Uzun bir zamandır sevgili Mehtap Yağan Aşçı’nın gittiği ozon tedavisine gitmek istiyordum. Mehtap Hanım bloğumuzun yazarlarından olup, Facebook’ta Tip1 Diyabetli Anneler Grubu’nun kurucusudur.
Dediğim gibi uzun zamandır gitmeyi düşünüyordum ozon tedavisine. Bir diyabetli olarak bendeki değişimlerini görürken, diyabetli olmayan Eşref (seçilmiş insan 🙂 ) üzerindeki değişimleri de görmek istiyordum.
Ozon denilene göre diyabetten dolayı oluşan yaraları takriben 1,5 ayda gideriyormuş. Ben de Diyabetik yaralar olmadığı için bunu gözlemleyemeyeceğim. Kan değerlerinin, daha enerjik olmanın, ciltteki problemlerin giderilmesinin, böbrek, göz ve cinsel sorunların giderilmesinde alternatif bir yöntemmiş. Hatta Tekirdağ’dan Cansu Hanım’ını dediğine göre etrafında diyabetli çocukları olanların insülini azalttıklarını duydum.
Peki biz dün ne yaşadık? Ataşehir’de bir merkeze gittik. Kişi başı 120 TL’ye anlaştık. Yaşadığımız sıkıntıları, hastalıklarımızı ve beklentilerimizi ortaya koyduk ve tedavinin ilk seansına başladık. Orta boy bir cam ve boş serum şişesine 100 ml kanımız alındı. Kanın içerisine sıvı ozon eklendi ve kan pıhtılaşmasın diye de bir sıvı daha kondu. Sonra bu karışım damar yoluyla tekrar bize verildi. Ancak benden tam o 100 ml kan alınmaya başladı ki kendimi çoook kötü hissettim. Baş dönmesi, halsizlik ve başımı yerinde tutamama gibi. Eşref hemen zıtları yerinden ve kan şekerimi ölçtük. 59 mg/dL 🙂 Galiba hem heyecan hem de Matofin’in dozunu 1000 mg’a çıkardığımız için olabilir. Bazal ayarlamalarına zaten devam ediyorum.
Takriben 15 dk sürdü ozonlu kanın damardan girmesi.
Eve döner dönmez aşırı uyku ile yattım. Yaklaşık 4 saat yattım. Saat 22:00 gibi İskenderun’dan gelen halamları yolculadıktan sonra eve gelip tekrar yattım 🙂 İnanılmaz rahatım. Beynen de 🙂
Bir dahaki seans salı günü. Ben de kayda değer bir gelişme olursa size haber veririm 🙂
Ozon tedavisi deneyimi olan arkadaşlarım ise deneyimlerini paylaşsın lütfen.
Merhaba,
Adım geçince durumu açıklamak istedim, ara sıra öğlen arası yemek yemeğe gittiğim bir lokanta var,sahibinin kızı da tip1 diyabetliymiş. yemek öncesi ölçüm yaparken dikkatini çekmişim ve bu sayede tanıştık, sohbet ettik.10 yaşlarındaki kızı komaya girmiş ve diyabet teşhisi konmuş, Edirne Tıp Fakültesine sevk edilmiş ve 10 güne yakın hastane de kalıp gerekli eğitimler almışlar.Babası kızının günde 4 kez insülin kullandığını söyledi. Çeşitli araştırmalar yapıyorum çok üzülüyorum durumuna diye de ekledi. Ara sıra uğradıkça hep sordum nasıl gidiyor alıştı mı diye? 2-3 ay öncesi konuştuğumuz da bitkisel bir ilaç duyduklarını ve hemen alıp kullandıklarını ve herşeyi yemesine rağmen insülin dozlarında azalma olduğunu aktarmıştı ve çok şaşırmıştım,ilacı sorduğum da ismini bile söylemedi, tadımlık getireceğim söyledi,hemen bu konuyu kendi doktoruma tanıştım, aksine bu tip bitkisel ilaçların çok zararlı olduğunu öğrendim. Hemen ertesi gün durumu kendisine aktardım, kızınıza daha çok zarar verebileceğini söyledim, ilacı kullanıp bitirdiklerini söyledi.1 ay önce de tekrar karşılaştığımız da bu kez ozon tedavisini sordu, daha önce ozonu duyup doktorumdan öğrendiğim kadarıyla diyabetik yaralarda faydalı olduğunu aktardım fakat kendisi bu tedaviye gidip insülini bırakanların olduğunu, bu kişilerle irtibata geçtiğini ve onlarında kızlarına yaptırcaklarını aktardı. Ve1 ay önce yaptırmaya başladılar, haftaya bir kez İstanbul’a gidiyorlarmış, kendilerine diyet listesi verilmiş, 2 haftadan sonra insülin dozlarında düşmeler başladığını, hatta düşmesine rağmen hala tedavilerini değiştirmediklerini ve buna ozon tedavisini uygulayan doktorun kızıp, niye hala insülin dozlarını azaltmıyorsunuz şeklinde çıkıştığını bile aktardı. Ben de bu duruma çok şaşırıp Esra Hanım’a durumu aktardım. Bildiklerim bunlarla sınırlı. Ozon tedavisine gittikleri doktorun bilgilerini verdiler, Esra Hanım burada paylaşmam da bir sakınca görmezse, sizlerle paylaşabilirim..