Diyabetimben.com‘u Şubat 2012’de kurduk. Galiba çok uzun sürmedi Öyküm ile tanışmam. Bloğa yaptığı bir yorum ile tanışmıştık. Sonrasında ya o beni ya da ben onu aradım. Arkadaş olduk 🙂 Onun sayesinde Ankara’dan çok kişiyle tanıştık.
Zaman geçti. Tanıma fırsatı verdik birbirimize. Bazı geceler telefonda 2-3 saati bulan sohbetler. Tecrübelerimizi birbirimize aktarmamız, konular üzerine kritik yapmamız.
Bir gece hiç unutmuyorum. Galiba sabaha karşı 3 ya da 4. Kan şekerim 400 mg/dL dolaylarında. Yataktan kalktım. Eşref de kalktı. Kan şekerini ölçtük. Baya yüksek. Zaman kaybetmeden insülin kalemi ile enjeksiyon yapalım dedik. İğne ucu yok evde. Eşref’ten eski tip enjektörlerden istedim. Bu arada ben çöpçüyüm. Kağıt, kavanoz, kutu vs. Geçmişteki her şeyi saklarım. 2002 lerden kalma enjektörü elime alınca hüngür hüngür ağlamaya başladım. ‘İnsülini yapamayacağım, korkuyorum’ dedim. Öyküm’ü arayacağımı söyledim bir anda ama Eşref saati söylese de umursamadım. Aradım. Ağzımda lanet bir aseton kokusu, pelte kıvamına gelmiş vücudum, sarhoşmuşum gibi bir hal. ‘Öyküm, korkuyorum enjektörle insülin yapmaya. Nasıl yapacağım?’ demiştim. Kahkaha attı. Dalga geçip geçmediğimi sordu. 1-2 dakika konuşup telefonu kapattıktan sonra insülini yapıp ve insülin pompasını set değişimini tamamladıktan sonra yattım. Kendime gelince Öyküm ile telefonlaşıp çok güldük. Fena dalga geçtik benimle 🙂
2013 yılında Eda Hanım Türkiye’ye geldiğinde İstanbul’da yaptığımız organizasyonda açılış konuşmasını ev sahibi olarak ben yapmıştım. Ve Öyküm de vardı o organizasyonda. Ona bir sürprizim olduğunu söylemiştim. Çünkü Öyküm 90’larda Diyabet başlıklı bir yazıyı ricamla yazmıştı ve ben çok sevmiştim o yazıyı. İşte o yazıyı İstanbul’daki o organizasyonun açılışında sabırla okumuştum. O günü unutamam.
Herkes bir şeyler yazacak. Üzüntülerimizi dile getireceğiz. Yaşadıklarımızı anlatacağız. Unutmayın. Unutturmayın. Çünkü bizler her yaşadığımızı çabuk tüketiyoruz. Tüketmeyin. Tüketmeyelim. Öyküm’ü, tip-1 diyabeti, tip-1 diyabet için verdiği bireysel çabayı, karşılık beklemeden, kibirlenmeden, insan temelli bir hayat yaşamasını… Hiçbir detayı unutmayın. Hayatta bu tarz insanlara çok ihtiyacımız var. Madden ve manen hiçbir karşılık beklemeden bir şeyler yapabilmek çok zor bu düzende. Bunu başaran Öyküm’ü unutmayalım.
Bir gün de bana Eşref ile çektiğimiz videolar hakkında bir şeyler söylemiştin. ‘Alınma ama senden çok Eşref için izliyorum o videoları’ demiştin 🙂 Eşref yarın tüm kalbiyle ve benim de kalbimi yanına alarak senin yanına gelecek Öyküm. Eminim, Kocatepe Camii yarın dolup taşacak. Güzel insanlar uğurlayacak seni.
Cumartesi günü de Eşref ile birlikte Kırklareli’nde seni bundan sonraki evinde ziyaret edeceğiz. Bu sefer ben de olacağım orada. Ama unutma. Ben, Eşref ve seni tanıyan herkes hiçbir zaman seni unutmayacağız.
Not: Birkaç gün diyabetimben.com olarak Öyküm’e sevgimizden hiçbir şey paylaşmayacağız. Toparlandıktan sonra görüşmek üzere.
Az bir zaman sadece yazılarından tanımış olmama rağmen bende kalıcı iz bırakan nadir bir değerdi Üzüntüm ifade edemeyeceğim kadar …..Tüm camianın başı sağolsun. Ailesine allahtan sabır dilerim
Ünsal Kantarcı