Diyabet Müzesi’nde Glükometre
Diyabet müzesi için internette glukometrelerin tarihini araştırırken rastladığım bir röportajdan aklımda kalanları yazmak istedim. İlginç bir ilerleme hikâyesi var, diyabetle ilgili her buluşta olduğu gibi. Maalesef ilk deneme ile ilgili bir resim bulamadım, rastlayan olur da bizlere yollarsa çok sevinerek yayınlarız. Sonraki modelleri buldum, bir yerlerden de tanıdık olanlar var tabii ki.
Röportajın yapıldığı kişi, Charlie Sutter. İlk satışı yapan kişi. Kendisi diyabetle ilgili 40 senelik bir kariyere sahip. İlk işine Ames’de pazarlama elamanı olarak başlamış, sonra ürün sorumluluğu ve yöneticilik ile devam ederken ayrılmış ve Boehringer Mannheim’a geçerek accu-chek modellerinin piyasaya çıkışında görev almış. Ardından da Medisense de Enlite isimli cihazın piyasaya çıkış ve pazarlamasını yönetmiş. Oldukça ilginç bir kariyer aslında, başkası için olmasa da bizler için öyle.
Hikâyemiz, 1965 senesinde Ames firmasındaki kimyagerlerin Dextrostix isimli ürünü üretmesi ile başlamakta. 90’larda üst modellerini bizlerin de kullandığı bu ürün bir kağıt çubuğu olarak tanımlanabilir. Üzerine kan damlatıp 60 sn. bekliyordunuz, sonra bu kağıdı temiz su ile yıkayarak çıkan rengi renk kartelasından değerlendiriyordunuz. Benim kullandığımda ise yıkama işi yerine kanı peçeteyle siliyorduk. Renk kartelasında belli renk tonları vardır, altlarında kan şekeri aralığı yazar. Siz bu stix’in o aralıklardan hangisine ait olduğuna bakardınız. 1990’larda bugün strip olan kan şekeri ölçüm çubuklarına biz stik derdik. Sebebi bu ürünün adı. Sonra ne zaman strip oldu inanın hatırlamıyorum.
Bu stixlerin kullanımında zorluklar nedeniyle Ames kimyagerleri, bu renkleri okuyan makine üzerinde çalışmaya başladılar ve 1970 yılında Anton H. Clemens ilk cihazı geliştirdi. Ancak bu cihaz kesinlikle evde kan şekeri takibi için düşünülmüş bir cihaz değildi. Oldukça büyüktü ve pili asit bazlıydı. Bu nedenle de pek çok sorun çıkarmaktaydı. Bu ürün $499,00 fiyatla aynı yıl piyasaya verilmiş, Amerika ve Avrupa’da pek çok endokrinoloji uzmanına tanıtılmış ancak çok azı ilgi göstermiş. Tam da bu sıralarda bir mühendis olan Dick Bernstein Sutter’i arayarak ürünü satın almak istediğini söylüyor. Sutter kendisine ürünün hastalar için olmadığını anlatmaya çalışsa da başarılı olamıyor. Bernstein gençlik yıllarından beri diyabeti olduğunu, kesinlikle kontrol edemediğini, ayda ortalama 2 kez hipoglisemi ya da hiperglisemi komaları nedeniyle hastaneye gitmek zorunda kaldığını ve mühendis olduğundan cihazı kullanabileceğini anlatıyor. Haftalarca süren konuşmalardan sonra firma kendisine cihazı denetmeye kabul ediyor. Zaman geçtikçe görülüyor ki kan şekeri düzenli ölçüldüğünde Bernstein kendini daha iyi hissediyor, diyabetini daha iyi yönetiyor ve komalar artık olmuyor.

Eyelight eklenmiş ikinci versiyon
Tam da bu süreçte Japonlar yeni bir renk okuyucu olan “Eyetone” u geliştirip Amerika’ya getiriyorlar. Eyetone, Ames tarafından geliştirmiş okuyucunun daha küçük, daha kullanışlı ve daha doğru bir modeli denebilir. Ames ürünün patentini alarak kendi cihazına entegre etti ve aşağıda resmini göreceğiniz, evde kullanıma ilk gerçek anlamda başlanan cihazlar çıktı.
Cihaz İngiltere’ye ulaştığında -1975’de- diyabetli bir çocuğun babası inceleyip daha iyisini yapabileceğini söylemiş. Yapmış da… Ancak bundan para kazanamamış. Çünkü bu işte para cihazda değil stixde, bugün de olduğu gibi. Bu ürünün biraz daha küçültülmüş modelini 1992 senesinde Çapa’da ben kullandım. Zaten günde 7 kez şeker ölçümü ile orada tanışmıştım. Diyabetimin ikinci ayında aslında yurtdışından ilk kan şekeri ölçüm cihazım gelmişti. Ama Çapa’da rastladığım bu cihaz çok ilginçti. Öncelikle boyutu bugünkü cihazlarla karşılaştırıldığında son derece büyüktü. O boyutta bir kutu olsa içine 3 büyük elma yan yana sığar. Stik baya uzundu onu hatırlıyorum. 60 sn. bekleme süresi sonrası suyla yıkanır, ardından cihaza konurdu, kaç saniyede okuyordu tam bilmiyorum. Benim kendi cihazım olan glucometer 2 cihazı ise yine Japonlar tarafından modifiye edilip Ames’e satılan bir cihaz. Bu cihazda da birebir aynı işlemler yapılır ancak kanı yıkamak yerine peçete ile silerdiniz. Her ikisinde de hile yapmak kolaydır. Sert silerseniz, bol bol yıkarsanız düşük çıkar 🙂 Tıpkı Benedict solüsyonundaki gibi… Annesi-babası ya da doktoru kızmasın diye idrar yerine su damlatmamış diyabetli var mıdır bilmiyorum. Rastladığım ilk küçük, gelişmiş kan şekeri cihazı 1992 senesinde Antalya’da yapılan diyabet kampındaki Enlite idi. Silme yok, 60 saniye gibi uzun bekleme yok, renk yok vs.
Hikâyenin ilginç noktası, 1970 senesinde A.R.M. adı verilen ilk cihazı ilk kullanan kişinin, 43 yaşında Tıp Fakültesi’ne girmeye karar verip, sonrasında Dr. Bernard olması ve Joslin Diyabet Merkezi gibi dünyanın bu alanda en önemli kurumunda pediatrik endokrinolog olarak çalışması.
Beni üzen taraf ise 70’lerde Amerika’da insan insülini kullanılırken, kan şekeri bakılırken, karbonhidrat sayılırken; 80’lerde pompalar ve insülin kalemleri kullanılırken; Türkiye’de 1990’ların domuz insülini, Benedict solüsyonu ve zorlayıcı-yasaklayıcı diyetlerle karşılanmış olması. Bunun suçlusu kimdir bilemem ancak bu gecikmelerin günümüzde de o günkü kadar olmasa da ülkemizde olduğu kesin. İleride oluşacak gelişmelerde aynı gecikmeyi yaşamamak için diyabetlilerin organize şekilde devletten bunları talep etmesi gerekiyor. Bunun için de diyabetini gizlice yaşayan çoğunluğu ve ailelerini diyabetin sosyal hayatına kazandırmamız gerekmekte, bunun için herkesin bir şeyler yapması, çevresinin bilinçlenmesine katkıda bulunması dileğiyle…
Bu arada Ames firmasına ne oldu diye merak edenleriniz olabilir. Ames, 70’lerin sonlarında Bayer tarafından satın alındı. Yani gördüğünüz bu kocaman cihazlar, Contour TS’nin büyük büyük büyükbabaları denebilir. İnanması zor değil mi? 🙂
Öyküm Solak
Selamlar esra hnm
İnanamıyorum ve gerçekten korkuyorum bu gerçekleri okudukça öğrendikçe.1970 de amerikada insan insülin i kullanılırken 1990larda türkiyede domuz insülini kullanılması ne kadarda üzücü.
Şimdi yapay pankreas gibi çığır açan bir umudumuz var inşallah yapay pankreas da 20 yıl farkla ulaşmaz.süreçlerin bu kadar uzun olması kimin kimlerin ellerinin ağırlığı acaba.
Diyabetliler birlikte olmalıyız tedaviler cihazlar herne gelişme varsa bence geç kalmamak için kolları sıvamalıyız.