Bence İkinci Çocuğumu Da Dünya’ya Getirmek En Büyük Meydan Okumamdı

Sizden GelenlerBence İkinci Çocuğumu Da Dünya’ya Getirmek En Büyük Meydan Okumamdı

Bence İkinci Çocuğumu Da Dünya’ya Getirmek En Büyük Meydan Okumamdı

#diyabetbirmeydanokuma Hikayesi

Merhaba Esra Hanım,

Yine güzel bir etkinliğe öncülük ettiğinizi görünce destek vermek istedim.

Aslında biz diyabetliler gibi herhangi bir kronik hastalığa sahip tüm bireylerin bu tarz meydan okumaları yapması gerekiyor. Yaşam boyu peşinizi bırakmayacak bir şeye meydan okumaktan daha güzel bir şey var mıdır? Meydan okumak bizim işimiz 🙂

Beni biliyorsunuz artık. Hikayem size o yüzden aşina gelecektir ama diğer diyabetli bireylere meydan okumada öncülük etmek adına gene yazacağım.

2006 yılında evlendim. Her tip1 li kadın gibi evlenmeden önce başlayan ve sen o çocuğu doğurup ortaya çıkarana kadar artarak devam eden kendini bilmez yorumlara ben de maruz kaldım. ‘’Aaa şeker hastalarının çocucuğu oluyor mu, e oluyorsa da özürlü olursa napacaksın, büyüükkk riisskkk.’’ “Annen de seni doğurarak büyük risk almış” diyorum mesela ben bu cümleyi kurana 🙂 ‘’Peki eşin ne diyo, seni hastalığınla kabulleniyoo muuu?’’, ’’Şeker de çok zor hastalık be çocuğum hamileliğin çok zor geçer’’. ‘’Ya çocuğunda da çıkaarrssaaaa.’’ vıdı vıdı vıdı bitmeyen yorumlar işte… Bi kişi de çıkıp demiyor ki. Her şey iyi olacak. O yüzden bir süre sonra meydan okumalarım daha da şiddetlendi. O felaket tellalı insanlar iyi ki varlar yaa.

Hikayemde başka bir trajikomik yan da var o da şu. Yukarda yapılan evlenmemem ve çocuk sahibi olmamam gerektiği ile ilgili tüm olumsuz yorumların hepsi başıma geldi. Evlenmeden önce eşime arkadaşları ve yakın çevresi ‘’Sen bu kızla evlenmeye kararlı mısın, bak çocuğunuz falan olmayabilir’’ dediler. Eşim her ne kadar ben Onunla çocuk için evlenmiyorum dese de .Bu insanlara hiç inandırıcı gelmedi. Evliliğimize bu kişilere de meydan okuyarak başlamak zorunda kaldık. Hamileliğimin başından sonuna kadar ‘’Çocuğunda da çıkar mı bu hastalık, aman şekerini yüksek tutma Allah korusun özürlü olur.’’ yorumları hep devam etti. Hamileliğim esnasında uykuda hipoglisemiye yakalanmamdan sebep 2 defa çok ağır koma hali yaşadım. Makina birinde şekerimi ölçemedi. Bir defasında da 10 değerini gördüm. Kadın doğumcum hem benim hem bebeğin hayati tehlikesi olduğunu söyleyip hamileliğimin 8. ayında bebeği almak zorunda kaldı. Oğlum ciğer gelişimi tamamlanmadığı için de 2 hafta yoğun bakımda kaldı. Ben doğumdan sonra hastaneden eve elimde bir bebekle değil de boş bir pusetle dönerken de diyabete meydan okuyordum ve oğluma 2 hafta sonra kavuşarak elimden gelenin fazlasını yapıp 1 ayda yaşıtlarıyla aynı kilo ve sağlıkta olmasını sağladım. Sonrasını biliyorsunuz. Kehanetler bir bir gerçekleşti ve oğlum da tip 1 diyabet tanısı aldı. Bu tanıdan sonraki meydan okumalarımı zaten buraya yazsam sığacak gibi değil 🙂 Ondan sonrasını da biliyorsunuz. Her türlü negatif ve can yakıcı yorumlara rağmen ikinci oğlumu dünyaya getirdim. Bence bu diyabete en büyük meydan okumamdı.

Bu arada sürekli meydan okuduğum diyabet geçenlerde beni dayak yemekten kurtardı. Birkaç hafta önce hiç istemediğim bir tartışmanın başrol kahramanı oldum. Tartışmadan sonra diyabetim olduğunu ve şekerim yükseldiğinde bazen böyle fevri çıkışlar yaptığımı söyleyip karşı taraftan özür diledim. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama sanırım insanlığımdan oldu. Karşı tarafın yorumu ise şuydu ‘’ Biz zaten sen şeker hastasısın diye sesimizi çıkarmadık. Yoksa üstüne çullanacaktık’’ Yani belli kısmında haklı olduğum bir konuda sırf diyabetli olduğum için beni dövmediler. Diyabetin böyle koruyucu kalkan bir tarafı da varmış.

Bu ara Azra Kohen’in ‘’Fİ’’ kitabını okuyorum. Azra Kohen bu kitabını ‘’Kendi potansiyelini keşfetme cesareti gösterebilmiş gerçek kişilere, çatlama cesareti gösterebilmiş tohumlara adadığını.’’ yazmış.

Ben de kendi diyabet yolculuğumda potansiyelimi keşfetmiş ve diyabete karşı her türlü meydan okumaya hazır çatlama cesareti gösterebilmiş hatta çatır çatır çatlamış bir tohum olduğumu düşünüyorum 🙂

MÜNEVVER BATMAZ

5 YORUMLAR

  1. Münevver Hanım Merhaba,

    Bahsettiğiniz gibi hayatın her anında bir meydan okumamız var.

    Özellikle biz kadınların hayatın her alanında verdiği mücadeleler de bulunmakta. Her ne kadar can sıkan konular olsa da bu mücadelelerden başarı ile çıkmamız gerekiyor. Ki gündelik hayatımızda sadece kadın olmaktan dolayı neden mücadeleye girmemiz gerekiyor orayı da anlamıyorum ama 🙂

    Kadınların çocuk doğurma koşulu, gerçekleşememesi adına kadının yaftalanması vs vs. Çok enteresanız. Ama özellikle hayatının her anında he mücaleden başarı ile çıkan biz tip-1 diyabetli kadınların özellikle evlenme, çocuk doğurma gibi dönemlerde aileler için gösterdiği mücadele apayrı olabiliyor 🙂 Ama ne olursa olsun siz acıma duygusu olan ve tip-1 diyabetli olan bir anne olarak iki erkek çocuğunuzu da insaflı bireyler olarak yetiştireceksiniz. Hep denir ya; ‘Kendimiz zorluklarla başa çıkacağız ama çocuklarımıza yaşatmayacağız.’ Bunu başaracağız galiba.

    Hepimiz kendi potansiyellerimizin farkına olup etrafımıza da ışık vermeliyiz ki geliştirelim ve değiştirelim.

    Umarım bunu bebek adımlarıyla da olsa başarabiliriz.

    Tip-1 diyabet konusunda ise ülkemizde herkesin doktor olduğunu düşünürsek onlara göre bizlerin evde oturup kalmamız lazım 🙂 Çünkü biz onların deyimiyle şeker hastasıyız 🙂 Ve biz ya genelde sinirli olur ya da başımıza her an ne geleceği belli olmayan bireyleriz 🙂 Halbuki bi bilseler neler başardığımızı 🙂

    Sevgiler, selamlar

  2. Hwn Derkut tip diabeti ve ona insablarin bakis acisini cokguzel yorumlamissiniz yureginize saglik.hepduydugumuz seyleri sizde yasamissiniz bende 11yasina girmek uzere olan kizimla o zorluklari yasadim8 ayda bebek alinda tabi zorlandigim uzuldugum zamanlaroldy ama buyutuyorum ve iyi ki var. Allah hepimize bagislasin cocuklarimizi

Esra Avcı için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: