Bugün annelere, babalara veya adaylarına seslenmek istedim. Bilinen doğruları yineleme tekrar tekrar gündeme getirmenin anlamsızlığının farkındalığını yaşamaktayım şuan.Ama gördüklerimin bilinen gerçeklere uyulmadığı yönde olması da beni gelecek için ciddi olarak endişelendirmekte olduğunu da maalesef geçemeyeceğim. Asıl üzücü olanda bu bilinen doğruları; ileri bir yaşam kültürüne sahip ve gelir düzeyi orta yada iyi olan aydın okumuş anne babanın uygulamaması cidden üzücü boyutlarda olduğu da aşikardır.Bugün gelir seviyesi düşük,Anadolu kırsalında yaşayan çocukların; büyük kentlerde yaşayan çocuklardan daha sağlıklı olduğu düşüncesindeyim. Eskisi kadar olmasa da doğallığı yaşayıp o şekilde beslenen,ekmeğini kopartıp soğanın cücüğünü yiyen çocukla; hamburger.pizza yiyen,yada ayran içenle kola içen çocuğun aynı olamayacağı gibi. Sizce doğru ne sayın anne babalar????
Şimdi buraya kadar okurken yahu bu ihtiyar yine ne zırvaladı dediğinizi duyar gibiyim; haklısınız bazınıza zırva gelen acı gerçekleri aşağıda yansıtacağım ve taktiri de sizlere bırakacağım. Özgür hür iradenize eğitim verip vermeyeceğinize siz karar verin.
Düşünün zor mu kolay mı? Yoksa adam sen de mi? Lütfen yavrunuz için sonuna kadar okuyun.
Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Sayın Prof Dr Abdullah Bereket Hoca’nın; şişmanlık ve obezite, yanlış beslenme üzerine yazmış olduğu bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
İstedim ki bizim geçmişte yaptığımız yanlışları sizler yapmayın gelecek nesillerin sağlığıyla oynamayın.
Gereğinden fazla Beslenme + Az Hareket Etme = Şişmanlık
Günlük yaşamda gereğinden fazla kalori almamıza yol açan etkenler nelerdir?
- Vücudun sıvı ihtiyacının su yerine şeker ve kalori içeren sıvılarla karşılanması (kola, meyve suyu, buzluçay, ice-tea, gazoz) içilmesi
- Tok tutan, yavaş sindirilen ve barsak hareketlerini kolaylaştıran lifli gıdaların (baklagiller, sebze, meyveler) yetersiz tüketilmesi, hızlı pişirilmiş hazır (fast-food) besinleri yeme
- Bol şekerli ve yağlı (fazla enerjili) yiyecekleri aşırı tüketme (dondurma, çikolata, cips, patates kızartması, gofret, şekerleme vb)
- Hazır yiyecek (Fast-food) tarzı beslenmenin artması (pizza, hamburger, ekmek arası)
- Düzenli öğünler yerine yağ ve karbonhidrat oranı yüksek gıdalar ile abur-cubur beslenme
- Öğün atlayıp diğer öğünde aşırı miktarda yemek yeme.
- TV’de yüksek kalori içeren yiyecek ve gazlı içecek tüketimini özendiren reklamların yoğun biçimde gösterilmesi
Günlük yaşamda harcanan kaloriyi azaltan etkenler nelerdir ?
- Okula servisle gidip-gelme
- Merdiven yerine asansör-yürüyen merdiven kullanımı
- Dışarıda oyun yerine evde TV ve bilgisayar başında zaman geçirme bu sırada gereksiz yiyecek tüketimi (patlamış mısır, cips,gofret vs)
- Sürekli sınavlar için çalışan çocukların oyun ve aktiviteye zaman ayıramaması, yüklü ev ödevleri ve dersaneler nedeniyle spor etkinliklerine zaman ayıramaması, ders çalışırken stres nedeniyle gıda tüketiminin artması
- Beden eğitimi derslerinin (birçok okulda alan, olanak ve saat olarak) yetersizliği
- Kentlerde yeşil alan ve oyun alanlarının (basketbol, voleybol vs) eksikliği
- Şehir güvenliğine ve trafik için duyulan endişe nedeniyle çocukların evde daha uzun süre kalmaları
Psikososyal etkenler
- Kentsel yaşam, çalışan anne-baba
- Aile içi stresler
- Tek çocuk olmak
- Parçalanmış aile (Ebeveynlerin zararlı yiyeceği kısıtlamada duygusal zaafı)
- Bireylerin teşviki
Şişmanlığın ne gibi zararları vardır?
Şişmanlık sağlık üzerindeki asıl olumsuz etkilerini (yüksek kan basıncı, kolesterol yüksekliği, Kalp ve şeker hastalığı, safra kesesi hastalıkları, inme, kanser) erişkin yaşamda gösterir.
Çocukluk ve ergenlik çağında da şişmanlığın derecesine bağlı olarak aşağıdaki sorunlar görülmektedir :
- İnsülin direnci ve şeker hastalığına eğilim
- Yüksek kan basıncı (Hipertansiyon)
- Kan yağlarında yükseklik
- Ateroskleroz (damar duvarlarında yağ tabakası birikiminin başlaması)
- Kalpte tıkayıcı damar (koroner) hastalığı
- Karaciğerde yağlanma, safra taşı
- İskelet sistemi ile ilgili sorunlar
- Uykuda solunum düzensizliği, apne, horlama
- Psikolojik sorunlar
- Kızlarda adet düzensizliği, tüylenme, erken ergenlik
- Erkek çocuklarda meme bölgesinde yağlanma, jinekomasti
- Deri enfeksiyonları (pişikler, kıl dibi iltihapları)
Şişmanlık önlenebilir mi ?
Yapılan araştırmalara göre çocukluk çağında şişman olan kişilerin % 60’ı erişkin yaşamda da şişman olarak kalmaktadırlar.
Ergenlik çağında şişman olanlarda bu oran % 80 lere kadar çıkmaktadır. Bu rakamlar şişmanlığın temellerinin çocukluk çağında atıldığını göstermesi bakımından son derece çarpıcıdır.
Ayrıca şişmanlığın başlama yaşı küçüldükçe şişmanlığın ağırlığı da artmaktadır. Yani şişmanlık ne kadar erken yaşta başlamış ise şişmanlığın derecesi de o kadar fazla olmaktadır.
Erişkin şişmanların % 95 i diyetle verdikleri kiloyu 2 yıl içinde geri almaktadır. Sürekli birbirini izleyen diyetler ve kilo alıp verme (yo-yo sendromu) vücut metabolizmasındaki hızlı değişimler nedeniyle sağlık için ayrıca tehdit oluşturur. Alınan kilolar vücudun metabolik dengesini herseferinde daha yukarıya taşımakta ve kilo aldıkça ve kilolu kaldıkça normal kiloya dönmek giderek zorlaşmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar yüksek kalorili beslenmenin beyinde doygunluk hissini sağlayan hipotalamus bölgesindeki sinir hücrelerinde yapısal değişikliklere neden olduğunu göstermekbir
Erişkinlerde şişmanlık tedavisinde başarının düşük olduğunu bilmekteyiz.. Bu nedenle kilolu çocuklarımızın erken fark edilmesi ve gereken önlemlerin çocukluk çağında alınması son derece önemlidir.
Şişmanlığın önlenmesi için yukarıda sayılan şişmanlığa yol açan nedenleri ortadan kaldırmak veya azaltmak gerekmektedir
Ülkemizde Çocuk Endokrinoloji Derneği ve Mili Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının işbirliği ile okullarda sürdürülen “Okulda diyabet ve Obezite programı” çerçevesinde
Obezitenin önlenmesi ile ilgili ilk adımlar atılmaya başlanmış olup okul kantinlerindeki zararlı yiyeceklere sınırlamalar getirilmiştir. Gerekli diğer adımların atılması için çabalar sürmektedir. Bu konuda ebeveynlere de önemli görevler düşmektedir.
Doğru ve sağlıklı beslenmede nelere dikkat edilmelidir?
- Yaşamın ilk 6 ayında bebeklerin yalnızca anne sütü ile beslemesi
- Bebek doyduktan sonra mamayı bitirmek için zorlanmaması
- Çocukluk çağında kalorisi yüksek gıdalardan kaçınılması
(Örneğin karton kutulardaki hazır meyve suları yerine meyve yenmesi)
Şekerli ve gazlı içecekler yerine su, ayran, süt tercih edilmesi
- Posasız ve yağ oranı yüksek yiyecekler yerine dengeli beslenme (sebze yemekleri, baklagiller ve taze sebzelerden hazırlanmış salataları yeme alışkanlığının kazandırılması)
- Düzenli öğünler halinde yemek yeme alışkanlığının kazandırılması (3 ana öğün 2 ara öğün)
- Akşam yemeğinden sonra ve özellikle yatmadan önce besin alınmaması
- Kahvaltı öğününün asla atlanmaması
- Yemeklerin yavaş ve iyice çiğnenerek yenmesi ve gelişigüzel atıştırmalardan kaçınılması
- Bol su içilmesi
- Yüksek kalorili yiyecek alımlarının sınırlandırılması
- Servis kabının servis sonrası masadan kaldırılması
Daha fazla kalori harcamak icin neler yapilabilir ?
Enerji harcamada en etkili yol hareketliliğin arttırılmasıdır.
Unutmayalım ne kadar çok hareket edersek o kadar çok enerji kullanırız. Öyleyse ne yapmalı ?
- Asansör yerine merdiven kullanılmalı,
- Yakın mesafelere yürüyerek gitmeli,
- Televizyon seyretmeyi günde 30 dakika, hafta sonları 2 saat ile sınırlandırılmalı
- Günde 30-60 dakikadan fazla bilgisayar kullanmamalı
- Her fırsatta ve hafta sonları spor yapmalı (yürüyüş, basketbol, voleybol , koşu gibi)
- Beden eğitimi dersleri mümkünse arttırılmalı ve özendirilmeli,
- Okullarda spor takımları oluşturulmalı ve düzenli çalışmalar yapmalıdır.
Çocuklarda şişmanlığın tedavisi nasıldır?
Şişmanlık oluşmuş ise bunun tedavisi için çok yönlü bir yaklaşım gerekmektedir. Öncelikle uzman bir hekim tarafından çocuk değerlendirilerek şişmanlığa yol açan bir hastalığın olup olmadığı ve şişmanlığın yarattığı sağlık sorunları araştırılmalıdır. Eğer bir hormonal-metabolik sorun saptanmış ise bunun tedavisi öncelik taşır. Basit şişmanlığı olan çocuklarda ise beslenme ve yaşam tarzının yeniden düzenlenmesi, (dengeli beslenme, düzenli spor yapma ve günlük yaşamda hareketliliğin arttırılması) gerekir.
Çocukların, erişkinlerden farklı olarak gelişmeleri devam ettiği için erişkinlerdeki diyet modelleri çocuklukta uygun değildir.
Beslenme planının mutlaka uzman hekim gözetiminde çocuğun yaş ve cinsiyetine uygun tarzda olması ve çocuğun büyüme ve gelişmesinin düzenli olarak izlenmesi önem taşır. Uygulanacak kalori kısıtlaması şişmanlığın derecesine, çocuğun yaş, ergenlik durumuna göre ayarlanır.
Tedavideki bir diğer önemli husus aktivitenin arttırılmasıdır. Şişman çoçuklarda günlük olağan aktiviteye ek olarak en az yarım saatlik orta derecede aktivite (aletli veya oyun tarzında olabilir), hafta sonları düzenli spor aktiviteleri ve yürüyüş yapılır.
Üçüncü olarak davranış değişikliği sağlamak önemlidir. Çocuğun beslenme planına uyum göstermesi ve daha hareketli bir yaşam tarzı sürdürmesi, besinin bir ödül ve hedef olarak görülmesinden vazgeçilmesi için gerekli psikolojik destek verilmelidir.
Yaşam ve beslenme tarzındaki yapılan değişikliğin tüm aile bireyleri tarafından benimsenip uygulanması çocuğun kilo vermesindeki başarıyı arttıracaktır. Tüm ailenin işbirliği çok önemlidir. Çocuklarda şişmanlık tedavisinin amacı yalnızca belli bir sürede ağırlık azalmasını sağlamak değildir; ağırlık artışının durdurulması hafif, orta derece de kilolu bir çok çocukta yeterlidir. Temel amaç ise, yaşam boyu sürecek sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerini sağlayarak yetişkin şişmanlığının oluşmasını önlemektir.
Merhaba Ünsal Bey;
Yine çok güzel ve önemli bir konu seçmişiniz! ”bu ihtiyar ne zırvalıyor” lu cümlenize çok güldüm 😀 Şahsım adına bugüne kadarki yazılarınızın hiçbirinde benzer bir düşünce geçmedi aklımdan; aksine keyifle okuyoruz yazılarınızı; teşekkürler herbiri için..
Bu arada o iki bakanlığın başlattığı ”okullarda diyabet ve obezite” programının diyabet kısmı hernekadar bomboş ve işe yaramaz olsa da obezite konusunda birkaç adım atıldı..Okul kantinlerinde bazı ürünlerin satışı yasaklandı mesela; Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri tarafından denetleniyorlar; yine aynı Bakanlık tarafından okul kantinleri çalışanlarına ve okullardaki sorumlulara ”Okul Kantinlerine Dair Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği” doğrultusunda eğitimler verildi.Tüm bunlar diğer illeri bilmem ama Kayseride tam olarak yapıldı.Hatta varsa eğer okul yakınındaki bakkal, market vb satış yerleri de denetlendi.Okulda aradığı yasaklı ürünü bulamayan çocuk oralara gidip alıyor çünkü 🙁 Okullarda ne kadar yasaklansa da sonuçta ailede bitiyor olay.Çocuklarımızı bizler alıştırıyoruz herşeye; evin mutfağında sebze pişiyorsa eğer çocuk ona alışır; hiç görmediği, yemediği fast food için ağlamaz 🙂 Ben burada susuyorum ve herkesi düşünmeye davet ediyorum:
Çocuğunuzun ilk çikolata ya da cipsi nasıl yediğini hatırlamaya çalışın lütfen!Acaba o mu istedi, ağladı 1-2 yıllık ömründe 🙂 heniz hiç yemediği çikolata için, yoksa siz mi alıp koydunuz önüne? 😀 🙂
sevgilerimle…