Bugün buluştuk
26 Mayıs 2012 Cumartesi bugün. Dünkü yağmurlu hava beni baya endişelendirmişti. Ama bu sabah 9:30’da kalkıp camdan dışarı baktığımda havanın güneşli olması inanılmaz mutluluk verdi 🙂 .
Ki dün yağmurla bereketi bize Emine Hanım getirirken, bugün güneşle mutluluğu da Emre Bey getirdi 🙂 .
Kadıköy’de idik bugün. Birbirini tanımayan 12 kişi aynı masada, aynı ortak duygu çerçevesinde zamanı paylaştı.
Roche İlaç Firması’ndan Ercüment Bey, ben ve eşim Eşref, Serpil Hanım ve oğlu Mehmet, Zeynep Hanım, Ezgi Hanım vardı. Bu saydığım isimlerin tamamı İstanbul’da yaşıyor. Ancak bizim için önemli misafirlerimiz de vardı. Çünkü il dışında sırf bu buluşma için geldiler. En uzun yolculuğu yapan Emine Hanım. Kastamonu’dan geldi. Bursa’dan Emre Bey hafta sonu çalışmasına rağmen geldi. Ve en minik diyabetlimiz, 1 yaşındaki Tuna paşamız annesi ve babası ile beraber Adapazarı’ndan geldi. Kendilerine tekrar tekrar çok teşekkür ediyorum. Çok zahmetler ettiler.
Ben; Serpil Hanım, Zeynep Hanım ve Ezgi Hanım‘ı daha önceden buluştuğumuz için tanıyorum. Ama Emine Hanım, Emre Bey ve Tuna’nın ailesini tanımıyordum. Buluşma yerimiz olan İsis’i bilenler mekana gittiler. Ama bilmeyenlerle Boğa Heykeli’nin orda buluştuk. Serpil Hanım ve oğlunu evlerinden alıp Kadıköy’e öyle geçtik. Boğa Heykeli’nin orda Emine Hanım ve Zeynep Hanım sohbete başlamışlardı 🙂 . Ve Emine Hanım’ı görür görmez tanıdım 🙂 .
İsis’e vardığımızda birkaç kişimiz halen eksikti. Ama zamanla herkes geldi. Bugün benim için önemli arkadaşlarımdan Metin Bey‘de gelecekti ama gelemedi. Üzüldüm gelemediğine ama önemli bir sözleşme süreci çıktığı için firmasında mecburen gelemedi. Ama kalbinin ve aklının bizimle olduğunu biliyorum 🙂 .
Baktım sohbete dalmışız. Hadi yemek sipariş edelim diye lafları böldüm. Yemekler gelmeden önce ise soru-cevap yazılarımda sorulara doğru yanıt veren; Emine Hanım, Ezgi Hanım ve Emre Bey’e hediyelerini verdim. Tuna Paşamız’a ise özel olarak banyo sonraları giymesi için patik hediyem oldu. Serpil Hanım’ın oğlu Mehmet zekası ile beni büyülediği için de ona puzzle hediye ettim.
Emine Hanım ise bana harika bir masa örtüsü ve el havlusu bir de söylemesi ayıp Çekme Helva hediyesi var. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Çekme Helva’nın karbonhidrat oranını hesaplayıp yiyeceğim 🙂 .
Roche‘tan Ercüment Bey ile daha önce konuştuğumuz ölçüm aletlerinin dağıtımını yaptık. Roche bu buluşmaya özel olarak her katılımcıya Accu-chek Performa Nano ölçüm aleti ve 50 lik bir kutu kan şekeri ölçüm çubuğu verdi. Bununla beraber haberimin olmadığı bir hediyesi daha oldu Roche’un. Acıbadem Mobil Sağlık Hizmeti’nin Roche ile yaptığı bir anlaşma hediye edildi. Herhangi bir hastalık ile ilgili danışmak istenilen bir konu olduğunda bize verilen kartlar üzerindeki numaralar aranacak ve doktorlara rahatlıkla danışabileceğiz.
Ercüment Bey aleti tanıtırken ben kendimi iyi hissetmediğim için kan şekerimi ölçmem lazımdı. Herkesin bakışları benim üzerimde. Parmağımı delip kanı çıkardım ve ölçüm çubuğunun çekmesini sağladım. Emine Hanım yanımdan müdahale etti ; ‘ Neden önce ilk çıkan kanı silmedin?, Neden parmağını temizlemeden delme işlemini yaptın?’ İnanılmaz bir şekilde hep beraber gülmeye başladık. Güldük ama Emine Hanım çok doğru bir noktaya değindi. Ancak günlük telaşlarda istemesek de bu tarz ölçümler yapabiliyoruz.
Hipoglisemi anılarımızı anlata anlata bitiremedik. Diyabet ve devlet politikası üzerinde konuştuk. Karbonhidrat sayım yöntemi dilimizden düşmedi. İnsülin pompası kullanan iki kişi olarak Serpil Hanım ve ben pompadan da bahsettik. Tip-1 Diyabetli Beslenme Çantası kartlarını gösterdim. Bunun üzerine de konuştuk.
Emre Bey çok seyahat eden bir diyabetli. Ve bildiğimiz gibi insülinleri muhafaza etmekte sıkıntı yaşıyor. Abbott’un Hayat Çok Değerli sayfasına üye olup insülinleri soğuk muhafaza eden bir çanta göndermişler kendisine. Bu çantanın iç kısmında soğuğu dışarı vermesin diye özel bir malzeme kullanılıyor. İçerisinde küçük 2 adet jöleli soğutucular var.
Ezgi Hanım ise ufak, elde taşınan bir not defteri büyüklüğündeki seyahat çantasını Emre Bey’in soğuk çantasına çevirmiş kendince. Çantanın iç kısmına bu kaseti koyuyor. Ve insülinleri böylece soğuk kalıyor. Ayrıca bu çanta içerisinde pamuk, küp şeker gibi hayat kurtaran malzemeler de var. Neticede Ezgi Hanım’da seyahat eden bir kişi. Ve bu tarz bir soğuk çantaya ihtiyaç duyduğu için kendi kendine bu seyahat çantasını farklı bir amaç için kullanmış oldu.
Anlaşıldığı üzere biz diyabetlilerde inovasyon inanılmaz işliyor. Neye ihtiyaç duyuyorsak hemen hayal edip çözüme kavuşuyoruz.
Diyabette en kıdemlimiz Emine Hanım, ikinci kıdemlimiz Zeynep Hanım ve sonrasında da ben geliyorum. Zeynep Hanım ile eskiden sabah kahvaltı yapmak için kalktığımız zamanları konuştuk. Kalkar, insülinimizi yapar geri yatardık. Ardından halen uyuyorsak yine kalkar ara öğünümüzü alır yine yatardık. Eski diyet listelerimizi de konuştuk. Buğday rengi saman kağıtlara yazılmış yemekler ve insülin dozları. Bildiğiniz maziye gittik. Zeynep Hanım ile konuşmak bana ayrı bir mutluluk veriyor 🙂 .
Öncelikle Kastamonu’ya Emine Hanım’a gitme sözüm var. Ev gezmesine gideceğiz 🙂 . Ondan sonra da Eşref ile beraber Emre Bey’e gideriz Bursa’ya. Gelmek isteyen olursa beraber de gideriz 🙂
Hepinize bugün için çok teşekkürler arkadaşlar. Özellikle bu zamanda il dışından ya da İstanbul içerisinden inanın kimse kimseye inanıp buluşmaya gelmez. Güveniniz için de ayrıca teşekkürler.
Bir daha ki buluşmada daha kalabalık olmak umuduyla 🙂 . (Benim makinem ile toplu fotoğraf çekmemişiz 🙁 . Sizlerden esra [at] diyabetimben [dot] com‘a mail atmanızı istiyorum.)
Ercüment Bey’den fotoğraflar geldi. Sizlerin maillerine de gönderdim. Gelmemişse haber verirseniz sevinirim.
Keyifliydi.
Hala şu anda Bursa ya dönüyorum. ama hayatıma kattığıma inandığım kalbi güzel insanlara tekrar ben de teşekkürlerimi sunarım…
Esra Hanım ve Eşref Bey e bu güzel buluşmaya sebep ve önder oldukları için; Ercüment Bey e verdiği hediyeler ve dosdoğru ve yardımcı olmaya çalışan bir gönle sahip olduğu için; Emine Hanım a espritüelliği ve hayat doluluğu için; Serpil Hanım a pompaya geçişinde gösterdiği cesareti için; Ezgi Hanıma zamanlama olarak bana en yakın diyabetli olup paylaşımlarını sunduğu için; Zeynep Hanım a sohbetiyle ve emin duruşuyla bizleri rahatlattığı için 🙂 , Tuna ya çok teşekkür ederim… süt kokusuyla kendisini doya doya öpmeme izin verdiği için. Ve ailesine gösterdikleri sabır ve metanet için…
Ben kendimce çok uzun şeyler yazabilirim. Ama en kısa şöyle bahsedeceğim; gerçekten diyabet hastalığı hayat kalitesini düşürmekteymiş, bir çok endişe ve korkuya sebep olabilmekteymiş. Ama engelleyemediği tek şey olduğunu da bugün anladım sizleri görünce dostlar. Her ne kadar zalim bir hastalık olursa olsun hasta etmeye çabaladığı insanların kalitelerini arttırmalarına engel olamıyormuş…
Kalitemiz hep böyle, yüksek şekerimizde hep dengeli olsun.
Değerli dostlar elbet bir gün yine buluşmak üzere….