Verem Aşısı Diyabetliler İçin Umut Oldu
Bu araştırma yeni değil..30 senedir üzerinde çalışılan ve zaman zaman gündeme gelen bir konu bu..Geçmiş yıllarda başta Japonya’da olmak üzere birçok ülkede konu araştırılmış ancak klinik olarak anlamlı bir sonuç elde edilemeyince konu rafa kaldırılmıştı..Çünkü o zamanlar çok hassas duyarlılıkta c-peptit ölçen özel cihazlar yoktu..Dolayısı ile standart labortuar testlerinde aşı olunsa da olunmasa da c-peptit ve insülin düzeyleri değişmiyor ve negatif olarak kalıyordu..
Ancak Massachusetts General Hospital (MGH)’dan Dr.Denise Faustman 2002 yılında konuyu tekrar gündeme getirdi ve araştırmalara başladı..Çalışmaya hayvan denekler üzerinde başladı ve nod fareler üzerinde başarı elde etti..2006 ve 2008 yıllarında insanlar üzerinde yapılan deneyler ilk etapta başarısız oldu ama daha sonradan İsviçre’de çok hassas düzeyde c-peptit ölçümü yapan özel cihazlardan elde edilen veriler işleri değiştirdi..Aslında başarısız olunmamıştı..Başarılı olunmuştu..Eski nesil BCG aşısını düzenli olarak ortalamanın üzerinde bir dozajda alan hastalarda, pankreas çok çok küçük miktarlarda insülin üretebiliyordu..Tabii bu miktarlarda üretilen insülin, kan şekerini regüle edip metabolik ve hormonal dengeyi tekrar geri sağlamaktan çok çok uzaktı ama bazı önemli tabuları yıkmıştı…
1-) Bugüne dek tip-1 diyabetik hastaların pankreaslarındaki beta hücrelerinin otoimmun tahribat ile bir kere yok edildiği ve bir daha hiçbir suretle yeni beta hücrelerinin oluşmayacağı iddia ediliyordu..Dr.Faustman’ın çalışmaları bu hurafeyi yerle bir etti..
Tip-1 diyabetli hastaların pankreaslarında beta hücreleri tamamen ölmemişti..Sadece sürekli gerçekleşen otoimmun reaksiyon ve insülitis sonucunda adacık bölgesinde sensitiv T hücrelerinin birikmesi sonucu beta hücreleri kendini yenileyemiyordu..
Otoimmun saldırıyı bırakın durdurmayı biraz azalttığınız anda bile beta hücrelerinin bir kısmı kendini yenileyebiliyordu..Bu gerçeğin anlaşılması teorik olarak bir devrimdir..
2-) Dr.Faustman’ın kullandığı BCG aşısı vurulduğu zaman aşının içinde bulunan ve yüksek sıcaklıkta ısıtılarak öldürülmüş vaziyetteki heat shock protein adı verilen özel bir protein T hücrelerinin TNF-Alfa isimli bir maddeyi salgılamasına yol açmaktadır..TNF-Alfa maddesi tümör nekroze edici faktör olarak da bilinir ve aşırı sensitiv durumdaki T hücrelerini ortadan kaldırır..İnterlökin salgısı durur ve otoimmunite devredışı kalır..
3-) Kim ne derse desin fare ve insanlarda başarı elde edilmiştir..
4-) Bu tedaviyi rutin BCG aşıları ile gerçekleştirmek her açıdan çok çok zordur..Hem yeni aşılarda işe yarayacak kadar HSP ve TNF Alfa bulunmamaktadır hemde kullanım pratiği çok bulunmamaktadır..Bu yüzden Dr.Faustman, aşının içinde bulunan ve işe yarayan aktif maddeyi ilaç haline getirmek ve bu şekilde FDA onayı almak için tüm gücünle çalışmaktadır..
5-) Çalışmanın bir önce sonuçlanması zamandan ziyade paraya dayanmaktadır..Çünkü BCG aşısı 90 yılı aşkın zamandır kullanılan bir aşı..Burada mesele sadece aşının içindeki ”işe yarayan aktif maddeyi uygun dozlarda oral tablet haline getirmek”tir..
Dr.Faustman ve ekibi Tip-1 Diyabetin kesin tedavisi için var güçleri ile çalışmaktalar..İhtiyaçları olan tek şey ise zaman falan değil PARA’dır..Şu anda 11 milyon civarı destek toplamış durumdalar ama 25 milyon dolara ihtiyaçları var..En büyük yardım ABD’de özel bir yardım vakfından geliyor..Onun dışında elini cebine atan yok..
Herkes ”tedavi bulunsun” istiyor ama dünya genelinde destekçi sayısı çok az..Yada verilen destekler dişin kavuğunu doldurmuyor..BCG aşısının patent olayı yok..Dolayısı ile ilacının da patent hakkı olmayacak..Patent hakkı olmayınca rant da olmuyor..Bu yüzden bu araştırmaya hiçbir ilaç şirketi finansman yada sponsor olmuyor..Diyabet büyük bir pazar ayrıca..Pek işlerine de gelmiyor kesin tedavi..
O yüzden bu konuda biraz sert çıkacağım için kusura bakmayın ama BU KADIN ve EKİBİ TEK ŞANSINIZ..
Önümüzdeki 50 sene içinde sonuca bu kadar yaklaşacak başka bir gelişme beklemiyorum..Klonlama falan deniyor ama hepsi magazinsel haberler..Teorik şeyler..Pratikte uygulaması bugünkü bilimsel ve teknolojik imkanlarla mümkün olmayan planlar bunlar..Çeşitli gazete ve dergiler tarafından diyabet gibi kronik hastalığa sahip olan kişilerin moral ve motivasyonunu yükseltmek için bilinçli olarak zaman zaman gündeme getirilirler..İşte ”kanser tarih oldu…kalp krizinin tamamen sona ermesine az kaldı..” vs gibi..Bunların hepsi bilimsel değil magazinsel haberler..Bir bilimsel gelişmeyi alıp sonuçlarını dramatize edip alakalı alakasız yorumlar getirerek farklı amaçlar doğrultusunda okuyucuya ulaştırılan haberler bunlar..
Ama bu haber ve bu konu çok farklı..Çünkü senelerdir bu işleri takip ederim..İşin içindeyim az çok..Ne gerçek, ne asparagas bilirim..Hiç bu kadar çözüme yaklaşıldığına şahit olmadım..Bu kadın başaracak gibi geliyor bana..Yeterki yeteri kadar destek görsün..
O yüzden ister Afrikalı olsun ister Çinli..Dünya üzerinde yaşayan, kendisi yada bir yakını diyabet olan herkes bu kadına ve ekibine destek vermeli..”Ben destek olmasam da nasıl olsa bu para toplanır” diye düşünmemeli kimse..Herkes gücü doğrultusunda destek versin ve dua etsin..
Aksi takdirde bu hastalığı çekmeye ve polyannacılık oynamaya çalışmaya devam eder herkes..Yani tamamen sağlığınıza kavuşmak varken neden bu hastalığı çekesiniz ?
Ben de destek olacağım..Özellikle çocuk hastalarım için çok istiyorum tedavi bulunmasını..Bu kabus bitmeli artık ve tarih öncesi atılmalı..
Dr. Eyüp Aybek
Eyüp Bey,
Bilim adamı kimliğinizle gerçekçi, açık ve aydınlatıcı yorumlarınızla aramızda olmanızdan ötürü size minnet duyuyor ve çok teşekkür ediyorum.
Esra Hanım, bu kadının desteklenmesi için bir şeyler yapabilir miyiz acaba, ne dersiniz?