İstediğimiz Her Şeyi Yiyip, İnsülin Yapmak Ne Kadar Doğru?
DiaTribe sitesini ara ara ziyaret ederim. Diyabetliler İçin En İyi ve En Kötü Besin Önerileri yazısı ve tecrübesini okuyunca aslında düşük karbonhidratlı beslenmenin tip-1 diyabet yönetiminde ne kadar başarılı olduğunu da tekrar görmüş oldum. https://diatribe.org/best-and-worst-diabetes-food-advice linkinden de yazıyı okuyabilirsiniz.
Daha az karbonhidratla beslenmek de aslında ciddi bir çaba. Ki bol kalorili, şekerli ve karbonhidratlı besinler, yememek adına ciddi bir mücadele veriyorsak daha az karbonhidratla beslenmeye başlanyınca da buna alışmak da bir o kadar zor.
Tecrübesini paylaşan kişi günde 70-120 gram karbohnidrat alan bir erkek tip-1 diyabetli. Günde % 60-70 yağ, % 15-20 ise protein alıyor. Yağ çok fazla görünmesin ama sağlıklı kaynaklardan yağ alıyormuş. Aynı zamanda da lif ağırlıklı bir beslenme. Bir öğünde de 30 gram karbonhidrat ve altında tüketmeye dikkat etmiş.
Bu beslenme stiliyle sürekli glükoz ölçüm sistemi olan CGMs’de takmış kendisine. Ve 90 günlük ortalama şeker gidişatını aşağıda görünce insan gerçekten de inanamıyor.
Aşağıdaki CGMs sonuçları ise düşük karbonhidratlı beslenmeden ve beslendikten sonraki dönemlere ait. Sağdaki dalgalı şeker gidişatını görebiliyorsunuz değil mi? Yani işin içerisine matematiği zorlaştıran ve bozan karbonhidratlar girdikçe bu tarz kötü dalgalanmalar kaçınılmaz oluyor.
Bu arada bir ara ben de düşük karbonhidratlı beslenmiştim ama inanın bunu istikrarlı bir şekilde yönetmek çok zor. Bir gazla başlıyorum. Sonra ne oluyorsa sistem hata veriyor. Ve ne görsem daha da canım çekiyor 🙂 🙁
Ama burada özellikle şuna vurgu yapmak lazım: ülkemizde olduğu gibi Dünya’da da tip-1 diyabetli bireylere ihtiyaç bazında karbonhidrat içeren besin listeleri öneriliyor. Görünen odur ki tip-1 diyabet yönetimi de bu şekilde pek de başarılı olamıyor. Her ne kadar uzun vadede düşük karbonhidrat, yüksek lifli beslenmenin sonuçları tam olarak tespit edilmemiş olsa da kısa vadede olumlu sonuçları aşikar. Çoğunluk diyetisyenin ve hatta doktorun karşı çıktığı LCHF (Low carbohydrate high fiber=Düşük karbonhidrat, yüksek lif) beslenmeye neden geçilmiyor? Ki verilerde de görüldüğü gibi bu yöntem daha başarılı 🙂
Düşük karbonhidratlı beslenmeye geçince insülin dozlarının azalması da kaçınılmaz önemli kazançlarımızdan biri.
Bu arada dramatik bir şekilde düşük karbonhidratlı beslenmeye geçmemek lazım. Önce bir ya da birkaç öğün düşük karbonhidrat, yüksek lifle bu şekilde beslenmeye başlayıp sonrasından tamamıyla bu beslenme şekline geçmek iyi olabilir.
Araştırmacı doktorlar Jeff Volek ve Stephen Phinney’e göre de düşük karbonhidratlı beslenmeye vücudun alışma süresi ortalama 2 hafta. Sonrasında da her şey daha kolay hale geliyor.
Ben tekrar yavaş da olsa düşük karbonhidrat, yüksek lif ile beslenmeye geçiyorum. Sizlerle de ara ara tecrübelerimi paylaşmaya devam edeceğim 🙂
Merhaba Esra Hanım,
Konuyla ilgili bir süredir araştırma yapıyorum ve yaklaşık 2 aydır düşük karbonhidratlı besleniyorum. Dediğiniz gibi diyetisyenler ve doktorlar bu konuda bizim gibi düşük karbonhidratlı beslenmeyi onaylamıyor, onlara göre karbonhidrat ‘can’ dır 🙂 Asıl enerji kaynağımızın karbonhidrat mı yoksa sağlıklı yağlar mı hala karar veremedim 🙂 Biliyoruz ki yağlar sonradan kan şekerimizi yükseltiyor…( Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz merak ediyorum?) Fakat bu şekilde ki beslenme de hem kş değerlerim iyi gidiyor hemde kendimi gayet enerjik hissediyorum 🙂
Diyabet öncesinde ki hayatımda da sağlıklı ve temiz beslenmeye meraklısı olunca çok da zorluk çekmedim. Ekmeği tamamen hayatımdan çıkardım, glisemik indeksi düşük ve lif oranı yüksek beslenmeye gayret ediyorum. Genel olarak sabah hiç kh almıyorum, öğlen yemeğinde max. 20-30 kh, akşam max. 30-40 kh ve günde 2 ara öğün yiyorum onlarda da max 15 kh alıyorum. Bu şekilde hiç zorluk çekmiyorum aksine fazlasını artık yiyemiyorum bile 🙂 ( Arada hamburger, lahmacun kaçamaklarım var tabiki :))
Siz ne şekilde besleniyorsunuz tecrübelerinizi merakla bekliyorum 🙂 ?