Ben Yağız’ın annesi Tuğba Hanım’a ‘sakın yapmayın’ demiştin ama Yağız sevdiklerine hediye vermekten çok mutlu oluyormuş. Kıramadım ve adresimi verdim.
Ama inanın çok mahcup oldum. Bir o kadar da mutlu 🙂
İlk hediyemi Kastamanonu’dan Emine Hanım vermişti. İlk göz ağrım 🙂 . İkincisini Emre Bey Bursa’dan. İşyerime kupa göndermişti hatırlarsanız. Geçtiğimiz yaz Eşref ve arkadaşlarımızla tatile gittiğimizde denizdeki taşların ayaklarımı baya zorlaması sebebiyle de Selim Bey 1 çift deniz ayakkabısı hediye etmişti.
Ankara dönüşümüzde Buket Hanım’ın mavi pikesi, Tülay Hanım’ın şalı da unutulmayanlar arasında. Soğuktan korumuştu bizi 🙂 .
Unuttuğum yoktur umarım 🙂 . Varsa ‘ben de hediye vermiştim’ diye çıkabilir 🙂 .
Yağız, anne Tuğba Hanım ve babası bana bir triko kazak, ‘çetik=patik’ ve çanta almışlar (Çetik’in patik olduğunu bugün Tuğba Hanım’dan öğrendim 🙂 ). Çantayı fotoğraf karesine sığdıramadım. Hepsi birbirinden güzel. Çetiki ben giyeceğim. Modelini filan çook beğendim. Kendilerine tekrar çook teşekkür ediyorum.
Yağız’ın notunu da göreceksiniz fotoğrafta 🙂 .
DUYURULUR!!!
Bundan sonra hediye filan yasak arkadaşlar. Kendimi hem kötü hem de mutlu hissediyorum. Biz hep beraber burada bulunarak zaten birbirimize büyük birer hediye veriyoruz.
Hediyeler teker teker sayıldığında farkettim ki, Esra’nın giyim kuşamı bedava’ya geliyor. Ben kendim için para verip alıyorum. 🙂
Şaka bir yana kültürümüzde hediye vermek fazlasıyla mevcut ve bunun yansımalarını çok görmekteyiz. Bu durum bizi hem mutlu hem de fazlasıyla mahçup kılmakta. Bundan sonraki süreç için bir fikrim var. Bizim için kendinize bir hediye alın lütfen bu bizi daha da mutlu edecektir.