Uyum eğitimi kapsamında Ana sınıfı, 1. 5. ve 9. sınıf öğrencileri için dün yani 8 Eylül Pazartesi günü okullar açıldı.
Sabahçılar için ilk ders zili 07:30’da çalarken, öğlenciler için 12:20’de çalacak. Sabahçı-öğlenci ayrımı olmayan okullarda ise ilk ders zili 08:20’de çalıyor.
Tip-1 diyabetli çocuğumuz ve özellikle anneler için de zorlu bir maraton başlıyor. Artık gününüzün büyük bir kısmı okullarda geçecek.
Bu arada kronik rahatsızlığa sahip olan sadece tip-1 diyabetli çocuklarımızın olmadığını da hatırlatmak isterim. Okullarda farkındalık yaratmaya çalışırsanız bunu lütfen unutmayın. Tip-1 diyabetli çocuğunuz ve anne ya da babalar olarak zor durumda ya da ‘yanlız’ kalabiliyorsunuz. Bir öğretmen kalkıp size; ‘sadece senin çocuğunla mı ilgileneceğim’ dediğinde cevabınız olmalı. Ve hatta başka kronik hastalıkları olan çocuk ve aileleri varsa onları da destek olarak yanınıza almalısınız. Okul hayatı sadece tip-1 diyabetli çocuklar için değil her çocuk için konforlu olmalı.
Birçoğunuz biliyor ama tekrar etmekte yarar var. Okulda Diyabet Programı Türkiye’de hayata geçirilen, zaman zaman uygulanan ama bir o kadar da birçok okulun bi haber olduğu ya da uygulamak istemediği bir program.
Kan şekeri ölçümü, insülin yapılması ve yemek konusunda tip-1 diyabetli çocuğunuza destek olunmasını istiyorsanız:
- Doktorunuzdan okul yönetimi ve öğretmenine verilmek üzere Okulda Diyabet Programı’na da atıfta bulunulacak bir yazı isteyin.
- Bu yazıyı alan okul yönetimi ve öğretmen tip-1 diyabetli çocuk, ailesi ve doktor üçgenine önemli bir fayda sağlayacaktır.
- Okul yönetimi okulda bir hemşire istihdam ediyorsa gerekli tüm desteği hemşireden, yoksa okulda sürekli bulunabilen bir öğretmenden bu konuda destek almalıdır.
Tip-1 diyabetli çocukların okul yaşamlarında desteklenmesi amacıyla;
- Okullarda kan şekeri ölçümüne ve insülin yapılmasına izin verilmesi, mümkünse okullarda bunun için uygun mekanlar oluşturulması, diyabetli çocuğun izni alınarak gerekirse bu durumun diğer öğrencilere anlatılması gerekli
- Sınfıta ara öğün alımına izin verilmeli,
- Diyabetli çocukların arkadaşlarının katıldığı aktivitelere katılması sağlanmalı (Beden eğitimi dersleri, okul gezileri vs) ve hiçbir şekilde diyabetli oldukları için bu tür aktivitelerden uzak tutulması yoluna gidilmemeli
- Diyabetli çocuklar kan şekerlerinin yüksek olduğu dönemlerde arkadaşlarına göre daha sık tuvalete gitme ihtiyacı duyabileceklerinden bu konuda anlayış gösterilmeli
- Öğlen yemeği veren okullarda diyabetik beslenmesi sağlıklı çocuk beslenmesinde olduğu gibi göz önünde bulundurularak karbonhidrat çeşidi ve miktarı uygun öğle öğünlerinin verilmesi (Tatlı yerine meyve tercih edilmesi vb) sağlanmalı
- Diyabetli çocuklar doktor kontrolüne gitmeleri gerektiği günlerde izinli sayılmalı ve hastaneye yatışlarının gerekmesi halinde rapor istenmeli
- Yüksek kan şekeri olan çocuklara fazladan su içmelerine ve gerektiğinde idrar ketonuna bakabilmesine izin verilmelidir.
- Yatılı ve pansiyonlu okullarda ders programları aksatılmadan diyabetli çocukların 3 ana, 3 ara öğün şeklinde beslenmelerini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
http://www.okuldadiyabet.org/files/odp_mektup.pdf linkinden öğretmene verilecek mektubun formatına da ulaşabilirsiniz.
Ancak her şeye rağmen okul yönetimi ve öğretmenler gerekli esnekliği sağlamıyorsa bu durumda Okulda Diyabet Programı’nın yetkilileri ile iletişime geçmeli ve çözüm üretilmesini sağlayabilirsiniz. Bu adıma rağmen yine çözüm bulunmazsa bulunduğunuz il ya da ilçenin Milli Eğitim Müdürlüğü’ne giderek şikayet edebilirsiniz.
Okulla yaptığınız görüşmelerde ise taleplerinizin tamamını okula yazılı beyan ederek yazılı cevap isterseniz ilerde karşılacağınız sorunları azaltabilir. Yani biz okul olarak olumsuz cevap vermedik diyemezler, çünkü elinizde yazılı başvurunuz ve aldığınız cevap olacaktır.
Tekrar etmem gerekirse okullarda sadece tip-1 diyabetli çocuklarımız yok. Başka kronik rahatsızlığı olan çocuklarımız da var. Çabalarınızı diğer çocuklar için de vermelisiniz. (Yardımcı kaynak: http://www.okuldadiyabet.org)
Çocuklarımız o kadar zekilerki hemen her şeye uyum sağlayabiliyorlar ama biz anne ve baba olarak içimizde hissettiğimiz heyecanı, telaşı korkuyu onlara yansıtmamalıyız.Zamanla herşey puzle gibi yerine oturuyor.Elbette herşey yolunda gitmeyebilir ama herşeyin bir çözüm olduğunu unutmayarak hareket etmeli,çocuklarımızı biraz özgür bırakarak hayatla tek başına mücadele etmelerini sağlamalıyız.Biz uzaktan takip etmeliyiz.Okulda her zaman yanlarında olamayacağız ama bir telefon kadar yakınız yavrularımıza.