Merhaba,
Uzun zaman önce bloğa yazmıştım. O zaman diyabetimle ilişkim pek yeniydi. Artık 1 yılı aştık. Ve ben de 18 oldum. Baya yakın arkadaş olduk.
Bu arkadaş olma muhabbeti insanlara çok tuhaf geliyor. Veya ben diyabetliyim dediğimde “Bunu söylerken çekinmiyor musun?” tarzı sorular bile duydum. E tamam da diyabet benim arkadaşım. Sonsuza kadar belki de benimle kalacak. Atsam atılmaz satsam satılmaz. Küseyim mi ona? Tabii arkadaş olacağım..
Geçenlerde bir yazı okudum blogda. Onu okuyunca bir an diyabet bu değil yahu dedim. Çünkü o kadar iç karartıcı bir yazıydı ki. Elbette benimde bunaldığım zamanlar oluyor ama üzülmemeye bunu gözümde büyütmemeye çalışıyorum. Gerçekten diyabet bizi depresyona sürükleyecek kadar mutsuzluk getiren bir problem değil. Ben en başından beri buna inanıyorum. Umarım herkes böyle düşünüp,negatif düşüncelerden uzaklaşabilir.
Hoşçakalın.
Sedanur Varol
Not: Sedanur’un tip-1 diyabetliyle tanıştığı zaman yazı: Sedanur, Daha 17 ve Hipoglisemi ve Tip-1 Diyabet
Sevgili Sedanur,
Merhaba;
Ben 50. yılımı doldurdum ve erkek olduğum için bu benim yakıştırmam : (Boşayamıyacağım eşim) diyorum ben diyabetli yaşantımdaki semptomuma 🙂 50 yıldır hiç dert etmedim diyabetli olmamı.Yaşantımda yerine ve zamanına göre diyabetli olmayanların yaşantıları gibi de davrandım.Diyabetli olduğumu hiç bir yakınımdan ve arkadaşımdan saklamadım.Esra Avcı Hanımında söylediği gibi belki de memnunum diyabetli olmamdan.Çünkü beni normal ve olması gereken yaşam şartlarına zorluyor.Ne utanalım,ne sıkılalım ne de gocunalım.Yaşam bizim,sağlığımızı korumak ta görevimiz.Sağlıklı,huzurlu ve mutlu yaşam diliyorum.
Esen kalın.
Oktay