Farkındayım. Uzun zaman oldu. Ne yazdım ne de herhangi bir yorum yaptım.
Şu an tekrar yazmaya karar verdim. Benim tarzımı bilenler bilir; biraz nasihatvari yazarım. O da yaşımın ve deneyimlerimin sizlerden fazla olmasından ötürü.
Buradan ben sizlere tıp eğitimi verecek değilim ya da nasıl tedavi olacağınıza yönelik telkinlerde veremem. Ama gördüğüm ve bana ters gelen, sağlıkla alakalı yanlışlar için sadece akıl verebilirim. Zaten benim de yazma amacım bu.
Ayrı kaldığım süre içerisinde sürekli tüm yazıları ve de en önemlisi yorumları okudum. Bazen gülümsedim, bazen üzüldüm ve bazen de isyan ettim. İsyanım özellikle annelere oldu. Sürekli bir acıma duygusu ile hareket etmeleri, aman çocuğumun psikolojisi bozulmasın, çocuğum üzülmesin, aman mahrum kalmasın diye diye annelik içgüdülerini maalesef farkında olmadan kötüye kullanmış olduğunuzu görememiş olmanız bana garip geldi. Biraz gaddar olabilmeniz, aslında bir hayat kurtaracaktır ileri yaşamda.
Örneğin çocuk dondurma, çikolata, şekerlemeler, pasta vb. ya da cips, kola gibi ürünleri yemese içmese ne olur? Yerse içerse ne olur? İşte zurnanın zart dediği yer. Öncelikle annelik duygularını bir kenara bırakarak tamamen mantık çerçevesinde düşünün. Şu an kısa vadede isyankar olup psikolojisinin alt üst olması mı, yoksa ileri yaşamında her türlü hastalıklara yakalanma riskinin yüksek olması mı? Ben, şahsım olarak –ki bu tamamen kendi görüşüm-diyabette her şey sınırlı ölçüde serbest tezine karşıyım; bu işin maalesef sınırları hep taşıyor ve uzun vade de sorunlar çözümsüz kalıyor. Ben burada bu ifadeleri kullanırken tamamen yaşanmışlığı dile getiriyorum. Ben yaşadığım hatalı deneyimlerle doğruyu buldum geç de olsa. Ama ne oldu? Gençliğimi, yaşamımı mahvettim.
Onun içindir ki siz genç arkadaşların ve o minicik yavruların yaptıkları hataları görünce kahroluyorum. Bir medyum misali yaşanacakları görüyorum sanki. Bugün diyetisyenler (bana kızacaklar) tamamen kitaplar üzerinden konuşmaktadır. Asıl kaynak yaşanmışlıktır bence. Aslında doğal olan hiçbir şeye karşı değilim. Benim tüm karşı gelmelerim o çok sevilen zararlı gıdaların içeriği. Üzeri okunarak karbonhidrat sayımı yapmanın yanlışlığı da cabası bence. İçeriğinde o kadar kanserojen ve bağışıklık sistemini altüst eden katkılar varken sizce yemek doğru mu ?
Bakanlığın bile yıllar sonra uyandığı ÇİN TUZU yasaklama olayı buna bir örnek bence. Ve aslında bu bir aysberg ve biz sadece üstünü görüyoruz. Çoğumuz bunları bilsek de en değerli varlıklarımıza yediriyoruz ve yiyoruz. Çözemiyorum bu çelişkiyi ve bu yüzden hem gülüyor hem isyan ediyorum.
Bakın son zamanlarda ki artan diyabet ve diğer hastalıklar –ki daha önceki yazılarımda bahsettiğim konular-hiç düşündünüz mü neden diye? Asıl sebebin beslenme ve obezite ve de gıdalardaki zehirler(!) ve ve ve yaşam biçimi.
Yapılan bir araştırmada gökdelenlerde çalışan bireylerde –D- vitamini eksikliği saptanmış. Niye? Güneş alamıyorlar. Bu da bir sürü sorunu beraberinde getiriyor tabiki.
Daha önce de bahsettiğim benim ilk teşhisimin konması; pre diyabet olaraktı. 140 kg lık bir kütle ve gizli şeker. Önce ilaç kullanımına başlama. Yok diyet yok spor falan derken zaman içerisinde sıkılma ve aman ya öbür tarafa aç mı gideceğim gibi saçmalamalar ve sonuçta tip-1 e kadar ulaşmam. Şu an kalp tansiyon, böbrek yetmezliği, nöropati ve belki kanser. Hepsi mevcut. Neden……. Yemek için yaşadığımdan.
Sizlerden ricam hislerinizle değil mantığınızla hareket edin ve asla geç kalmamaya bakın. Başa ne geliyorsa o doyumsuzca isteklerimizden geliyor. Bu günü değil hep yarını düşünün. Kilonuz varsa, bel çevreniz kalın ve göbekliyseniz mutlaka eritin, kilo verin. İnanın her şey çok farklı olacak.
Mutluluk işte bu. Yani sağlıklı olabilmek……
Tüm bu yazdıklarım benim şahsi fikrim olup kimseyi suçlayıp ve yargılamak için yazılmamıştır. Tamamen niyetim; güzellikleri ve sağlığı yakalayabilmenizi işaret etmektir.
Doğru tektir. Doğruyu yakalayın. Sağlıklı kalın. (Görsel kaynak: my.opera.com )
Saygılarımla
29/07/2013
Ünsal KANTARCI
dilek hn size sonuna kadar katılıyorum ben ünsal beyin eşiyim %80 söyledikleri çok doğru oldukça sıkınntılıı dönemler yaşadık ama çok şükür şimdi her şey doğru yolda ilerliyor ama asla ve asla anne olmayan bir kişi annelik duygusunu özümseyemez ,anlayamaz ve tabiiki anlamasıda beklenemez size kolaylıklar ve sağlıklar diliyorum .ve olabildiğince sabır ve dirayet te beraberinde 🙂