Ailem diyabetli olduğumu ilk öğrendiğimde yurt dışında yaşıyordu. Şeker hastası olduğumu duyduklarında tıpkı ağbim çok önemsememişlerdi ama görmedikleri için oldukça endişe ediyorlardı.
Sizlere bahsettiğim gibi ilk tedavi sürecinde hep ağbim yanımdaydı. Bu süreçte telefonda, benim ve ağbimin anlattıkları ile, benim nasıl bir hastalığım olduğunu anlamaya çalıştı ailem.
O dönemlerde kan şekeri ölçüm çubukları da çok pahalıydı. Accu-chek Active 50lik kutuyu 90 TL’ye aldığımı hiç unutmam. Ki o dönemde ölçüm çubuklarının parasını önce ben verir, sonra Bağ-kur’a gider 3 ay sonra ödediğim paranın % 80nin geri ödenmesini beklerdim. Hikaye gibi değil mi? Ki şimdi de ödemelerde sıkıntı yaşamıyor değiliz.
Bu süreçte ailem tüm finansal desteği sınırsız sağlıyordu. Ki ellerinden geldikçe de telefonda psikolojik destek veriyorlardı.
2006 yılında ise ailem yurt dışından döndü. İstanbul’a ağbimin yanına geldim. Yaklaşık iki hafta beraber yaşadık.
Telefonda anlattıklarımla şeker hastalığını anlamaya çalışıyorlardı ama beni normal hayatta hiç görmemişlerdi. Ailemin alışması zor oldu. Annemin ve babamın hipoglisemi geçiren beni gördüklerindeki çaresizliğini anlatmam gerçekten zor. Annem her iğne yaptığımda ağlamaktan mahvoluyordu.
Yine bir anımı paylaşmak istiyorum. Bir gün Kadıköy’de balıkçılar çarşısında annem ve babamla giderken aniden bağırmaya, ayaklarımı yere vurmaya ve ağlamaya başladım. Bu hipoglisemi atağım en unutamadığımdır 🙂 . Lütfen çevrenizdekilere söyleyin. Hipoglisemi anlarında çok agresif oluyoruz. Olmayan varsa lütfen yorum yapsın bu yazıya. Ailem şekerimin düştüğünü fark etti. Hemen bir eczaneye götürdü. Ama eczanedekiler bile benim şeker hastası olduğumu algılayamadım. Dışarıdaki insanlar eminim eroin krizine girdiğimi düşünmüştür 🙂 . Eczanede meyve suyu içtim ve düzeldim.
Ailem ilk hipoglisemi atağını büyük bir törenle görmüş oldu. Ama sonrasından inanın daha kontrollü oldular bana karşı. Beni daha fazla gözlemlemeye başladılar. Konuşurken dilim peltekleşiyorsa ya da söylediğim kelimeleri tekrar ediyorsam hemen kan şekerime bakmaya başladılar.
Bu dönemdeki ikinci büyük atağı anlatmaya geldi sıra 🙂 . Akşam evde hep beraber çay içip, muhabbet ediyoruz. Ben kırmızı bir armut koltukta oturuyorum, kan şekerim düşmüş. Başım arkaya düştüğünde bizimkiler kan şekerimin düştüğünün farkına varmış. Apar topar Kadıköy Şifa Hastanesi’ne kaldırmışlar beni. Kan şekerim 30 mg / dL filanmış yanlış hatırlamıyorsam. O panikle ambulans çağırmadan arabaya koyup götürmüşler beni. O dönemde 75 kilo olan beni zor taşımışlar 🙂 . Hastanede kendime geldiğimde yine yaşadıklarını hatırlamayan ben, kan şekerimin yüksekliğinin mutluluğunu yaşıyordum 🙂 .
Ailemle yaşadığım anılara devam edeceğim ( Bu yazıyı aileme ithafen yazıyorum. ) .
Esra hanim peki pankreas yada diyabete iyilesdirecek baska herhangi nakillere nasib bakiyorsunuz? bize Almanyada bu isi nakille sonlandira bileceklerini soylediler..Saygilar.