2 Kasım 2007. Bugün randevumuz var doktorda. Oğlum onbeş gündür değişik hallerde. Aşırı derecede su içiyo. Bir iki oldu altına da kaçırıyo. Kızıyorum ona çok su içtiği için. Bilsem ki içinde hücreler iflasta kızar mıyım hiç yavruma.
Doktora gittik. İdrar yollarını üşüttü galiba dedim. Testler yapıldı. İdrarda şeker var dedi doktor. Nasıl yani dedim? İdrarda şeker mi olurmuş!… OLURMUŞ öğrendik o gün …Veeee bi sürü sıkıntıdan sonra ambulansın içindeyiz. Oğlum çok mutlu. Çünkü ilk defa ambulansa binmiş. Onun mutluluğu.
Hastaneye geldik. Kan tahlili yapıldı. Şeker 900. Hemşireye dedim ki; eşim dışarıda, bekliyo. Bi kaç saate çıkar mıyız? Bana baktı ve 15 gün buradasınız dedi. Nasıl yani dedim? “Oğlunuz diyabet” dedi. İlk defa duyduk ismini DİYABET…
3 gün hiç durmadan ağladım. Sonraları da ağladım. Bizi yoranlar oldu, üzenler oldu ama teselliyi oğlumdan buldum. Anne üzülme diyen sesinde buldum ve kendine gel dedim. Sen dik durucan ki oğlun sağlam kalsın, o da dik dursun. Öyle de oldu.
Çok üzüldük. Çok ağladık. Gün geldi amaaan diyip yedik. Gün geldi sadece baktık. Gün geldi birbirimizi de hırpaladık. Ama hiç isyan etmedik.
2 kasım 2015 sekiz yıl bitmiş. Üç beş tane cips yiyebilirsin annecim dediğimde üçle beşi toplayıp sekiz tane cips yiyen küçük oğlum büyüdü. 15 yaşına girdi.
Canım oğlum, son nefesimi verinceye kadar senin sol yanındayım seni çok seviyorum…
Yeliz Budak
Yeliz Hanım Merhaba,
İlk tanışmadan sonra bireyler ya da aileler maalesef kendine zor geliyor. Bu sürecin kısa sürede atlatılması sonraki zamanlar için oldukça önemli. Sizin de atlatıp oğlunuzla birlikte sekiz yılı devirmiş olmanız apayrı bir mutluluk.
Uzun zamandır sizi tanıyan biri olarak yazınızda bize çok iyi aktardığınız duygularınız için çok teşekkür ederim.
Umarım bir gün hep beraber tip-1 diyabetin bittiğini ya da daha da kolay yönetebildiği günler görürüz 🙂
sevgiler,