Bazen
İçimi dökeceğim sizlere. Daraldım. Kendi tip-1 diyabetimle (şeker hastalığı) ilgili yazacağım.
Düşünüyorum da hayatımda tip-1 diyabet hep olacak. Hep kan şekeri ölçümü yapmak zorunda olacağım. Her sabah kalkar kalkmaz. Ya da her yemek öncesinde. Ya da her yemek sonrasında. Ya da her gece yatmadan önce. Ya da uykumu böleceğim. Gece bazal ayarlarım iyi mi kötü mü diye 03:30 gibi kalkacağım. Ve yine kan şekerimi kontrol edeceğim.
Hipoglisemi ve hiperglisemi anlarını hiç söylemiyorum. Kan şekerimi daha sık takip etmek zorundayım. Diyabetin Sesi videomuzu hatırlıyorsunuzdur. Kan şekeri ölçüm anlarımızın sesleriydi. Ve bazen her kan şekeri ölçümümde parmak delme aparatının sesi canımı acıtıyor. İçimi yakıyor. O duyguyu anlatamam.
Ya da bazen parmağımı delip kan çıkarmaya çalışırken birden fışkırıyor. Midem alt üst oluyor. İçim gidiyor. Üzülüyorum kendime.
İnsülin pompası kullanıyorum ya. Artık bu cihazdan da sıkıldım. Pompa markamın müşteri memnuniyetsizliği ile ilgili gelen maillere, telefonlara ya da mesajlara üzülüyorum. İnsanlar çaresiz. Fikir almaya çalışıyorlar. Onları rahatlatmaya çalışıyorum. Ama benim için rahat değil. Neden kimse işini düzgün yapmaz ki? Neden insanlar telefonda azarlanır ki? Neden ‘siz galiba dediklerimi algılayamıyorsunuz.’ cümleleri sarf edilir ki? Birisi bana bunu da açıklasın. Neden sadece ‘satış’ odaklı bakılır ki?
Pompayı gün içerisinde sütyen aramda taşımam da artık acı veriyor. Göğüs kafesime baskı yaptığını düşüyorum. Meslek hastalığı gibi bu tarz cihazların kullanım şeklinden bile bizler de öyle ya da böyle sorunlar çıkacağını düşünüyorum. Gece yatarken de pijamamın kemer kısmına takıyorum. Göbek kısmında duruyor cihaz. Ve bazen bu cihazı görmekten de nefret ediyorum.
Ya da her insülin pompası set değişimindeki hazırlık süreçleri. Daraltıyor beni.
Yemek yeme anlarım ise ayrı. Karbonhidrat sayım yöntemini biliyorum ya. Saysam da saymasam da hep bir tereddüt. Acaba yedikten sonra başıma neler gelecek sorusu oturuyor beynimin tam ortasına. Bazen bu kadar tip-1 diyabetinin üstüne titreme diyorum kendime kendime. Ama olmuyor. Çünkü ya bir hipoglisemi atağı ya da hiperglisemiden dolayı ağrıyan dizlerim ya da genital bölge kaşıntılarım tip-1 diyabeti en ağır şekli ile hatırlatıyor.
Bu bir yaşam şekli ya. Ben bu hayatı yani tip-1 diyabetli hayatı yaşamaktan bazen daralıyorum.
Not: Bu yazının bir resmi yok. Resim seçmekle uğraşmak istedim. Dedim ya. İçimi döküyorum.
Bazenler olur böyle tabide size olmasın Esra hanım ben ve eminimki benim gibi bir çok takipciniz size imreniyor donanımızdan dolayı.. Kendinize bir haftasonu hediyesi verin mesela bir çikolata :)) moraliniz düzelsin yazılarınızı oğlumla birlikte okuyoruz hep ve sizi seviyoruz❤️Kendinize iyi bakın …..