(See the English version below)
Herkese Yeniden Merhaba,
Bugün sizlere İsveç’teki diyabet diyetisyenimle olan ilişkimden, genel beslenme rutinimden ve “sihirli” addettiğim; Türkiye’de de kolayca bulunabilen iki besinden bahsedeceğim.
Burada düzenli sıklıklarla görüştüğüm bir diyetisyen var. Onun en sevdiğim tarafı, beni en başından beri yediklerim için kısıtlamıyor olması. Aksine düşük karbonhidratlı beslenmeye çabalıyorum diye bana kızıyor bazen 🙂 “Sen diyabetlisin ve her şeyden yemelisin. Önemli olan kendi limitlerini bilmen ve kontrol edebilmen.” Diyor. Onun bu tavrı benim üzerimde oldukça olumlu bir etki yaratıyor. Gerçekten de öyle değil mi zaten? Bir diyabetlinin limitlerini bilip bunu iyi bir kontrol mekanizmasıyla ilerletmesi demek; hayatının kontrol iplerinin de genel olarak elinde olduğunun göstergesidir. Ve bu kesinlikle iyiye işarettir. 🙂
Beslenme düzenime gelecek olursak, aslında çok da farklı bir rutinim yok. Sadece özellikle tükettiğim ya da tüketmediğim birkaç besin var. Mesela ekmek yemeği çok sevmediğimden ona muadil olabilecek kepekli bisküvi ya da Wasa türevlerinden yemeyi tercih ediyorum. Son birkaç aydır ekmeğimi kendim yapmaya başladım. Çok keyif alıyorum bu şekilde tüketirken. Çünkü içinde ne olduğu çok önemli ve en sağlıklısını seçmeye çalışsam da istediğim ekmeği bulamıyorum burada. Şeker ilavesiz olanlar bile şekerimi çok yükseltiyor. Türkiye’de böyle bir sorunum yoktu ama burada ekmek konusu beni en çok yoran meselelerden biri. Onun dışında kesinlikle kahvaltısız güne başlamıyorum. Tercihen biraz ekmek, yumurta, peynir, domates/salatalık, zeytin ve bazen de tereyağı ve avokado yemeği seviyorum. Eğer bu kahvaltı rutinimden sıkılmışsam, sabahları biraz yoğurt ve müsli yiyorum. Şeker ilavesiz ve içinde sağlıklı tahılların olduğu bir müsli seçmeye çalışıyorum. Öğle ve aksam yemeklerinde, düşük karbonhidratlı ama bol proteinli besinler tüketiyorum; tavuk, et, balık ve çeşitli sebzeler, baklagiller gibi. Tabi bazen bunlarla birlikte bulgur, makarna ya da patates de yediğim oluyor. Meyve çok seviyorum ve ara öğünlerde 2-3 porsiyon yiyorum. Ve itiraf ediyorum: ben su içmeye takıntılıyım! Günde 2-3 litre su içiyorum ve evde eğer ölçü tuttuğum şişeden su içilmişse terör estiriyorum. 🙂 Peki tatlı krizlerinde ya da tatlı bir şeyler yerken nelere dikkat ediyorum? Bu konu oldukça uzun ve detaylı benim için. O nedenle ayrı bir yazıda, birkaç favori tatlı tarifimi ve deneyimlerimi sizlerle paylaşsam daha iyi olacak 🙂
Genel olarak düşük karbonhidratlı ve mümkün olduğunca sağlıklı besinler yemeye çalışıyorum. Bu her zaman maalesef istediğim gibi gidemeyebiliyor. Bazen yediklerimin etkisi dışında şekerimi kontrol edemediğim durumlar olmuyor değil. Buna etken sebepler çok fazla: periyod dönemleri, duygusal dalgalanmalar, fazla yeme isteği, tatlı krizleri, vb. Konumuza geri dönüyorum ve size benim için sihirli olan iki besinden bahsetmek istiyorum şimdi: “Beyaz Kinoa” ve “Chia Tohumlari”. (Bir de kırmızı kinoa var ama onu henüz denemediğim için yorum yapamıyorum. Eğer denediyseniz lütfen düşüncenizi benimle paylaşın.) Dediğim gibi, Türkiye’de de kolayca ulaşabileceğiniz ve artık ilk çıktıkları zamana göre fiyatları çok daha makul olan besinler bunlar.
Benim için sihirli olmaları; hem yüksek lif, protein ve sağlıklı yağlar içermeleri hem de tok tutma ve sindirime yardımcı olma özelliklerine sahip olmalarından. Kinoayi genellikle haşlayıp salatama ekliyorum. Pilav gibi pişirince de çok lezzetli oluyor. Tek başına mükemmel bir tadı yok ama gerçek bir pilav yiyormuşum kadar keyif veriyor bana. 🙂 Kinoa, chia ve yulaf karışımıyla ekmek yapmak vazgeçilmezlerimden.
Chia, keten tohumu gibi daha çok yoğurtla yenilebilen tohumlardan. Bunu bazen omletime ekliyorum, bazen avokado dilimlerinin üzerine serpiştiriyorum. Yediğim zaman herhangi bir tat almıyorum ama en sevdiğim yanı beni uzun süre tok tutuyor olması. Ayrıca Chianin glüten içermemesi de hoşuma giden bir diğer özelliği.
Özetle, bu besinleri bir süredir düzenli olarak tüketen biri olarak sizlerin de denemenizi tavsiye ederim. Özellikle diyabet kontrolünde önemli rol oynayabileceğini ve beslenme düzeninize katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Sizin de “sihirli” diye tanımlayabileceğiniz diyabet dostu besinleriniz ve benim gibi genel bir beslenme rutininiz var mi? Benimle düşünce ve deneyimlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.
Sevgiler,
Hazal Rende
NOT: Yazıyı Facebook ya da Twitter gibi sosyal medya kanallarında paylaşın. Alttaki Facebook, Twitter, Google+ ya da Pinterest butonlarına tıklamanız yeterlidir.
———————————-
Hello everyone,
Today I’m going to write about my relationship with dietitian, my dietary habit in general and different kinds of food that I willingly eat in Sweden.
I have a diabetes dietitian and we see each other every month. The best part of her is she never limits me about what I must eat or not. For instance, sometimes she is mad at me because I don’t eat enough carbohydrate. 🙂 She always tells me that “You are diabetic. That means you need to eat everything. It’s all about your body’s limitations and your control mechanism.” It really is. My body speaks with me and it is connected to my blood sugar level. If I am aware of the existence of “Stop” sign, then I can easily live healthy like everyone else.
I don’t have an unusual routine, but I try to emphasize some important points to me. I am not a big fan of bread. I do prefer Wasa breads and homemade ones instead. Without any hesitation I have breakfast every morning that I eat bread, egg, cheese, tomatoes/cucumber, olives, butter and avocado sometimes. If I am tired of having my regular breakfast, I eat muesli with yoghurt or milk. At lunch and dinner, I try to eat food with high protein such as meat, chicken, fish and vegetables. I rarely eat them with potato, pasta or bulgur. Fruits are my best friends. I eat 2-3 portions per day but try to avoid high sweet ones. Additionally, I am obsessed to drink water between 2-3 lt daily. What about deserts or sweeties? I am dying to eat chocolate. I’ll explain later how I manage sweet craving in another text. (It’s too long and better to open a new page for this :))
I usually try to eat healthy and low-carb foods in my daily meal but of course it is not always super smooth. Sometimes I have ups and downs as you all know. I met two different foods in Sweden that I want to mention which include too much fiber and protein inside. They are “Quinoa(White)” and “Chia Seeds”. I eat white Quinoa. There’s also red one but I’ve not tasted it before. I generally boil it and add to my salads or it is a good combination with yoghurt. It feels like I am eating a real rice. Chia Seeds are my another favorite. I can eat them in every meal. I make homemade chia and quinoa bread with oat, chia omelet or I randomly dredge on avocado or yoghurt. More, it helps me to digest easily. So, I highly recommend these two magical foods. If you have any magical foods and feeding routine like me, it would be great to share your thoughts and experiences with me.
Cheers,
Hazal Rende
Hazal Hanım Merhaba,
İlk diyetisyenim saman kağıda sayıyla yazmıştı her şeyi. O zamanlar kısıtlarla yaşamak enteresan gelmişti ve adapte olmak başta kolayken ardından zorlaşmaya başlamıştı. Yıllardır zeytini 3-4 adetten fazla tüketemiyorum. Çünkü ilk diyet listemdeki sayılar böyleydi 🙂
Wasa’yı ben de seviyorum. Özellikle öğleden sonraki ara öğünlerde iyi gidiyor. Ama yedikçe yediriyor 🙂
Ben birkaç yıldır kırmızı Kinoa ve Chia tohumu kullanıyorum. Kinoa’nın pilavi harika oluyor. http://www.diyabetimben.com/kinoa-pilavi/ linkinde tarifim var 🙂
Chia’yı ise tatlılarda kıvam vermesi için kullanıyorum. Yaş pastada fena olmuyor. Özellikle kremanın kıvamını iyi yapıyor. http://www.diyabetimben.com/iki-tip-1-diyabetli-mutfakta-yusufun-pastasini-yaparsa/. Chia’nın tok tutması muhteşem. Sütün içine katıp kıvam verince üzerine yaş ya da kuru meyve ile kuruyemiş ekleyince sabah kahvaltılarında harika gidiyor.
Chia’nın gluten içermemesi Çölyaklı bireyler için bence de muhteşem.
Elimden geldiğince düşük karbonhidratlı, rafine şekersiz tatlılar tatlılar yapmaya çalışıyorum. Fena da olmuyor 🙂
sevgiler,