Anasayfa Arşivler 2014 Ağustos

Aylık ArşivAğustos 2014

24 5.593 görüntüleme

Uzun zamandır ama bayaaaaa uzun zamandır psikolojimin pek de iyi olduğunu düşünmüyorum.

Özellikle beyaz eti hayatımdan çıkardım. 1-2 yıl oldu yemeyeli. Kırmızı ete ise mesafem devam ediyor. Yerken kesilme anları aklıma geliyor ve yemeyi bırakıyorum.

Gün içerisinde ya da bazı ortamlarda çok şen şakrak ve hoş sohbet olabilirken birden tüm modum değişebiliyor. Çok sinirli olabiliyorum. Etrafımdaki kişilere kim olursa olsun gergin davranıyorum. Bazen bu iş yerimde bile olabiliyor. Yüzümün şekli bir garip, cümlelerim bir garip.

Diğer bir konu cinsellik konusu. Bana her türlü saçma geliyor. Ya da odaklanma sorunum olabiliyor. Bunun sebebini de çözebilmiş değilim.

Etrafımda söylediklerimi anlamayan ya da sorumluluklarını tam anlamıyla ve istediğim gibi yerine getirmeyen insanları gördükçe de özellikle kişiyi sorgulayıp, gerginlik yaratabiliyorum.

Ya da bir olay yaşandığında karşımdaki kişi ya da kişilerin olayın analizini doğru yapmadıklarını görünce geriliyorum.

Ya da benim gibi karşımdaki kişi ya da kişilerden gerekli hassasiyeti görememek. Ya da yüzyüze iken bana çok samimi davranıp arkamdan aslında o samimiyette biri olmadığını görünce insanların ayrı bir gerginlik oluyor bende. Bu sebeplerle bu tarz insanları hayatımdan çıkarıyorum ya da hayatımda kalsalar bile verdiğim değer minimum seviyede oluyor.

Bunlar neden böyle ve bu durum normalde bende olabilecek bir şey mi yoksa tip-1 diyabetli olmamdan ötürü mü?  İşte soruna çözüm bulabilmek için psikoloğa gideceğim. Hoş psikoloğa gitmek de bana oldukça saşma ve gereksiz geliyor. Bunu da eleştiriyorum 🙂 Bakalım bu saçmalıkların sebebi ne kadar tip-1 diyabetle ilgili görmüş olacağım.

10 4.371 görüntüleme

Diyabetimben.com‘u kurduktan sonra bana ulaşmaya çalışan çok fazla kişi oluyor. Ama özellikle tip-1 diyabete çözüm olduğunu söyledikleri ya bir bitki, ya bir karışım, ya bir krem ya bir çay… Bu liste uzayıp gider.

Bir gün Ağrı’dan bir krem için aranmıştım. Vallahi tip-1 diyabeti çözüyor bu krem demişlerdi. Ama bir türlü telefonu kapatmıyor arayan kişi. Kremi alıyoruz. Sürüyoruz. Ve tip-1 diyabetimiz yavaş yavaş yok oluyor. Krem. Tip-1 diyabeti geçiriyor. Şaka olmalı.

Ya da bir başkası arıyor. Bitki karışımı yapmış. Çok önemli bitkilermiş. Diyetimize dikkat edersek ve bu karışımı da kullanırsak tip-1 diyabet son bulabiliyormuş.

Geçtiğimiz Pazartesi günü Ankara’dayken Antep’ten biri aradı. Beni doktor sanıyor. Ben tip-1 diyabetliyim desem de beni anladığını düşünmüyorum. Bir çay varmış. Tip-1 diyabete derman oluyormuş. İllaha görüşmek istiyor. Zamanım yok görüşemem diyorum. Yarı dalga geçerek benimle konuşmak için tüm şartları zorluyor. Artık sinirden telefonu kapadım. Ki bu tarz insanlara tip-1 diyabetin felsefesinden girip geçemeyeceğini anlatmakla uğraşmak bile istemiyorum.

Gelelim dün akşama. Yine bir çay. Güzelce şişelenmiş. Facebook üzerinden mesaj gönderiyor ürünün satışını yapan kişi. Hatta bilim insanlarının isimleri de kullanarak, bak o da buna inanıyor ve onunla da çalışıyoruz diyerek de kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Bu arada bahsettiğim bilim insanı diyabet camiasında bilinen bir isim. 3 senedir yüzlerce diyabetli bireyde iyileşme başarıları elde etmişler. Tip-1 diyabetin geçmeyeceğini biliyor olmanız lazım diye birazcık üsten bir laf ettim ama yok. Daha önce bu ürünü kullandınız mı diye ısrar etmeye devam ediyor.

Şimdi buradan tekrar bir tip-1 diyabetli olarak avazım çıktığı kadar bağırıyorum. Günümüzde tip-1 diyabetin bilinen bir çözümü maalesef yok. Ancak gözünü cebimize diken fırsatçılar çoook fazla. Ya inanıp cebinizi boşaltacaksınız ve sonuç alamayacaksınız ya da inanmayıp bilime inanmaya devam edeceksiniz.

Bu insanların isimlerini ya da bana anlattıkları ürünlerin isimlerini kesinlikle paylaşmıyorum. Prim yaptırmamak gerekiyor.

Bana ulaşmaya çalışan bu arkadaşlar bu yazıya yorum yapmaya ya da farklı kanallardan bana tepki göstermeye başlayabilirler. Umrumda bile değil. Ancak bu insanlar yorum yapsa bile yayınlanmayacaktır. Hani bazı takipçilerimiz ara sıra diyorlar ya neden yorumlarımız onaya düşüyor, istediğinizi onaylayıp istediğinizi onaylamıyorsunuz diye bana yükleniyorlar ya. Evet. Onaya düşüyor. Ancak sadece bu tarz fırsatçıların yorumları yayınlanmıyor.

Tekrar ediyorum. Bu insanlara ve yaptıklarına inanmayın. En önemlisi umudunuzu kaybedeceksiniz. Bunu kaybetmeyin ve tip-1 diyabetinizi daha iyi nasıl yönetebilirsiniz diye çaba sarfedin. (Görsel kaynak: cornet.com.tr)

17 4.075 görüntüleme

Bu aralar iş hayatının yoğunluğundan ne diyabetimben.com ile, ne evimle, ne Eşref ile ne de diğer işlerimle maalesef yeteri kadar ilgilenemiyorum.

Ama biraz ondan biraz bundan yaparak bir şekilde herkesi mutlu etmeye çalışırken herşeyi de eksiksiz ve hatasız yapmaya çalışıyorum.

Ortalama 1 aydır yediklerime pek dikkat ettiğimi söyleyemeyeceğim. Çünkü gerçekten özellikle öğleden sonraları yemek konusunda pek de dikkatli değilim.

Sabah 9’da şirkette oluyor. 30 gram KH alıyorum. Çok tahıllı ekmeğin içerisine 1 dilim ezine peyniri, 1 dilim domates ve salatalık koyuyorum. Bu sandiviçi yiyiyorum.

Bazen 12’de bazen de 14’te ancak öğle yemeğini yiyiyorum. Şükür ki bazal insülin ayarlarım bu saate kadar düzgün ayarlanmış ki kan şekerim düşmüyor 🙂 Bu güzel bir durum. Ancak halen şirket yemeklerine alışamadığım için öğle yemeğini tam olarak yiyemiyorum. Bu sebeple evden getirdiğim meyvelere yükleniyorum. Ya da şirketin cafesinden paketli ürün alıp odamda hapur huğur yiyiyorum. Ne yaptığım insülin miktarına ne de yediğim miktara dikkat ediyorum. Bu arada geçen hafta uzun zamandır yemediğim 1 paket Rondo bisküviyi yedim. Glisemik yükü siz hesaplayın artık 🙂 Bir sonraki gün de bir paket Ülker susamlı çubuk 🙂 Bulunmaz nimet gibi gelmişlerdi yerken.

Akşam ise eve geldiğimde bu aralaer evimizden eksik etmediğimiz benim şu meşhur pastam olan Boğaziçi pastadan hemen bir kalın dilim yiyiyorum. Üzerine az akşam yemeği ve sonrasında yine bir kalın dilim pasta 🙂 İnanın. Kulaklarınız yanlış duymuyor.

Günlük insülin dozum toplamda 30-35 üniteyken bu aralar 45 üniteye kadar çıktı. Sırf bu saçma sapan beslenme düzeninden ötürü.

En azından hipoglisemi ve hiperglisemileri de sık yaşamıyorum. Ama bu demek değildir ki her şey yolunda gidiyor. Çünkü yağı, glisemik indeksi ve yükü fazla olan besinleri tükettiğimizde 2., 3. ya da 4. saat kan şekeri değerlerlerimiz yüksek çıksa bile arada ölçüm yapılmayan sürelerde kan şekerinin gidilatı çıktığı gibi pek de düzenli gitmiyor. Ya da yağın da etkisi ile ortalama 9 saat kan şekeri de pek de düzgün değil.

Ben iyi yaptıklarımı ya da kötü yaptıklarımı mutlaka sizlerle paylaşıyorum. Çünkü anlattıkçai yazdıkça ve sizlerden yorumlar geldikçe kendime uyarılarda bulunuyorum. Bu da benim doğru yolu bulma çabam galiba 🙂

Bir de özellikle akşam ara öğünlerinde meyve maalesef artık yok. Yerine şu meşhur pasta var 🙂 Bunu da düzenlemem gerekiyor.

Bu sebeplerle ben bugün yani 27 Ağustos Çarşamba günü itibarı ile kendimi tabiri caizse terbiye etmek için 21 Gün Kuralı’na tekrar başlıyorum 🙂 🙂 🙂 Eminim zor olacak. İlk kez başaramayacak hissediyorum kendimi. Umarım başarırım.

Ayrıca bu yazının fotosu da bugün sabah evde tartıldığım andan olsun. 2 hafta öncesine kadar 61.8 kiloyken 62.3 kiloya çıkmışım 🙂

5 5.677 görüntüleme

Herkese Merhaba,

Bu seneki 14 Kasım Dünya Diyabetliler Günü’nün olduğu hafta için diyabetle ve özellikle tip-1 diyabetle ilgili;

  • Afiş tasarımı
  • Sloganlar ve
  • Kamu spotu olabilecek senaryo üretimine ihtiyacımız var.

Afiş ve sloganlar özellikle İstanbul’daki bilboardlarda ve büyük ekranlarda yerini alırken senaryo bir aksilik olmazsa televizyonlarda izlenebilecek.

Bu saydıklarınızı en iyi ben yaparım diyorsanız esra@diyabetimben.com mailimden bana ulaşmanızı rica edeceğim.

 

10 7.477 görüntüleme

Geliştirilen lazer aleti ile parmak delme işlemi olmadan şeker ölçümü yapılacak.

Şeker ölçümü özellikle diyabet hastalarıiçin son derece önemli bir olay. Günde defalarca şeker ölçümü yapan bu hastalar her seferinde parmaklarını delip bir miktar kanı cihaza okutmak zorundalar. Ancak geliştirilen bu yeni lazer aleti ile parmak delme işlemi son bulacak.

Şeker ölçümü konusunda tamamen yeni bir yaklaşım olan bu proje Princeton Üniversitesi’nden bir ekip tarafından yürütülmekte. İnsanların avuç içlerinden vücudun emdiği şeker moleküllerini tespit eden ardından damarlardaki deri altı sıvı ölçümü yapan cihaz kan girişi gibi bir gereksinime ihtiyaç duymuyor. Diyabet hastaları için umut ışığı olabilecek bu cihazın hala birkaç eksiği var ve üzerinde çalışmalar devam etmekte. Cihazda kullanılan lazerin yüksek enerjiye ihtiyaç duyduğunu belirten ekip, quantum cascade lazer adında az enerji ile çalışan bir lazeri cihaz ile tekrar deneyeceklerini ilettiler.

Yakın zamanda cihazın test amaçlı ölçümler yapabilmesi için bazı kliniklere yerleştirileceği söyleniyor. Bu yeni teknoloji umarız en kısa zamanda kullanıma geçer ve diyabet hastalarına büyük kolaylıklar sağlar. (silikonvadisi.tv)