Tip-1 diyabet yönetiminde “doğru”, “bilinçli” beslenmenin önemi büyük.
Hatta uzunca zamandır; protein, lif, yağ gibi alt besin kategorilerinin kan şekerine etkisi de belirlenmiştir.
Tabiki sağlık profesyonelleri arasında geleneksel ya da farklı beslenme tipleri de önerilmeye devam ediliyor. Hatta tip-1 diyabetli bireylerin yaşamlarına, sosyo-ekonomik durumlarına göre de bu beslenme şekli kişiselleştirilebiliyor.
Ancak gördüğümüz kadarıyla halen eski tarz beslenme ön planda. Yani; yenilecek öğün belli ve yapılacak insülin dozu da. Ve kişi o öğünün dışına çıkamıyor…
Şimdi gelelim proteinin kan şekerine etkisine. Hatta yaş faktörü ve alınan hayvansal proteinin türüne göre kan şekeri nasıl etkileniyor.
Protein tüketiminin tip-1 diyabetli bireylerde kan şekeri üzerindeki etkisi karbonhidratlara kıyasla daha dolaylı ve karmaşık olduğu bilinmekte.
Proteinler, karbonhidratlar gibi kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltmez. Çünkü glukoza dönüşüm (glukoneogenez) yavaş bir süreçtir. Ancak yüksek miktarda protein tüketimi, özellikle amino asitlerin glukoneogenez yoluyla glukoza dönüşmesi nedeniyle, yemekten 3-5 saat sonra kan şekeri seviyelerinde artışa neden olabilir.
Yani kan şekerimiz normal öğünlerdeki gibi 2 saat sonra yükselmez. Bu sebeple yüksek proteinli öğünlerde 2 saat sonra şeker düşer, 3 ila 5 saat arasında ise şeker yükselir.
Aynı zamanda protein pankreastan glukagon salgısını uyarabilir. Glukagon, karaciğerde glikojen yıkımını ve glukoneogenezi tetikleyerek kan şekerini artırabilir.
Hayvansal proteine sadece protein gözüyle de bakmamak lazım. Yağı da düşünmek gerekli. Yüksek proteinli ve yağlı gıdalar mide boşalma hızını yavaşlatarak kan şekeri artışını geciktirebilir. Yukarıda da belirttiğim gibi bu durum özellikle tokluk kan şekeri üzerinde etkili olabilmekte. Yani tokluk kan şekeri düşük hatta hipoglisemiye yakın değerde, 3-5 saat arasındaki şekerse yüksek değerde olabilmekte.
Ancak araya bir not bırakıyorum; tip-1 diyabet kişiye özel de bir yaşam şeklidir. Her besin grubunun kişilerde etkisi farklıdır.
Proteinin insülin duyarlılığı üzerinde de etkisi yapılan araştırmalarda ortaya çıkmış. Düzenli egzersizle birlikte protein tüketiminin insülin duyarlılığını artırabildiği ve uzun vadeli kan şekeri kontrolünü (HbA1c) iyileştirebildiği görülmüş.
Bazı Önemli Bilimsel Çalışmalar
- 2015 yılında Diabetes Care dergisinde yayımlanan bir çalışma proteinin glukoneogenez yoluyla glukoza dönüşümünün tip-1 diyabetli bireylerde kan şekeri artışına neden olabileceğini göstermiştir. Özellikle yüksek proteinli öğünlerden sonra (örneğin; 50 gram protein içeren bir öğün) 3-5 saatlik bir gecikmeyle kan şekeri artışı gözlemlenmiştir.
- Diabetes Technology & Therapeutics (2016) dergisinde yayımlanan başka bir çalışma “yüksek yağlı ve proteinli öğünlerin” tip-1 diyabetli bireylerde geç hiperglisemiye yol açabileceğini ortaya koymuştur.
- American Journal of Clinical Nutrition (2019) dergisindeki bir incelemede ise düşük karbonhidratlı ve orta düzeyde protein içeren diyetlerin tip-1 diyabetli bireylerde kan şekeri dalgalanmalarını azalttığını göstermiştir. Ancak bu çalışmada özellikle protein içeriğinin dikkatle dengelenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Çünkü aşırı protein alımı böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir.
- Diabetologia (2020) dergisinde yayımlanan bir başka çalışmadaysa egzersiz sonrası protein tüketiminin kas glikojen sentezini desteklediğini ve insülin duyarlılığını artırdığını göstermiştir.
Peki Hayvansal Proteinlerin Türüne Göre Kan Şekerimiz Farklı Şekilde Etkilenir Mi?
Mesela; bazı tip-1 diyabetliler balık yediklerinde kan şekerlerinin düştüğünü belirtiyor.
Hayvansal protein türlerinin kan şekerine etki farklılıkları ve çalışmaları az sayıda olsa da hayvansal proteinin türü ve pişiriliş şeklinin kan şekerine nasıl etki edebileceği bilinmektedir.
Kırmızı et, tavuk eti ve balık eti gibi farklı et türlerinin tip-1 diyabetli bireylerde kan şekeri üzerindeki etkisi; protein içeriği, yağ oranı ve amino asit kompozisyonu gibi faktörlere bağlı olarak farklılık gösterebilir.
- Kırmızı Et: Kırmızı et yüksek protein içeriğinin yanı sıra genellikle daha yüksek oranda doymuş yağ içerir (özellikle yağlı kesimleri). Bu da mide boşalma hızını yavaşlatarak kan şekeri artışını geciktirebilir. Yani yemekten sonraki 2 saat sonrası hipoglisemi, 3-5 saat sonrasında ise hiperglisemi riski. Kırmızı et aynı zamanda lösin ve arginin gibi glukoneogenezi uyaran amino asitler açısından zengindir. Bu da yemekten saatler sonra kan şekeri artışına neden olabilir.
Diabetes Care (2015) dergisindeki bir çalışma yüksek proteinli kırmızı et içeren öğünlerin tip-1 diyabetli bireylerde glukoneogenez yoluyla kan şekeri artışına yol açabileceğini göstermiştir.
- Tavuk Eti: Tavuk eti, özellikle derisiz göğüs eti, kırmızı ete kıyasla daha düşük yağ içeriğine sahiptir. Bu da mide boşalma hızını daha az etkiler ve kan şekeri artışını kırmızı ete göre daha az geciktirebilir. Tavuk eti de yüksek oranda protein içerir ve glukoneogenez yoluyla kan şekerini artırabilir. Ancak amino asit profili kırmızı ete göre biraz farklıdır. Mesela daha az lösin içerir. Bu nedenle kan şekeri üzerindeki etkisi kırmızı etten biraz daha hafif olabilir.
Journal of Diabetes Research (2018) dergisindeki bir çalışma; tavuk etinin düşük yağ içeriği nedeniyle kan şekeri üzerinde kırmızı etten daha az geç hiperglisemi etkisi yarattığını belirtmiştir.
- Balık Eti: Balık eti, özellikle somon gibi yağlı balıklar, omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Omega-3 yağ asitleri insülin duyarlılığını artırabilir. Ancak bu etki uzun vadelidir. Balık etinin amino asit profili, kırmızı et ve tavuk etine benzer şekilde glukoneogenezi tetikler. Ancak yağsız balıklar daha hızlı sindirilebilir. Bu da kan şekeri artışını biraz daha erken gösterebilir.
American Journal of Clinical Nutrition (2017) dergisindeki bir çalışma; omega-3 zengini balık tüketiminin tip-1 diyabetli bireylerde insülin duyarlılığını artırabileceğini, fakat kan şekeri kontrolü üzerinde kırmızı et veya tavuğa kıyasla belirgin bir fark yaratmadığını göstermiştir.
Pişirme Yöntemi ve Öğüne Eşlik Eden Besinler
Etin nasıl hazırlandığı (kızartma, haşlama, ızgara) ve yanında tüketilen karbonhidrat, lif veya yağ içeriği kan şekeri etkisini büyük ölçüde etkiler. Örneğin; kremalı soslarla hazırlanan kırmızı et kan şekeri artışını daha fazla geciktirebilir. Yani tokluk kan şekerinin yükselmesini geciktirebilir.
Pratik Öneriler
Kişiden kişiye değişebilen durumları göz önünde bulundurmakta fayda var. Bunu lütfen unutmayın.
1 gram proteinin yaklaşık 0.4 gram glukoza dönüşebilir. Bu gramı lütfen tartı ağırlığı olarak düşünmeyin. Karbonhidrat hesabındaki karbonhidrat gramajı olarak düşünün.
100 gram tartı ağırlığına sahip kırmızı et ortalama 28 gram protein içeriyor. Bu elbette etin türüne ve pişirme şekline göre de birkaç gram farklılık gösterebilir.
Sonuç Olarak
Proteinli ve beraberinde gelen yağlı öğünlerden sonraki 2 saat sonunda kan şekeri düşer. Çünkü yenilen protein ve yağ kan şekerinin yükselmesini engeller. Yaptığımız ya da insülin pompasından gönderdiğimiz insülin var. Bu sebeple de şeker 2 saat sonra düşer. Yapılan insülin, yemeğin kan şekerimizi yükseltmesini engellememiş ve bize hipoglisemi yaşatmış olur. Şeker 3-5 saat sonra yükselmeye başlar. Ama bu durumda da yaptığımız insülinin etkisi azalışa geçer.
Bu sebeple; insülin kalemi kullanıcıları yapacakları insülinin bir kısmını hemen, kalan kısmını da 90 dakika sonra yapmalı.
İnsülin pompası kullanıcıları da yayma bolus ya da geçici bazal gibi insülin pompasının sağladığı özelliklerden faydalanmalı.
Ancak doz ve ayarlamalar da kişiye özel olduğundan bunu sizi takip eden diyetisyen ve/veya doktorunuzla görüşerek belirlemelisiniz.