1 saat oldu eve geleli.
Saat 06:35’te çıktık yola. Aç karnına çıkmıştık. Aman trafiğe yakalanmayalım diye de hızlıca geldik.
Tatil dönüşüne rağmen 62,7 kg olmak mutluluk verici. Ancak en büyük mutluluk 94,2 kg’a ulaşan Eşref’in tartı üzerindeki sevinci. İnanın Eşref ve ben kendisi için çoook dikkat ediyoruz. Resimden de görüyorsunuz. Zayıflamış değil mi?
Dün akşam yazlıkta mükellef ve kalabalık bir mangal masası hazırlamamıza rağmen etlerin albenisi Eşref’i kendisine çekmedi 🙂
Biraz anlatmak gerekirse Karasu’ya yazlığa gittik.
8 Ağustos Perşembe günü de evde pompanın set değişimini yaptım. Eşref yardımcı oldu. Bir fıs Teremen sıktık pompanın setinin yapışacağı yere. Biraz bekledik ve seti uygulayacağımız yer kurudu. Ardından seti Quick-Serter ile yapıştırdık.
Cuma günü ise sabahtan Akçakoca, Alaplı, Ereğli istikametinde ilerledik. İlk gördüğümüz yer Hemşin Cami. Bir çivi bile kullanılmadan birbirine geçirilmiş tahtalarla inşa edilmiş. Oradan Akçakoca’ya gittik. Pek gezilecek yeri yok merkezinde. Civar yerleri ve köyleri gezmekte yarar var. Fakıllı Baba Mağarası’na gittik. Akçakoca’ya oldukça yakın. Serin mi serin bir mağara. Girişinde bir vatandaş 3 TL’lik makbuzlar keserek insanları içeri alıyor. Makbuz verdi. Bir süreliğine bu tarihi yeri kiralamış 🙂 Devlet mi vatandaşa, köylü mü vatandaşa kiralamış bilemiyorum.
Oradan Ereğli’ye gitmek için yola çıktık ama yanlışlıkla İstanbul yoluna sapmışız 🙂 Tabela maduru olduk. Ancak yol kenarında meyve satışı yapan bir yerden kırmızı erik, armut ve elma aldık. Eşref ile her ara öğünümüzde bizim destekçilerimiz oldu bu meyveler.
Öyle ya da böyle Ereğli yoluna girdik. Hükümet bu bölgeye bayaaa yatırım yapmış. İnsanın inanın başka yerde görmediği bu yatırım karşısında ağzı açık kalıyor. Ahanda devlet varmış diyorsunuz 🙂
Ereğli’ye vardığımızda ise 2 büyük gemi denizin olduğu tarafta sizi selamlıyor. Şehre girerken 2 tarihi yer olduğunu tabelalardan anlıyorsunuz. Biri Yedigöller, diğeri Cehennem Ağzı Mağaraları. Yedigöller’e gitmeye kalktık. Ancak tabelalar yön göstermeyi belli bir süre sonra kestiği için ve kime sorsak bilmedikleri için gidemedik 🙂 İnsan yaşadığı yeri tanımıyor maalesef.
Hemen Ereğli bitimine yakın yerdeki Cehennem Ağzı Mağaraları’na gittik. Burası şahane. Bayıldık. Bu tarihi mekandan daha çok biz Ereğli’ye bayıldık. Oldukça düzenli, insanları da dahil mükemmel bir yer. Bu durumu şöyle anlatabilirim; yaya geçidine ayağını atan bir yaya aniden trafiğin durmasına sebep. Sık aralıklarla ve sahil şeridindeki yaya geçitlerinde öncelik hakkı hem kural hem de günlük hayat içerisinde yayalara ait. Halk buna oldukça özen gösteriyor. Trafik ışıkları çok fazla olmasa da insanlar sorunsuz bir şekilde trafikte ilerliyor.
Ereğli’de kalmaya karar verdik. Büyük Ereğli Otel’i ne kötü ne de iyi. 1 gecelik beklentimizi karşıladı.
10 Haziran Cumartesi günü 11:30’da ayrıldık otelden. Dönüş yolunda Akçakoca’da yine tabelalara odaklandık. Aktaş Şelalesi’ne gitmeye karar verdik. Yoldan köyün çocuğu İrfan da otostop çekiyordu. Beraber yol aldık. Sohbet ettik. Ancak Aktaş Köyü’nden bulunan Aktaş Şelalesi yolu biraz zorlu geldi bana. İnişli, çıkışlı. Yürüyüş parkurunun da ve yemek yenilebilecek mekanın da olduğu bir yer. Buraya da giriş sadece otopark parasıyla sınırlı. 5 TL. İnmesi de içerisinde yürümesi de keyifli idi Aktaş Şelalesi’nin. Baya yürüdük. 700 metre diyorlar ama bence 1,5 km vardı şelalenin aktığı yere varmamız. Yolda dinlenenlerden fındık dahi aldık ve yürürken yedik. Şelale diyorsam öyle gürül gürül akmıyor ama akıyor işte 🙂 Biraz dinlendikten sonra geri döndük. Mancarlı (pazıymış) ve kaşarlı pide yedik. Çay ve ayran içtik bir de.
Burada kötü bir haber aldık. Bloğumuzdan Dursun Hançer’i ve tip-1 diyabetli kızı Sıla’yı tanıyorsunuz. Erzurum’da trafik kazası yapmışlar. Büyük bir kaza olmuş. Dursun Bey’in eşi ve kardeşi hayati tehlikeyi atlatmış ama kırık ve yüzlerindeki deformasyon oldukça fazlaymış. İnanın ne diyeceğimi bilemedim. Dursun Bey beni yanlışlıkla aramış. Ardından ben döndüm kendisine. Ve bu haber karşısında mahvoldum. En umut dolu ve geçmiş dileklerimizi gönderelim buradan. Aramak isteyen olursa maille Dursun Bey’in telefonunu gönderirim.
Bu kısa tatil süresince arabayı sürekli ben kullandım. Eşref kan şekeri ölçümlerimde ve kullandığım ilaçları zamanında içmemde büyük destek oldu. Ara öğünlerimizi de dengeli ve düzenli aldık Eşref sayesinde. Şoför Yardımcısı pozisyonunda tam puanı aldı benden 🙂
Kan şekeri nasıl mı gitti? Gayet başarılı. Hiç yükselme ya da önemli düşmeler yaşamadık. Meyve suyu ve küp şekerler yine yanımızdaydı. Ancak pek kullanmadık diyebilirim.
Peki insülin pompası set değişimimi Teremen ile yapmıştım hatırlarsanız. Setin yapışkanlı kısmında en azından kenarlarından başlayacak şekilde çıkmaların olması gerekirdi. Ancak olmadı. Bugün ayın 11’i. Yani seti değiştireli daha 3 gün olmuş. Set yapışkanlarında sorun yaşayan arkadaşlarımıza duyurumdur. En azından birkaç kez Teremen ile set değişiminizi gerçekleştirin. Benim aldığım pakette hem erkek hem de kadınlar için olan spreyi var. Her ikisini de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Deneyen olursa lütfen deneyimlerini bizimle paylaşsın.
Her şey bir yana ama Dursun Bey ve ailesine buradan umut dolu dileklerimizi gönderelim.
Bu yazının da resmi tatilimizden bir kare olsun 🙂
Nesil Hanım,
Öncelikle sizin koçluğunuz ve Eşref’in azmi demek daha doğru galiba. Yazımı tekrar okuyunca size teşekkür etmemiş olmamın vehametini yaşıyorum. Ancak siz bizi, biz sizi tanıyoruz artık. Ve sizi inanın kalben seviyoruz ve inanıyoruz 🙂
Teremen de sizin öneriniz 🙂
Daha hangi konularda bize rehberlik edeceksiniz bilemiyorum.
Sevgiler