Herkese Merhabalar,
Yolumuz bir şekilde burada kesişiyorsa, ben bunları yazıyor ve siz okuyorsanız diyabetle bir ortaklığımız var demektir. Peki ben kimim, diyabetle nasıl tanıştım?
20 yaşında, evinden farklı bir şehirde okuma çabasında – laf aramızda İstanbul’da bir üniversitede Beslenme ve Diyetetik okuyorum – hayatından memnun ve mümkün oldukça zevk almaya çabalayan biriydim. Bakmayın böyle konuştuğuma şimdi de çok yaşlanmış değilim, yaş 21 🙂
Hepimizin az çok aşina olduğu kilo kaybı, aşırı su içme ihtiyacıyla kendini gösterdi benim diyabetim de. Ama öğrenci insan, e bir de yurtta kalıyoruz yemekler malum annemizinkiler gibi değil 🙂 , eve kaçamak yapıp gittiğimde annemin “Çok kilo vermişsin, bir baktıralım içim rahat etsin yavrum.” demelerine hep bir bahane buldum. Biraz da biliyoruz ya tabii tip1 diyabet çocuklukta ortaya çıkar, tip2 diyabet olamayacak kadar ufak ve zayıfız. Kardeşimin doktor olmasına rağmen “Yok yok, diyabet değildir, yemekler kötü öğrencilikte olur şeyler.” diyerek geçiştirmek istedik kardeş kardeş. Ama şüphe bu, insanın içini kemirdikçe kemiriyor, o zamanlar benim su içme ihtiyacı daha da artmış tabii. Bir tahlil yaptıralım içimiz rahat etsin diyerek verdim tüp tüp kanları. Söylendim bile iğneden korkmamama rağmen insan kardeşinden bu kadar çok kan ister mi diye 🙂 Biz içimiz rahatlasın diye beklerken sonuçları geldi mi açlık kan şekeri 300!! Sonrası malum belki yanlıştır diyip tekrarlamalar, geri kalan testleri mecburen final haftamda İstanbul’da yaptırmıştım sınavları da kaçırmamak için. Onların ahvali de pek iyi değildi, gittiğim dahiliye doktorunun tip 1 için çok yaşlısın demesine rağmen elimde yaptırdığım tahlillerim, final haftamı yarıda kesip diyabet polikliniğinin yolunu tuttum. Elimde kendi tahlillerimle durumum daha da kötüleşmeden gitmem doktorları şaşırtmış olsa da tanıyı almama engel olmadı. Sonra malum hastaneye yatış, insülinle tanışma, eğitimler… Okuduğum ve sevdiğim bölümün de çok faydası oldu hala daha da faydasını görüyorum. Gerek kendi öğrendiklerim, gerek hocalarımın destekleri ve tavsiyeleri çoğu noktada hayatımı oldukça kolaylaştırdı. Benim gibi tip 1 diyabet olup tanışmak için gittiğim diyetisyen ablam, daha yeni gitmek için fırsat bulduğum doktorum da diyabetli hayatımın iyiye yönelmesinde önemli role sahiptir, haklarını ödeyemem 🙂
Peki ben ne hissediyorum, zorlandım mı, kabul etmem ne kadar sürdü…? Aslında hiç neden ben demedim, ailem de asla desteklerini esirgemedi, bir suçlu aramadık. Benim için tip 1 diyabetle yaşamak imkansız değil, sadece alışmak için zamana ihtiyacım vardı hepimizin olduğu gibi. Ara sıra vize-final dönemlerimde, şekerim az biraz düzensizleştiğinde çaresiz hissetsem dahi hayatımı hala seviyorum 🙂 Mesleğimi de çok seviyorum ve ilerde olmak istediğim yere gelebilirsem danışanlarıma da anlatmak istediğim şeylerden biri de diyabetin doğru şekilde yönetildiğinde hayata engel olamayacağı. Hayal kurmanın bir sınırı yok elbet, bakarsınız çoktan yapay pankreasları kullanıyor oluruz, hatta kök hücre nakli gibi çalışmalar başarıyla sonuçlanmış ve uygulanmaya başlanmış olur da bizler için daha da kolaylaşır hayat 🙂
Ben sesinize bir ses daha eklemek istedim. Zira biz birlikte çok daha gür, çok daha güçlüyüz.
Sevgilerle 🙂
Bir Diyabetli Diyetisyen Adayı
NOT: Yazıyı Facebook ya da Twitter gibi sosyal medya kanallarında paylaşın. Alttaki Facebook, Twitter, Google+ ya da Pinterest butonlarına tıklamanız yeterlidir.
Merhaba,
Hissettikleriniz o kadar guzel bir sekilde bana gecti ki; hemen yaziya yorum yapmaliyim dedim 🙂 Öncelikle aramiza hosgeldiniz. Diyabetin derin ve eglenceli dunyasi sizi bekliyor 🙂 Bana göre bircok 20’li yaslarda diyabetle tanisan insandan cok cok daha sanslisiniz cunku mesleginizin avantajini yasiyorsunuz. Dolayisiyla bu konuda yardim alabileceginiz cevreniz de cok genis. Diyabetin en önemli ayagi olan beslenme kismini siz simdiden sorunsuz asmissiniz bence. Umarim her sey sizin icin cok daha guzel ilerler. Dediginiz gibi biz hep birlikteyiz ve gittikce buyuyoruz. Her zaman icin ihtiyaciniz olan yardim icin destegim sonsuz. Kendinize iyi bakin. Seker gunler 🙂
Sevgiler,
Hazal Rende