Bildiğiniz gibi ben insülin pompası kullanıyorum. Ancak bundan öncesinde insülin iğneleri ve insülin kalemi kullanıyordum.
Tüm deneyimlerime dayanarak nelere dikkat etmemiz gerekiyor biraz bilgi vermeye çalışacağım.
Enjektör kullandığım dönemde bir enjektörü ikinci kez kesinlikle kullanmazdım. Ki zaten enjektörün etrafını saran kapak plastik gibi bir malzemeden yapılmış. İğneyi tekrar kapatırken plastiğe garanti saplanıyordu. Bu da iğnenin deforme olmasına sebep veriyordu.
Ardından insülin kalemi kullanmaya başladım. Novofine ya da Microfine iğne uçları var bildiğiniz gibi. Her ikisinden de memnundum. Ama sanki Microfine daha iyiydi. Daha korumalı ve hijyenik bir sistemi var bence. İğne uçlarımı da maximum 3 kez kullanıyordum. Bu da zorda kaldığım zamanlarda oluyordu. Ama genelde hep bir kere kullanıp atardım.
Şimdiyse insülin pompası kullanıyorum. Setleri normal kullanıma göre 3 günde bir kez değiştirmek gerekiyor. Ben maximum 4 günde bir kez değiştiriyorum. Bugüne kadar bir zararını görmedim.
Tüm bu insülin uygulamalarında dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir diğeri de enjektör, kalem ya da pompanın insülin rezervuarının içerisinde hava kabarcığının olmaması. Hava kabarcığı olursa vücudumuza insülin yerine hava gider. Dolayısıyla ya eksik insülin yapmış ya da hiç insülin yapmamış oluruz. Bu da kan şekerimizin yükselmesine sebep verir.
Normal şartlarda dolaptan çıkarılan insülin dışarıdaki oda sıcaklığıyla karşılaşınca biraz dengesizleşiyor. Bu dengesizleşme sebebiyle kendi kendine içerisinde kabarcıklar oluşuyor. Bu sebeple de insülin oda sıcaklağına gelince insülin pompasının rezervuarına insülini çekiyorum. Ya da insülin kalemi kullanan kişiler dolaptan çıkardıkları kalemlerini biraz dışarıda bekletirlerse hem daha acısız enjeksiyon yapar, hem de bu hava kabarcıkları konusunda önlem almış olunur.
Bir de glükometrelerimiz yani kan şekeri ölçüm aletlerimiz var. Parmak delicimilerimizin içerisindeki iğneyi ben haftada 2 kez değiştiriyorum. Ki bazı dönemler unutmaktan bir ay boyunca değiştirmediğim de olmuştur. Canım bu durumlarda bana göre acımıyordu. Ama hijyene dikkat etmek gerektiği için sık aralıklarla değiştirmek en iyisi elbette.
Sizler yapıyor musunuz bilmiyorum ama ben parmak delmeden önce parmağımı gazlı bir bezle silip sonrasında delmiyorum. Elim temizse hemen delip kanımı çıkarıyorum. Temiz değilse, yıkayıp kuruladıktan sonra deliyorum.
Diğer en önemli nokta ise hipoglisemi ataklarımız. Benim çantamda hep 200 ml’lik meyve suyu bulunur. Özellike vişne suyu bulundururum. Eğer dışarda bir hipoglisemi durumu olursa hemen bir meyve suyu ile önlem alırım. Kan şekeri düşen birinin ana hedefi kan şekerini kısa sürede yükseltmektir. Çikolata ya da şekerli kurabiye yiyerek kan şekerini kısa sürede yükseltemezsiniz. Bu sebeple meyve suyu en önemli hayat kurtarıcımızdır. Bir de kan şekerimiz düşük diye kedimizden geçip yedikçe yemeyelim 🙂 . Sonra da yüksek şekerle uğraşırız. Ayrıca çantamda ve evimde de Glucagen Hypokit bulunur. Bu da eğer bayılırsam bana hemen müdahale edilmesi için gereklidir.
Yemek öncesi kan şekeri yüksek çıkan kişiler insülin yapıp yemek yemiyormuş. Bu da önemli yanlışlardan biri. Yüksekse ona göre insülin yapıp, ayrıca bir de yemek için insülin yaparak yemek masasına oturmak gerek. Sağlıklı olmak istiyorsak kan şekerimi yemek yemeyerek değil, insülin ile düşürmemiz önemlidir.
Dolayısı ile bizler hem iyi bir gözlemci hem de kendimizi ve kan şekerimizi tanıyan diyabetliler olmalıyız. Acil durumlar için de gerekli tüm yöntemleri almalıyız.
Esra Hanım..
Size bir sorum olacaktı..Bildiğiniz gibi doktorların bilgileri teorikte hastaların bilgileri ise pratiktedir..Dolayısı ile diyabet ile yaşayan biri olarak birçok konuda doktorlardan daha gerçekçi bilgilere ve deneyimlere sahip olduğunuzu düşünüyorum..
Sizin ”iğne ucu tercihiniz” hangi yöndeydi ?? Microfine mi Novofine mı ?? En acısızı hangisiydi sizce ?? Birçok çocuk hasta soruyor da..Zor durumda kalıyorum..Objektif bir ağızdan duymak istiyorum cevabı..Birde alkollü mendil(( alcohol swap )) ile siliyormusunuz enjeksiyon bölgelerini ??