç de şikayetçi değiller.

    Ayrıca şunu da merak etmekteyim Oktay bey insülin pompasında kullanılan insülinle sizin kullandığınız kalemlerde bir farklılık olmadığı halde neden ve insülin pompasının tarihi 40 yıl kadar eskiyken nasıl yeni bir tedavi olarak yorumlayabildiğinizi bir hekim adayı olarak sizden öğrenmek istiyorum…

  11. Taha bey,
    Öncelikle bir hususu düzeltmeliyiz. Yazımda pompa kullananların kilolu olduğundan bahsetmedim yanlış anlamışsınız. Sadece günlük insülin dozunun kiloyla orantısından bahsettim. Pompa kullanımının yaygınlaşmasıyla bireyler daha rahat bir hayat sürdükleri için kullandıkları dozlar yükseldi. Bununda zararlı etkilerinden bahsetmeye çalıştım. Şimdi daha da açayım. İnsülin masum değildir dedim, doğru ama yine tedavimiz için en masum araç. Masum olmayışının nedenleri arasında da kanserlerle yakından ilişkili olması, mitojenik aktiviteyi arttırması, pekçok metabolik olayda fazla dozuyla inhibitör yada aktivatör rol oynaması geliyor. En son bir makale okudum ABD de bile önde gelen diyabet araştırma merkezlerinden biri JDRF insülin ilişkili kanserlerde son 5 yılda 20 farklı türün 40 a çıktığını yazmış. Ben bir endokrinolog değilim ama onların bildiği pek çok şeyi biliyorum. Şunu soruyorum doktoruma, yapay bir insülini devamlı kullanmayla ilgili elinizde nasıl bulgular var. Soru işareti. Bilinmiyor, çünkü elinde bunu araştırabileceği bir dosya yok. Bu tarz retrospektif kohort araştırmalarını dünya da bir tek ABD adam gibi yapıyor, oda verilerini paylaşmıyor. Yazımın başında da belirttim pompaya karşı bir insan değilim yanlış anlaşılsın istemiyorum. sizin 40 yıl diye bahsettiğiniz o geçmiş sadece ABD de var ve sizi Türk hekimler kontrol ediyor unutmayınız. Pompa için yeni demek tabiki de gereksiz ama Esra hanımında üzerinde durduğu neyi nasıl yememiz gerektiğinin öğretilmesi ve rutinleşmemesi çok önemli. bu yeni-eski geçerli geçersiz tartışması bizi bir yere götürmeyecektir ama fikir olaması açısından şundanda bahsedelim. Önceden kristalize insülin kullanıyordum, 2 yıl sonra sen al su glarjini-lispro yu dediler. Nedeni de kristalize insülinlerin kanserleşmeyi tetiklemesi. Bilinmiyordu ama kullanıyordum. Pompa içinde bu tarz bir durumun olma şüphesi beni hep kaygılandırıyor. Unutmayalım ki tıp hergün ilerliyor çalışmalar yapılıyor ve bizim için en iyisi içinde bulunduğumuz şartlardır diye bir politik ifadeyle de buraya nokta koyuyorum 🙂

    • Oktay Bey,

      Ben de konuya gireyim 🙂 .

      Pompa ve kilo konusunda ben şunu anlamıştım; pompası olan diyabetliler kolay insülin yaptıkları için hele bir de karbonhidrat saymanın rahatlığı içindeseler sürekli insülin ve yemek kilo olarak dönüş yapıyor.

      Yine söylemek gerekir ki insülin, insülin pompası ya da insülin kalemleri şu an bizler için masum olmak zorunda. Elimizdeki tüm araçlar bu şekilde.

      Zaman ilerler ve tıp ya bugüne kadar insanlara nasıl ilaçlar vermişiz tüh tüh tüh demeye başlarsa yeni yöntemlere kapımızın da her zaman açık olması lazım.

      Politik cümlenize destek veriyorum böylece 🙂 .

      sevgiler

Esra Avcı için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: