Çocuğunuzu ve kendinizi de toplumdan soyutladınız mı hiç? Dışarıdaki insanların çocuğunuza ve dolayısıyla size acımasından endişe ettiniz mi? Ya da çocuğunuza ve size yönlendirilen meraklı bakışlar sizi rahatsız etti mi?
Anne ve babaya bunu söylediğinizde ‘olur mu hiç öyle şey?’ derler. Eminim.
Ama gelin görün ki özellikle çocuklarına diyabet teşhisi koyulan aileler öncelikle inanılmaz derecede sarsılıyorlar. Çocuk zaten şaşkın. Hastanede yattığı sedyede giden gelen doktor ve hemşirelere alışmaya çalışırken aile halen bir kenarda o sarsıntıyı yaşamaya devam ediyor. Çocuğun ailesine aslında o ilk aşamada büyük bir ihtiyacı var.
Hastaneden eve gelişte diyabet, ailenin ve çocuğun hayatında az da olsa bir yer kaplamış oluyor zaten. Ve aile çocuğunun kimse tarafından diyabetli olduğunun bilinmemesi için ek bir çaba göstermeye başlıyor. Özellikle bu bir kız çocuğuysa ‘yarın bir gün evleneceği’ düşünülerek daha bir gizleniyor çocuk ve diyabeti. Aile çocuğun ve kendisinin en fazla bu dönemde ihtiyacı olan diyabet kamplarına dahi gitmeyi istemiyor. Düşünün. Bu diyabet kampları özellikle çocuk diyabetliler için oldukça önemli bir başlangıç. Diyabette ilk disiplinlerin öğrenilmesi gereken önemli bir platform. Ama ailesi sebebiyle çocuk bu konuda da geriden gitmek zorunda kalıyor.
Dışarıda ailecek bir yemek yendiğinde ise ya masa altında ya da tuvalette insülin yapılıyor çocuğa. Kan şekeri ölçümü için de aynı durum. Neden peki? Muhtemelen aileler sosyal çevredeki ve hatta tanımadığı insanların bile bakışlarından, sordukları sorulardan ve acınmasından rahatsız oluyorlar.
Bir de şu aile ziyaretlerindeki donatılan sofralar başa bela. Anne ve baba çocuğunun önüne tatlı gelince panikliyor. ‘Yemez o’ diyorlar. Nedeni sorulduğunda ‘Bugün çok yedi’ gibi masumane cevaplar veriliyor.
Bu yazıyı neden mi yazdım? Biz aileler gözümüzden bile sakındığımız çocuklarımıza bazen öyle büyük zararla veriyoruz ki. Ne olursa olsun önce kendimizi düşünüyoruz. Peki gözümüzden sakınmıyor muyduk çocuğumuzu? Sakınmıyormuşuz demek ki.
Blog kuruldukta sonra nasıl çocuk endokrinoloğu sıkıntısının farkında vardıysam, ailelerin bu durumunun da farkına vardım.
Ama buna bir çözüm bulmalıyız kendi içimizde.
Özellikle diyabetle ilk tanışıldığı anda aslında bir nevi hayatın değiştiğini ve insani tüm duygularımızı bir kenara bırakarak diyabetli çocuğumuza ek özen göstermeliyiz. Diyabetin altını üstünü getirip doğru doktor ve diyetisyen ile bu süreci hep beraber yönetmeliyiz. Zira gizlenilecek bir durum ile karşı karşıya değiliz.
Bu diyabet ne bulaşıcı ne de ölümcül bir şey. Neden bu kadar korku? (Görsel kaynak: bosdunyaninbosisleri.blogspot.com)
Merhaba
Ablacım bende 1 senelik tip1 diyabetliyim sanırım Ahmet Furkan benim yaşlarımda,tanışıp birbirimizle bilgi alışverişinde bulanabiliriz.bu blogta hiç yaşıtımla karşılaşmadım.Eğer Ahmet furkan isterse tanışabiliriz.Sevgiler