İsveç’te Diyabetle Nasıl Tanıştım?

Hayatım Diyabetİsveç’te Diyabetle Nasıl Tanıştım?

Herkese Yeniden Merhaba,

İçimde biraz heyecan biraz da merak var açıkçası. Hem ilk yazımı yayınlamanın heyecanı hem de sevilip sevilmeme ihtimalinin merakı. Bugün size İsveç’e ilk geldiğimde diyabetimi kontrol etmesi için hastaneye başvuru sürecimi, ilk tahlillerimin nasıl yapılacağını öğrendiğim anı(gerçekten çok ilginçti) ve buradaki genel sağlık sisteminin nasıl işlediğinden bahsedeceğim.

İsveç tam bir düzen ülkesi. Malumunuz, eşit ve adil olmak doğasında var buradaki insanların. Yalnız kendilerinin de şikayetçi oldukları bir kurum var ki o da sağlık kurumu. Sistem çok yavaş işliyor. Günde ortalama 4-5 hasta bakıyor bir doktor. Doktoru senede sadece iki kere, hemşireyi de senede 3-4 kere görebiliyorsunuz. Az hasta baktıklarından dolayı sıra size zor geliyor. Ama sevdiğim yani da şu: doktorunuz sizi iyi takip ediyor; her hastayla ilgili çokça araştırma yapıyor ve dersini iyi çalışıyor. Her randevu en az 1 saat sürüyor ve fiziksel sağlığınızdan önde tuttukları şey mental sağlığınız.

Vatandaşlık numaramı alıp sisteme kaydolduktan sonra ilk işim hastaneye gidip diyabetli olduğumu ve beni takip etmesi için bir doktorla görüşmek istediğimi bildirmek oldu. Bu talebimden tam 3 ay sonra bana geri dönüş yapıldı! Süreç ne kadar da uzun değil mi? Ve burada özel hastane seçeneğiniz de yok. Mecburen herkes gibi sıranın size gelmesini beklemek durumundasınız. O sıralar diyabetimi zor kontrol ettiğim ve mutsuz olduğum bir dönemdi. Dolayısıyla hemen bir uzmanla görüşmeliydim. Durumumu açıklayınca bana geçici bir doktor verildi ve sadece telefon görüşmeleriyle iletişim kurduk birkaç sefer. Açlık-tokluk kan şekerimi, günlük aldığım toplam insülin miktarını ve kullandığım insülinleri sordu genel olarak. Önce beni tanımaları gerektiği için bir takım testler isteyeceğini söyledi ve esas doktorumla görüşme günü gelene kadar bir daha iletişim kurmadık.

İşin en garip ve bence korkunç kısmı ise şimdi anlatacağım bölümdü. Doktorun benden istediği tahliller eve posta yoluyla bir zarfta geldi. Bu durumu önceden biliyordum. İsveç bu şekilde çalışıyor birçok konuda. Mesela doktor randevunuzun tarih ve saatini bildiren mektup ya da tahlil sonuçlarınız evinize postayla geliyor. Sevmediğim noktalardan biri de bu çünkü zarfla gelen tahlil sonuçlarım üzerine doktorumla tartışamıyorum. Neyin iyi neyin kötü gittiğine dair kendimle muhakeme yapabiliyorum ancak. İsveçlilerin mantığına göre; ne kadar az yüz yüze görüşme, o kadar da az personel ihtiyacı ve çalışma yükü demek. Beklediğim zarf elime geçince heyecanla açtım. İstenilen tetkikler bir kağıtta yazılıydı ama zarfta başka şeyler de vardı. Elimi daha derinlere daldırınca birkaç tane kan tüpü ve bir de şırınga buldum! Ben safça “sanırım bunları tahlil günü yanımda götüreceğim ve orada işlem daha hızlı ilerleyecek bu sayede” diye düşünürken elimdeki kitin evde kan alma kiti olduğunu kavradım. Önce çok korktum çünkü asla böyle bir şey yapacak cesaretim ve bilgim yoktu. Oracıkta kan kaybından ölürdüm kesin!!! Hemen hastaneyle iletişime geçtim ve bu kitin gerçekten de evde kan tahlilini kendisi yapmak isteyen hastalar için olduğunu söylediler. Resimlerle ve İsveççe açıklamayla işlemi nasıl uygulayabileceğinizi anlatan bir de rehber vardı.Bir başka seçenek olarak, kan alma işlemini sağlık ekibi yapabilirdi Allah’tan benim yerime 🙂 O an birkaç saniye içinde yaşadığım korkuyu ve rahatlamayı tahmin edemezsiniz. 🙂

Artık benim bu işlemi evde yapamadığımı bildiklerinden dolayı kiti yollamıyorlar 🙂 Direkt olarak gidip zamanı geldiğinde kan veriyorum. Siz nasıl karşılardınız böyle bir durumu? Tek başına uygulamak sizce ne kadar sağlıklı ve başarılı olurdu? Yapabilecek cesareti olanlar??? 🙂 Benimle düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.

Sevgiler,

Hazal

NOT: Yazıyı Facebook ya da Twitter gibi sosyal medya kanallarında paylaşın. Alttaki Facebook, Twitter, Google+ ya da Pinterest butonlarına tıklamanız yeterlidir.

 

14 YORUMLAR

  1. Hazal Hanım Merhaba,

    Yazınız oldukça ufuk açıcı ve merak uyandırıcı. Diyabetimben takipçilerinin, diyabet yaşamlarında farklı bakış açıları kazanması adına paylaşımlarınız eminim çok faydalı olacak.

    Şimdiden emeğinize sağlık…

    Sevgiler…

    • Guzel dusunceleriniz ve motive edici yorumunuz icin cok tesekkurler Esref Bey. Umarim birlikte daha bircok keyifli ve ogretici paylasim yapariz.
      Sevgiler 🙂

  2. Hazal Hanım Merhaba,

    Şu anda şok durumundayım 🙂 Önce tüp konusunda başlamam lazım 🙂 Deliler bunlar 🙂 2005 yılında fena grip olmuştum. Günlük bir iğne vermişlerdi. Kas içi enjeksiyon olduğu ve insülin kalemi kullandığım için doktorum ‘kendi kendinize yapabilirsiniz’ demişti 🙂 Hayatımda ilk kez soğuk terler attım, korktum enjeksiyondan. İğnenin büyüklüğü etkiliyor galiba. Yok yok. Ben yapamam galiba. Ama 2012 yılında ameliyata girerken ‘bana az narkoz verin de ne yaptığınızı görebileyim’ dediğimi de hatırlıyorum 🙂 Ne cesaretse 🙂

    İsveç’e gelenler olarak biz ülkeye bayılmıştık. Eşref de düzen ve özgürlük adamı. O mutlaka gidelim diyordu. Hayaliydi. Ama Türkiye’de o kadar şeye laf eden bizler İsveç’e gelsek nasıl tepkiler veririz bilemedim şimdi 🙂 Ama insan her ortam koşullarına adapte oluyor. Elbette adapte olurduk.

    Yavaşlık konusunda da aynı fikirdeyim. Sosyal alanda da çok belli bir durum. Ülkenin her yerine işlemiş 🙂

    Ama tekrar başa dönüyorum. Yok ben yapamam 🙂 Hele ki eve mektupla sonuçların gelmesi vs. Yok. Bana uymuyor 🙂

    sevgiler,

    • Gercekten de hayatimda unutamayacagim ilginc anlardan biriydi diyabetim adina. Bir de garipsediler benim sormami. “Evet sen evde kendin yapabilirsin” demislerdi 🙂 Ben bu ise biraz da bireycilik anlayisinin ön planda olmasi olarak bakiyorum burada. Sosyal olalim yahu, gidelim kanimizi verelim isi bilen kisiler tarafindan yapilsin 🙂 🙂
      Sevgiler

  3. Hazal Hanım merhaba.Farklı bir ülkede diyabetli olarak yaşama dair anlattıklarınız oldukça ilginç.Evde kan alma olayı ise inanılmaz bir durum.Her ne kadar bizdeki kalabalık laboratuarlar itici olsada iyiki bu işi bize bırakmıyorlar.Yeni yazılarınızıda en kısa zamanda bekliyoruz,kolay gelsin.

    • Merhaba Nihal Hanim,
      Böyle ilginc deneyimler paylasmak benim icin de cok keyifli. Sizler de okurken mutlu oluyorsaniz daha da keyifli 🙂 Devam edecegim anlatmaya. Ve size katiliyorum; Turkiye’de sistemimiz cok da saglikli olmasa da kimi konularda daha iyi hizmet verdikleri kesin. Guzel yorumunuz icin tesekkurler. Hoscakalin.
      Sevgiler..

  4. Hazalcım sayfan hayırlı uğurlu olsun çok doğru bir iş yapmışsın çünkü başlı başına bilgilenmemiz bir konu 🙂 Kan görünce hayattan kopan biri olarak ben olsam napardım bilmiyorum 🙂

    • Canim cok tesekkur ederim. Ilginc deneyimlerimi aktarmaya calisacagim elimden geldigince. Senin gibi guzel dostlarin da desteklerini almak beni cok mutlu ve motive ediyor. Iyi ki varsin 🙂
      Sevgiler

  5. Öncelikle hoşgeldiniz Hazal hanim. Yazinizi bir cirpida okudum. Ne kadar farkli ve düşündürücü bir sistem ve bi okadarda diyabetli bir insani fazlasıyla yorucu. Tebrik ediyorum sizi bu duzende diyabet yönetmek zor herkesin harci olamaz bence 🙂

    Evet cevap, tabiki evde kendi kanimi bende alamazdim ama mecbur birakilirsak onuda yaparız , diyabet icin neler yapmadık mantigi 🙂

    Merakla diğer yazilarinizi bekliyorum. Bizlere farklı bilgiler katacaganiz belli. Kolay gelsin 🙂

    sevgiler. ..

  6. Sevgili Emine Hanim,
    Ilk gunden beri iyi dileklerinizi eksik etmediginiz icin cok tesekkur ederim. Guc buluyorum bu sayede. Dediginiz gibi ben de cesaret edemedim ama mecbur kalirsam da yapabilirdim belki. Insulin yapmaya benzemiyor gerci bu is 🙂 Neyse, muhtac kalmayalim böyle bir zorunluluga biz yine de 🙂
    Sevgiler

  7. Merhaba hazal hanım aramıza hoşgeldiniz:) farklı bakış açıları ve farklı sistemlerle uzaktada olsak aynı yolda olduğumuzu bilmek değişik hikayelere ve paylaşımlarla ortak noktada buluşabilmek çok güzel ve heyecan verici.

    İğne konusuna gelince kendi kanımı kendi almışlığım var ehehehw biraz deliyim sanırım:) mecbur kalınca mutlaka öğreniyor insan. Ben aynı zamanda 9-10 yıldır romatoid artritliyim. Bu anlamda çok iğne oldum desem yeridir. Bir de ben çocukluktan itibaren şurup yerine ipne verin bana diyenlerdendim Allah başıma verdi ki şimdi iğnesiz günüm yok😂😂😂 şaka gibi:)

    Merakla diğer anılarınızı hikayelerinizi bekliyoruz.
    Şekerli günler:)

    • Tekrar merhaba Serra Hanim,
      Sizdeki cesaretten biraz da ben istiyorum!! 🙂 Ignelerle aramda hicbir zaman sorun olmadi ama kendi kanimi almak konusunda suphelerim var. Bir yandan da mecbur kalinca insan neler yapmaz ki.. Sizi kutluyorum cesaretinizden oturu. Guzel dilekleriniz icin tesekkurler 🙂

      Sevgiler..

Ece Akyol için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: