Diyabet ve Yol Arkadaşlığı

Sizden GelenlerDiyabet ve Yol Arkadaşlığı

Zeynep ve Osman’ın Diyabet ve Yol Arkadaşlığı

İsmim Zeynep. 8 yıl 9 aylık diyabet (Şeker Hastası) hastayım. Diyabetle 11 yaşında tanıştım.

28.08.2003 perşembe günü şiddetli mide bulantısı, istifra, baş dönmesi, yüksek ateş ve son 3 aydır kilo kaybı vardı. Zaten zayıf ama çok sağlıklı bir çocuktum. Aylarca idrar yolu iltihabı diye antibiyotiklerle kendimi toparlamaya çalıştım.

Perşembe akşamı teyzem eşi ve annem durumumun ağırlaşmasıyla Kayseri Devlet Hastanesi aciline götürdüler beni. Orada bi işlem yapılamadı. Üşüttü gözüyle bakıyordu herkes. Hoş çocuk doktoru da yoktu. Özel hastaneye götürdüler ama o zamanlar özel hastanede muayene ve tedavi çok pahalıydı. Buna gücümüz yetmezdi. Doktorun insafıyla muayene edildim. Doktor bir sayfa dolusu şüphelendiği hastalık ismi yazdı. Bununla devlet hastanesi tekrar gidip aynı muameleyi görürseniz ordaki doktorun ve hemşirenin diplomasını dahi alabileceğimizi söyledi. Yarı baygın bi şekilde hatırladığım birkaç kare var gözümde onun haricinde hiç birşey hatırlamıyorum. Bir de kan şekerimin 530 çıktığını söylemişti annem.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildim. Gözümü açıp kendime geldiğimde hasta servisine yatırıldığımı gördüm. Ve dudaklarımın birbine yapımış konuşamıyordum bile. Babamdan meyve suyu istedim. Babam boynuma sarıldı. İlk defa babamı ağlarken görmüştüm. Evin tek kızı olduğum için gördüğüm ilgi bambaşkaydı. Babam zaten evlatlarına çok düşkün bir baba. Ve onlardan birinin incilmesi gerçekten onu çok üzmüştü. Zamanla ben alıştım ama annem ve babam bir türlü alışamadı. 21 gün hastanede kaldım. Tüm doktor ve hemşire ablalarla, ağbilerle arkadaş olmuştum. Okulum açılacaktı. Artık çıkmam gerekiyordu hastaneden. Ben o iğneleri sadece hastanede vurulacağımı, dışarı çıkınca bacağımdaki, kolumdaki iğne izlerinin parmağımdaki sertleşmelerinin geçeceğinin hayalini kuruyordum.

Hastaneden çıktım ve öğle saatlerinde annemin iğneyi buzdolabından çıkarıp ağlayarak bana doğru geldiğini gördüm. Annemi ağlıyor görünce sanki iğne vurunmaktan zevk alıyor gibi ‘oleyy iğne vurulacam’ diye bağırdığımı hatırlıyorum. Bir ara diyabetli çocukların annelerinin toplandığını duyduk. Oturmaya annem ve ben de katıldık. Annem için motivasyon kaynağıydı. Biraz ağlayıp biraz gülüyorlardı orda.

Balayı dönemi: Hemşirem Nurten Abla hastaneden çıktıktan sonra bi süre şekerimin devamlı düşeceğini söylemişti. Bu pankreasın son ataklarıyla çalıştığını gösterirmiş. Babam ve anneme bi umut ışığı olmuştu balayı dönemi. Kızımız iyileşti, artık iğne kullanmayacak diye sevindiğini hatırlıyorum babamın. Annem her ne kadar durumu anlatsa da babama kabullenmek istemedi genede babam. O kadar çok bitkisel ilaçlar kullandım ki bıkmıştım artık. Zehir gibi acı şeyleri içmekten.

Ben diyabetle tanışalı 5 sene olmuştu. Şekerim düşsün de meyve suyu içiyim düşüncesiyle hoplar zıplardım. Sonra da oturup meyve suyu içerdim 🙂 . Erkek kardeşim anneme meyve suyu içmek için ‘anne benim de şekerim düşüyo’ demesi bizi güldürürdü. Tabi 10 nisan 2008 gününe kadar.

Babam çok korkardı zaten Osman’ın yani kardeşimin de diyabet hastası olmasından. Ve bir gün Osman’ında kan şekerini ölçtüğümüzde 206 çıktı. Gene eski günlerdeki gibi arabada ağlayararak acile gittik. Ve astım nedeyiyle kullandığı hava spreylerinden dolayı olabileceğinin hayalinin kurduk hep. Babam ve ben evde, Osman ve annem hastanede çok ağladık. Bu sefer annemi ve babamı ben de anlamıştım. Canımdan bi parcanın hastalanması çok garip ve kötü bi duyguydu. Şubat ayında yasadığımız bu durumu kabullenmemiz 2 ayı buldu. Ve Osman’ım da o hastaneden diyabetli bi çocuk olarak çıktı.

Annem ve babam için hayat bitmişti sanki. Annem ve babam senelerce gözleri yaşlı gezdiler. Tatillerde evde oturmayan biz evden çıkamaz olduk. Bir de abim var. Ağbim Ankara’da okuyordu. Bizden uzakta ve olan bitenden habersizdi. Ağbim öğrendiğinde anneme ve babama biraz daha destek oldu.

Gel zaman git zaman alıştık. Biz alıştık alışmasına da annem ve babam hala alışamadı. Hala çok duygusalız. Bu konular açılsın ikisininde gözleri dolar. Çok şükür ki Osman’ımın da, benim de ailemiz, arkadaşlarımız, akrabalarımız bize hep destek oldular. Çabuk kabullendik ve kimseden saklamak gibi bi durumumuz olmadı. Utanılacak bişey olmadığını biliyoruz. Hatta Osman restorantlarda iğnesini cıkarıp karnından hemen vurur. Çevrensindeki insanların bakışları onu rahatsız etmez. Belkide bizim durumumuz anneme ve babama moral oluyor. Allahım daha beterlerinden korusun. Dikkatimi çeken bişey daha var; ‘şekerli bizler sanki daha bi güzel, daha bi yakışıklı oluyoruz 🙂 ‘

Uzun bi hikaye oldu sanırım. Ama geçmişimi uzun zamandır anımsamıyordum 🙂 . (Görsel photoshopmagazine.com’dan alınmıştır. 24 Mayıs 2012 saat:17:55))

Takipçimiz : Zeynep Hanım (Kayseri’den)

28 YORUMLAR

  1. Zeynep Hanım Merhaba,

    Bende yaşça küçük olduğunuzu biliyorum. Daha hayatın çok başındasınız demek çok doğru bir cümle olmayacak. Çünkü yazdığınız yazıyla hayata bakışınız ve bir erişkin nidası ile kurduğunuz cümleler çok önemli. Ve siz gerçekten çok büyümüşsünüz.

    Diyabetten utanılmaması gerektiğini özellikle belirtmişsiniz. Bu nokta çook önemli. Halen birçok kişi yaşadığı yerde diyabetli olduğunu söyleyemiyor. Bunun birçok sebebi var. Ama ne olursa olsun diyabetli kişinin ailesi istemese bile herkes diyabeti bilmeli. Anneniz ve babanıza selamlarımı söyleyin. Hem diyabeti anlatmak ve söylemekten çekinmemişler, hem de sizin gibi bir evlat yetiştirmişler.

    Anne ve babalar için bizler halen onların bebekleriyiz. Elimizde taş gelse üzülen anne ve baba, elbette çocuğunun orasına burasına her iğne girdiğinde kendisinin canının daha fazla yandığını hisseder. Benim annem ve babam da halen her insülin pompası setini değiştirdiğimde üzülerek bakarlar. Ama unutmayın onlar anne ve babalarımız.

    Bir de 2008 yılı ile şimdiki zaman arasında pek fark yok. Özel hastaneler halen çok pahalı. Doktor muayenehaneleri de öyle. Biz vatandaşların cebine giren para da aynı. Bence tek fark eskiye oranla daha bilinçli olduğumuz için derman neredeyse paramıza kıyıp dermanı bulmaya çalışıyoruz.

    Yazdığınız yazıyı okumaya kıyamadım. Çok üzüldüm sanki kendim diyabetli değilmişim gibi. Osman kaç yaşında bilmiyorum ama hem kendi şekerinize hem de Osman’ın şekerine çook dikkat edin.

    sevgiler

  2. Merhaba,

    Ben Zeynep Hanım değil, Zeynep’cim demek istiyorum.

    Yazını okurken ne kadar da diyabetle yaşama alışkın bir diyabetli yakını olsam da ”ahh be arkadaş allah ne dertler veriyor!” demekten alıkoyamadım kendimi. İnsülin pompasına geçeceğini duydum. Umarım Esra’da olduğu gibi sana da faydası dokunur pompanın.

    Ama beni ilgilendiren kısım bu değil 🙂 .

    Bana göre yazım dilin çok iyi. Yazını okurken emin ol ne yazdıysan kafamda canlandı. Cümlelerin çok vurucu ve ne anlatmak istiyorsan herşeyi çok net anlatmışsın. Bu bence büyük bir meziyet.

    Sana küçük bir tavsiye vermek istiyorum. Bilmiyorum belki de ilgileniyorsundur ama bir şeyler yazmayı dene ve kendini o yönde geliştir. Ben de şu anda okuduğum Jerzy Kosinski’nin yanında Zeynep’cimin de kitaplarını gelecekte okurum 🙂 .

    Sağlıklı ve güzel bir ömür diliyorum.

  3. merhaba Eşref abicim.

    açıkcası bu kadar beğenileceğini hiç düşünmemiştim hatta ve hatta çok uzun bir hikaye oldu kimse okumaz diye düşünmüştüm 🙂

    aslında birşeyler yazmak gerçekten hoşuma gidiyor. ama lise dönemlerinde kaldı devam ettiremedim. daha doğrusu hayatta kendimi ispat edemedim. üniversite sınavlarında hipoglisemi ve hiperglsemi anlarım oldu kendimi veremedim. ama bu sene daha iyi olacağını düşünüyorum. umarım öyle olur..

    sizi çok beğendim bende. diyabetten dolayı evliliğin çok uzak bi düşünce olduğunu söylemiştim Esra ablayada bunu ama siz beni heycanlandırdınız 🙂

    çok teşekkür ederim ilginiz için.

    • Zeynep cim,

      Eşref’in de söylediği gibi yazın gerçekten harika olmuş. İnsanın tekrar tekrar okuyası geliyor acaba bir yerini atladım mı diye.

      Evlilik konusu elbette ki daha çok erken. Evlenirken Eşref 29 ben 28 yaşındaydım 🙂 . Ama uzak olmasın. Emine Hanım’ın eşi var mesela. O da Emine Hanım’a bebek gibi bakıyor. Umarım önüne seni ama en önce diyabetini anlayan ve kendini geliştirebilecek biri çıkar 🙂 .

      Bu temennimden sonra söylemeyi unuttuğum bir noktaya da değineyim 🙂 . Diyabetliler daha bi yakışıklı ya da güzel oluyorlar demişsin. Bence de evet 🙂 . Daha bir güzel miyiz acaba 🙂 diye kendimizi beğenmiş cümleler kuralım biraz 🙂 .

      seni çooook öpüyoruz. iyi ki seni tanıdık 🙂 .

      sevgiler

  4. eşref abicim bu arada ismimin Jerzy Kosinski ile aynı cümlede geçmesi gerçekten harika bişe 🙂 çok heycanlandırdınız mutlu ettiniz beni.

  5. esra ablacım

    ben yüz yüzede görüşmek tanışmak çok isterim. annem abim ve teyzem okudu yazımı ve yorumlarınızı herkes duygulandı.. ve annem sizi kayseride ağırlamak çok istediğini söyledi. farkındayım erken oldu teklifimiz biraz ama o kadar işten geldinizki bana.. iyiki şekeriim dedim:) ben yazın istanbula gelmeyi düşünüyorum inşallah ordada görüşme şansımız olur. sizden öğreneceğim çok şeylerin olduğunu düşünüyorum:)

  6. Merhaba Esra hanımcım
    Yağmurlu bir istanbul sabahı ben getirdim sanırım.yola cıktığımdan beri yağmur var ya 😀
    Zeynepcim bu aralar feleket duygusalım yazını şimdi okuma fırsatı buldum ve beni cocukluğuma götürdün.Her diyabetlimi böyle olur ya.bizimkilerinde gözünün yaşı kurumadı itti 21 yıldır.kendimden cok onlar için güçlüyüm bende.dediğin cok doğru Rabbim bundan beterini vermesin.
    AİLENİ cok iyi anlıyorum seni ve yasadıklarını ise aynen belkide fazlasıyla yaşadım.çok gecmiş olsun.doğru yerdesin kardeşim Esra hanım iyiliği seninde cok seyini etkiler olumlu yönde emin ol.
    Yarın birde canlısını görsem tamam olcak 😀
    sevgiler

    • Emine Hanım,

      Güne sizin sesinizle başladım 🙂 . Eminim bugün bi daha güzel geçecek. İşten ayrılacağım bir gün olsa da yine de mutluyum 🙂 .

      Burada bulunan herkes eminim çok iyi insanlar. Kendimi bu noktada sizlerden ayrı görmüyorum inanın. Ben sadece konuşabileceğimiz bir alan oluşturdum. Burayı renklendiren de güzelleştiren de hepimiziz 🙂 .

      Bu vesile ile herkese ama herkese yazdıkları her harf için çoookkk teşekkürler.

      sevgiler

  7. emine ablacım çok tşkr ederim. yarın yanınızda olmayı sizinle tanışmayı çok isterdim.. bende isatanbula geldiğimde esra ablacım bi görüşme ayarlar heralde 🙂 bende sizinle tanışmış olurum.

  8. Zeynepcim merhaba
    Bende çok isterim nasip diyelim.ben yarınki buluşmamız için kastamonudan geldim.müsait olursam sen geldiğindede gelirim canım inş…Esra hanım kesin ayarlar olmadı toplanıp bana gelin 😀
    sevgilerrrrrr

  9. Merhaba Zeynep,
    Hikayeni okuyunca gerçekten çok duygulandım. Kendi yaşadıklarım geldi biran gözümün önüne. Gerçi senin diyabetle tanışman benden de erken olmuş. Ben 29 yaşındayım ve 14 senedir diyabetliyim ama aynı senin gibi çocuk yaşta tanıştım diyabetle. Tıpkı senin gibi bende o iğneleri sadece hastanede yapacaklar ve sonrasında iyi olacakmışım gibi düşünüyordum. Ama malesef öyle olmadığını anladım ve bunu anladıktan sonra kabullenme sürecim biraz uzun oldu. Yazının bir kısmından çok etkilendim kardeşinin de diyabetle tanışma hikayesi gerçekten insanın canından bir parçanın hasta olması bunu kabullenmek en zoru belki kendi hastalığını kabullenmekten daha zor. Benimde 15 yaşında kız kardeşim var. 10 sene önce soğuk havale geçirdi ve hastanede şekeri 210,a çıktı. Bunu duyduğumda yaşadığım şoku sana anlatamam gerçekten zor anlardan biriydi benim için ama çok şükür o anlık birşey olduğunu öğrenince rahatladım ve kendime geldim. Hayat bazen zor sınavlardan geçiriyor bizleri ve sınıyor. Belki zorlanıyoruz ama kabulleniyoruz, alışıyoruz. Anladığım kadarıyla sende diyabetini kabullenmiş bilinçli bir kişisin. Keşke yarın sende aramızda olsaydın ve karşılıklı sohbet edebilseydik. Ama inşallah bir sonraki buluşmada

  10. yanınızda olmayı çok isterdim gerçekten galiba orda olsam yaşca grubun en küçüğü olacaktım sanırım:) siz yiyeceği içeceği çok kaçırıp şekerleri tavan yapmayın :))) iyi sohbetler..

    • Zeynep cim,

      Gelseydin en küçüğümüz Tuna olacaktı. 1 yaşında Tuna.

      Şekerlerimiz tavan yapar mı? Herkes çok bilinçli. Ama aramızda buluşma sonrası çikolata yiyenler olmuş 🙂 .

      sevgiler

  11. Esra hanım
    Ama serpil hanımın şekeri düştü bense o kadar şeker insandan ayrılınca bi boşluğa düştüm 😀 yani minik bi cukulata krizine girdim masumdu inanın 😀
    Beraberde yerizzzzz yeterki şekerler düşük olsun 😀
    sevgilerrr

    • Emine Hanım,

      Bahaneler hazır ama siz karbonhidrat sayımını bildiğiniz için afiyet olsun demekten başka cümle kurmam doğruolmaz 🙂 .

      Bu hafta içi buluşmamız biraz karbonhidrat sayımı yaparak geçsin 🙂 .

      sevgiler

  12. Esra Ablacım

    bugün gittik annemle birlikte fakülteye.. hastaneye yatmam gerktiğini söylüyolar. gerçekten gerek varmı bilmiyorum. tam herşeyi göze almışken tekrar uzaklasıyorum pompadan.. napcm bilmiyorum 🙁

  13. Yazını çok beğendim, iki kardeş olarak diyabet kamplarını araştırmanızı önermek istiyorum. Eğer uygun kamp bulamazsanız Esra aracılığıyla bana da ulaşabilirsin, Anne ve babanı bu alışamama durumundan kurtarmanın tek yolu onları diyabetinize hakim
    olduğunuzu göstermek 🙂

  14. Öyküm hanım kusura bakmayın yorumunuzu yeni gördüm. kardeşim bu sene ünv. sınavlarına hazırlanıyor o kadar yogun ve stresli ki.. kampları arastırdık hatta gittim.. henüz 1 senelik diyabetliyken ve hatırladığım kadarıyla kabustu:) biraz babamın ısrarıyla gittim belki o yüzden ama pek zevk alamamıştım. Osmanında pek zevk alabileceğini sanmıyorum tabi aynı kamplardan bahsediyorsak. Esra ablanın düzenlediği etkinliklere katılmayı ikimizde çok istiyoruz fırsat bulabilirsek..

  15. Zeynep Hanım,
    Hikayeniz beni de çok etkiledi. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Bu arada söylemeyi atladığım bir şey var. Benim kızımın adı da Zeynep…

  16. ”Annem her ne kadar durumu anlatsa da babama kabullenmek istemedi genede babam.”
    Bu cümle bana çok tanıdık geliyor. Sanırım erkekler böyle oluyor. Eşimin hala umudu var. Bizde 2 hafta gibi bir süre insülin kullanmadık. Şimdi ise sadece gündüz kullanıyoruz. Hala balayımız devam ediyor. Eşim sürekli bitkisel ilaçlar derdinde. Bir kaç şehir efsanesinin peşinde. İsrail de bir hastanede bu sorunu çözüyorlarmış sözde. Bunca insan boşuna mı senelerce çekiyor bu sıkıntıyı. Bana göre ‘umut’ hayal kırıklığına yol açar. Prenses hastalığı diyordu diyabet hemşiremiz bu rahatsızlığa. Bebeğim bizden daha sağlıklı olacak. Daha uzun bir ömür geçirecek.

Bir yorum yapın.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: