Benim kızım Ceren 4 yaşında. Bundan tam 1 yıl önceydi, çok yemek yemesine rağmen aşırı bir kilo kaybı, çişini tutamama gibi bir durumu vardı. Geceleri 3-4 kez tuvalete kalkıyorduk, tüm belirtilere rağmen diyabet aklımın ucundan bile geçmedi. Doktoruna durumu anlatınca gerekli kan tahlilleri yapıldı, sabah aç karnına ve tok karnına kanlar alındı. 2 saat sonra sonuçlar elimizdeydi açlık kan şekeri 167 tokluk 260 çıktı. Ben şoktaydım “ailede diyabet yok nereden çıktı şimdi bu dedim” doktorumuz bizi hemen o gün üniversitenin çocuk aciline gönderdi elimizde sonuçlar gittik, hemen kızıma damar yolu açtılar kanlar aldılar ve “size yatış vereceğiz lütfen bekleyin”dediler” başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki, şok üzerine şok, o anda bir hemşire gelip insülin yaptı kızıma, “yapmayın demek istedim” durumu o kadar da kötü olamazdı, inanmak istemedim, daha 3 yaşında nasıl olurdu ki…15 gün çocuk servisinde yattık, kan şekeri takibi yapıldı, insülin dozları ayarlandı, biz annelere kan şekeri ölçme, insülin dozu ayarlama ve karbonhidrat hesabı ile ilgili eğitimler verildi..Ceren şimdi 4 yaşında, günde 4 kez insülin oluyor, buna rağmen kan şekerini ayarlamakta bazen güçlük çekebiliyorum tahminimden çok hareket eder ve çok terlerse kan şekeri düşüyor, canı bir şeylere fazla sıkılırsa aniden yükselebiliyor bunları tahmin etmek ve ona göre insülin yapmak imkansız tabi..Çok sevdiği bir çikolatadan biraz daha fazla yemek için ağlayıp tutturabiliyor, bunları yaşamayan ne çektiğimizi anlayamaz.
Şimdi bu sıkıntıların üzerine birde okul günleri eklendi, önce yazdırmak istemedim ya bakamazlarsa diye düşündüm, okuldayken gözümün önünde olamıycak, anında müdahale şansım olamıycaktı.. Ama sonra önünde sonunda bunu yaşayacağız diye düşündüm o okuldayken bende ona yakın bir yerlerde vakit geçirmek zorunda kalsam da okul hakkını diyabet yüzünden elinden alarak hayatını diyabetine esir edemezdim.Okula kaydını yaptırmak üzere giderken yanımda Kocaeli Üniversitesi tarafından hazırlanmış Öğretmene Mektup metnini de yanımda götürdüm okul müdürüne ve öğretmenine diyabetiyle ilgili bilgi vermek istedim, beni can kulağı ile dinlemedikleri her hallerinden belliydi daha önce hiç diyabetli bir çocukla karşılaşmamışlar, tabi onlara da hak veriyorum bu konu da hiç bir fikirleri yoktu.Ama olmalıydı…10 gün okulun etrafında dolaştım ilk bir hafta okulda kahvaltı ettiği için kan şekeri ayarlamakta güçlük çektim ya hipoya giriyor,yada hiper oluyordu. Çünkü kahvaltılarda karbonhidrat dengesi yoktu. Ceren’in ne yediğiyle ilgilenmek ve eğer yemesi gerekeni yemediyse yedirmek gerekiyor.Tüm bunları öğretmenine anlatmaya çalışma çabalarım sonunda tabi ki başarısız oldu, öğretmeni onca zaman zarfında bilgilenmesi için götürdüğüm mektubu bile okumamıştı. Ben nasılsa sürekli oralarda bir yerdeydim, ne gerek vardı..ya benim dışarıda çektiğim sıkıntı ya bir şey olursa, öğretmeni anlamazsa..Öğretmenle tekrar bir konuşma yaptım işin ciddiyetini anlasın diye mektupta yazanları ben anlatmaya çalıştım ve gerekli durumlarda kan şekerini kontrol etmesini rica edince, “ben o sorumluluğu alamam, kusura bakmayın, siz çocuğunuzun başından ayrılmayın bence” dedi.Keşke mümkün olsa tabi,ben çocuğumu bu durumda kendimden başkasına emanet ederken huzurlu muyum sanki, üstelik ben çalışmayan kendini çocuğuna adamış bir anneyim, varsayın ki çalışıyorum, baba da çalışıyor ne olacak bu çocuğun hali, Allah’a emanet. Hemşireli bir Özel okula verme şansınız da yoksa, ne yapalım, okumasın mı bizim çocuklarımız? Bu bahsettiğim şehir merkezindeki devlete ait büyük bir ana okulu.
2. dönem geldiğinde artık yorgun düştüm devamlı stres içindeyim baktım olacak gibi değil, mahallemizdeki orta dereceli sadece 2 tane ana sınıfı olan küçük bir okulla konuştum hem eve yakındı hemde belki öğretmen farklıdır diye düşündüm.. Okula gittiğim ilk gün öğretmenle konuşmak üzereyken kocaman bir kayık tabakla pudra şekerli, içi elmalı tarçınlı kurabiyeler yanımdan geçip sınıfın ortasındaki masada yerini buldu 🙂 artık sinirden gülüyorum tabi..Bu arada elimde yine aynı mektup var, Ceren de yanımda Öğretmenden tabağı kaldırmasını rica ettim, önce bozulur gibi oldu ve neden diye soracak olunca mektubu uzattım ve sizinle biraz konuşmamız gerek çok önemli dedim, neyse ki bu sefer beni can kulayla dinleyen bir öğretmen vardı karşımda.. 🙂 (umut verici dimi) Öğretmenin söylediğine göre her gün saat 10:00 da çocuklara ara öğün olarak veliler sırayla bir şeyler yapıp getiriyorlarmış, ben de ara öğün buysa bu çocuklar ana yemekte ne yiyorlar acaba diye düşündüm bir an..Neyse ki Öğretmenimizle konuşmamız çok olumlu geçti, götürdüğüm mektubu hemen o gün okudu, bende Ceren’in tüm diğer çocuklar gibi her şeyi yiyebildiğini ama her çocuğunda beslenmesi gerektiği gibi mümkün olduğu kadar sağlıklı beslendiğini anlatmaya çalıştım.Ara öğün örnekleri verdim, sağlıklı ve dökülüp saçılmayan yiyecekleri duyunca sanırım Öğretmenimizde sevindi ve ben zaten bu konuda sıkıntılıydım dedi, ertesi gün bir veli toplantısı yapıldı ve poğaça börek ve kurabiyeler yerine, süt+meyve gibi sağlıklı ara öğünler kondu..Öğretmenimiz kan şekeri ölçmeyi de öğrendi bu arada 🙂
Şimdi gerektiğinde kan şekeri ölçüp beni arayan ve ne yapması gerektiğini soran bir öğretmenimiz var, içim biraz daha rahat ama yinede okulun çok yakınındayım 🙂 anneyim ve kızım en kıymetlim..
Bizim çocuklarımız diyabetli, eksik değiller, her çocuk gibi koşup oynar yer içerler, sadece biraz daha hassas olabiliyorlar,çabuk yorulup, çabuk sinirlenmek gibi.Diğer çocuklar teneffüslerde ellerinde kola, meşrubat ve poğaçalarla gezerken, bizim çocuklarımız karbonhidrat hesabı yapmak ve yemek saati beklemek zorundalar,yemeleri gerekenden fazla yerlerse maalesef yakamadıkları için kan şekerleri yükseliyor,bütün bunların nelere sebep olduğunu hocalarımız size anlatacaktır, lütfen biraz daha duyarlı olalım ve duyarlı çocuklar yetiştirelim.
Sevgiler,
Yeşim CURABEY (Anne)
Yeşim Hanım Merhaba,
Anne olarak sizi tebrik ediyorum.
Çocuklar daha doğrusu tip-1 diyabetli çocuklar okul kapısından bile bazen giremiyorlar. Mesela Kayseri’de yaşayan İlker Bey ve Eşi Buket Hanım oğulları Ereni Kayseri Ted Koleji’ne yazdırırken yaşadıkları sıkıntıları http://www.diyabetimben.com/eren-diyabetli-oldugu-icin-kayseri-ted-kolejine-kabul-edilmedi.html linkindeki yazıda paylaşmışlardı.
Blog olarak ve kişisel anlamda ben elimden gelen desteği bloğumuz üzerinden vermeye çalışıyorum.
Tüm ailelere sizin de yazınızda verdiğiniz mesajlar dahilinde ben de tekrar etmek isterim; çocuklarınızı okula kayıt ettirirken tip-1 diyabetle ilgili okul yönetiminden öğretmelerine kadar herkesi özellikle tip-1 diyabet konusunda bilgilendirin ve eğitin. Zira Okulda Diyabet Projesi kapsamında pek bir beklentiniz olmasın. Ki bence bu proje gerçek hayatta hayatına dahi devam edemiyor. İş başa düşüyor. Ve bizler etrafımızdaki herkesi gerektiği kadarıyla blgilendirmek zorunda kalıyoruz.
Diğer en önemli konu ara öğünlerde çocuklara daha sağlıklı besinlerden oluşan bir sistem kurdurtma çabanızın boşa gitmemiş olması. Sizi bu konuda da ayrıca tebrik ediyorum.
Umarım Ceren tip-1 diyabetli hayatını annesi olarak sizinle daha da sıkıntısız yaşar.
Bir de Mehtap Yağan Aşçı bloğumuzun yazar kadrosunda Yeşim Hanım. Tip1 Diyabetli Anneler ve ayrıca Tip1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri sayfaları Facebook’ta önemli bir takipçi sayısına sahip. Kendisine buradan çalışmalarından dolayı tekrar ve tekrar teşekkür ediyorum.
sevgiler