2011’in 2. yarısı oğlumun hızlı kilo almasına ”okul pantolonum dar geliyor“dediğinde; “yenisini alırız oğlum, büyüyorsun” diyerek aslında gelen tehlikeyi fark etmeden durumdan mutlu oluyorduk .
Talha bazen beslenmesini kırıntısına kadar yiyip bazen de her şeyi geri getiriyordu.
Eylül ayında çıktığımız tatilde otelin yemek dışındaki tüm hamburger gözleme ikramlarında ön sıradayken, tabağında bazen 4-5 çeşit tatlıyla kameraya poz veriyordu.
Aralık ayında gece su içmeler, halsizlikler, aşırı sinirlilik haliyle karşı karşıya kaldık . Ve o son hafta sabaha kadar su içip, kusan oğlumu bir pazar sabahı özel hastaneye götürdüm şikayetler neticesinde. Mikrop kaptığını söyleyen doktorun taktığı serumla hayatımın en kötü 2 saatini yaşadım. Her damlada fenalaşan oğlumu serum sonunda bembeyaz olmuş dudakları ve artık bana bakmayan gözleriyle kucağıma aldım.
Hastaneden çıkmadan oturduğum koltukta seslendiğim Talha bana cevap vermedi. O anda Allahın bana acıdığını hissederek bağırdığımı ve doktora “bu nasıl bir şey, çocuk gidiyor, bir şeyler yapın, kötüleşti” dediğimi biliyorum. Ve ağzımdan o ana kadar hakkında hiçbir şey bilmediğim “şekerine bakın bari” kelimesi ile 650 olan şekerle ilk müdahaleye alındı ve Çapa’ya sevk olduk.
Daha ne olduğunu anlamadığımız saatler içinde acı haber doktordan geldi. Kendine gelemediğini ve yoğun bakıma alacağını söylediğinde sanki her şey bitmişti. Ve o gece bize sabah olmadı…
Devam eden 3 gün serumla, daha sonra da sıvı almak şartıyla devam eden tedavi süreci başladı. Ve inanın bize ne olduğunu anlamak çok zor oldu. Sudan çıkmış balıklar gibiydik. Kim ne derse başımızı oraya cevirdik. 2. haftada önce şırınga, sonra kalemle insülin yapmaya başladık. 20. günde hastaneden çıkarken, evde ne yapacağımızı kara kara düşünerek ayrıldık .
Üstümüzden kötü saatlerin etkisini atamamışken, nasıl bakacağız düşerse çıkarsa nasıl yapacağız düşüncesiyle evimize gelmiştik. Kış döneminde yakalandığı griplerde, diş çürüklerindeki yükselmelerde, okul sporlarındaki düşüşlerde hep çuvalladık… Elinden tutup bir başka doktora, bir başka doktora derken, Talha’ya da bir sürü stres yaşattık.
Her hafta profil faksladığımız doktorların doz değiştirmeleri, yeni adaptasyon ve gene düşmeler çıkmalar. Elimize verilen diyet listesiyle her şey yasak modunda geçti günler…
1 çikolata için 2-3 km yürüdüğümüzü biliyorum. Yemesi takriben 5 dakika süren 🙂 sonrası Talha’ya eziyet olan yol.
Yaklaşık 3 haftadır sitenizi takip etmeye çalışıyorum. Son bir haftadır hipoglisemi yaşamıyoruz 🙂 . Benim için müthiş güzel bir hafta . Umarım artık böyle de devam eder. Anlamadığım daha çok şey var. Zaman zaman sizinle paylaşmak istiyorum.
Yazmak için aslında baya düşündüm 🙂 . Fakat paylaşmak gerçekten iyi geliyormuş . Bir müddet sonra sizi Talha’da takip edecek ve farklılığının özel yanlarını sizlerle hissedecek
Sevgilerimle
Talha’nın Annesi: Türkan Ekmen (Görsel banurose.blogspot.com’dan alınmıştır.)
Yazınızı okurken kalbim yerinden çıkacak gibi oldu, diken diken oldum inanın. Rabbim yar ve yardımcınız olsun. İyi ki internet var ve diyabetliler birbiri ile haberleşiyor. Benim çocuklugumd ayaşadığım sıkıntıları Talha yaşamayacak, kısa zamanda diyabetini anlayıp tedavisini kendi yapabilecek. Kolaylıklar diliyrm. Sevgiler:)