Tip-1 Diyabet Yönetimi Karbonhidrat Ağırlıklı Beslenme İle Başarılı Olunur Mu?
Aslında bilim dünyasının halen tartıştığı bir konudur. Karbonhidratlar ne kadar gerekli ya da değil! Temel olarak bu konuda iki farklı grup, düşünce vardır dersek; bir grup günlük alınması gereken karbonhidrat miktarı alınmalıdır derken diğerleri ise bu kadar karbonhidrat ağırlıklı beslenme olmamalı görüşünde.
Her iki düşünceye de baktığımızda ve günlük hayatlarımızda karbonhidratı öyle ya da böyle yani direkt ya da dolaylı alıyoruz. Önemli olan bizler gibi zorunlu yaşam şekilleri olan bireylerin beslenme listelerini karbonhidrat ağırlıklı tasarlamamak.
Günlük Alınması Gereken Karbonhidrat Miktarı Alınmalıdır
Karbonhidratlar temel enerji kaynaklarımızdandır ve yiyeceklerde en çok bulunan besin ögesidir. Tüm dokularımız ise enerji ihtiyacı için karbonhidratı kullanırlar.
Beyin dokularımız ise enerji için yani çalışabilmek için sadece karbonhidratları kullanır.
Eğer gereğinden az miktarda karbonhidrat alınırsa; vücudumuz enerji sağlamak üzere yağ dokularını kullanır. Yağ dokularının kullanılması sonucunda da vücudumuz için toksik olan keton cisimciklerin miktarı artar. Bu ketonlar vücut sıvılarında asiditeyi arttırır. Tip-1 diyabet yönetiminiz iyiyse vücudun ortaya çıkardığı bu ketonlar yakıt kaynağı olarak verimli ve güvenli bir şekilde kullanılabilir. Ketozis denilen bu dönem içinde vücut yağlarını yakmaya ve idrarla atmaya başlar. Ama yeterli insülin yok ve tip-1 diyabet yönetiminiz de iyi değilse maalesef diyabetik ketoasidoz gerçekleşir.
Bu sebeple karbonhidrat içeren çoğu besin yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması için tüketilmelidir.
Karbonhidrat Alımı Minimum Seviyede Olmalıdır
Bu gruptaki uzmanlar karbonhidratın öneminin elbette farkında. Alınmazsa ya da fazla alınırsa insan vücudunda nelerin olabileceğini biliyorlar.
Günlük karbonhidrat alımı minimum seviyede olsa dahi insan sağlığının olumsuz yönde etkilenmeyeceğini de vurguluyorlar.
Özellikle şunu söylüyorlar; örneğin tip-1 diyabet gibi kronik yaşam şekilleri olan bireylerin beslenme listelerine karbonhidrat doldurmak mantıksız. Nasıl çölyaklı bireyler glutensiz, fıstık alerjisi olana fıstık yeme diyorsak tip-1 diyabetli bireylere de bu kadar yoğun karbonhidrat vermemeliyiz.
Çünkü karbonhidratı sisteme koyduğumuzda ondan dolayı ortaya çıkacak şekeri de düşürebilmek adına insülin yapmak zorunda kalacağız. İnsülin elbette hayatımızın kahramanı ama karbonhidratı al, insülin yap gibi bir sarmal içinde ne kadar az karbonhidrat, insülinle daha iyi yönetilebilecek diyabet yönetimi.
Uzun yıllardır tip-1 diyabetli olan Dr Bernstein da bence bunun formülünü burada bulmuş. Yaklaşık 70-71 yıldır tip-1 diyabetli olan Brenstein düşük karbonhidrat, sağlıklı yağ ve protein ile birlikte lifli besin tüketimine ağırlık veriyor. Ve uzun yıllardır tip-1 diyabet yönetiminin harika olmasının da sebebini bu şekilde vurguluyor. Tip-1 Diyabetli Dr Bernstein’in, Tip-1 Diyabetli Bireylerin Hayatını Değiştirmesi başlıklı yazımızdan Dr Bernstein hakkında bilgi alabilirsiniz.
Her ne kadar birçok görüşünü bir tip-1 diyabetli olarak dahi desteklemesem de Dr Ümit Aktaş’ın Buğday&Diyabet İlişkisi ve Kısır Döngü başlıklı yazısı da konuyla ilgili beğendiğim yazılardandır.
Hatta Prof Dr İlknur Arslanoğlu da Düzce Üniversitesi’ndeki kliniğinde düşük karbonhidratla beslenen tip-1 diyabetli bireyler üzerine çalışmalar yapmakta. Sonuçları çıkmıştır. Kısa sürede kendisinden bilgi alıp sizlerle mutlaka paylaşacağım.
Sonuç olarak; karar elbette sizlerin diyemeceğim. Çünkü ülkemizde maalesef yenilikçi yöntemler, yenilikçi beslenme programlarına kapalı bir durum söz konusu 🙂 🙂
Görsel kaynak: http://www.slimcity.com.tr/
Tansiyon hastasına doktor tansiyon ilacı veriyor ve sakın tuz yeme diyor, ama şeker hastasına vücudun şekere de ihtiyacı var denilip karbonhidrat yediriliyor, üstüne insülin vurulup şeker dengelenmeye çalışılıyor. İronik, değil mi?