Anasayfa Arşivler 2018 Temmuz

Aylık ArşivTemmuz 2018

1 2.616 görüntüleme

Tip-1 Diyabet; İnce Bir İpin Üstünde Dengede Kalmak Gibi Bir Şey

Aslında bende ne onların yediklerinden fazla ne de onlarınkinden farklı yemiştim…

Ben bu yaşam tarzıyla 6 sene önce tanıştım. Yaşam tarzı diyorum çünkü bu benim için bir hastalık olmaktan çıkalı baya uzun zamanlar oldu. 15 yaşındaydım, vücuduma o yaşıma kadar duymadığım bir hastalıkla ve görmediğim aletlerle tanıştığımda. Başta biraz anlaması zor oldu ya da tuhaf diyebilirim. O yaşın vermiş olduğu çocukluk mu gençlik mi demeliyim bilmiyorum ama yine de farklı gelmişti.Ş eker komasından dolayı yoğun bakımda yatarken, neden buradayım, neden kollarımda bunlar takılı gibi soruları yöneltmekten alıkoyamıyor insan kendini.

Geceleri hemşireler geliyor,parmağıma bir şey batırıp çıkan kanı bir alete koyup gidiyorlar. Yani bu tuhaf gelen şeyin yada ilk defa görmüş olmanın verdiği şaşkınlıkla öyle olan bitene sadece seyirci kaldım. Sorduğumda da annem şeker ölçüyorlar dediğinde, şeker mi?

O da ne ki şimdi diye içten içe düşünmedim dersem yalan olur. Bu hastane sürecinin sonuna geldiğimde çıkışlar yapılırken bir konuşma geçti aramızda ki her hatırladığımda yüzümdeki o gülümseme hemen beliriyor.

Artık hastanenin ortamından çıkıyorum sevinciyle, anne giderken börek alalım mı? diye bir soru yönelttim.

Tam o sırada doktor girdi içeri ben tabi hala sıralıyorum. Anne şunu da alalım mı giderken, eve gidince de bundan yapalım mı?

Çok şanslı olduğum bir konuda doktorumdu. Dünya iyisi,işinde gerçekten inanılmaz başarılı, güler yüzlü, dünya tatlısı bir insandı. Odaya girince annem aramızda geçen konuşmadan bahsedince ne yalan söyleyeyim ne böreği vs. gibi itiraz edeceğini düşünmüştüm.

Bana dönüp konuşmaya başladığında sadece onca cümlenin içerisinde şunu çok iyi çekip aldığımı hatırlıyorum, tabi ki de yiyeceksin ama artık 3 yiyeceğine 1 yiyeceksin, azar azar tadacaksın demişti.

Yani kısacası doymak için değilde tatmak için yiyeceğim demiştim içimden.

Alışma süreci tabi ki de hepimizde olduğu gibi biraz zorluydu. Alışmış olduğum düzeni bir anda değiştirmek,yeni bir beslenme sistemine geçmek, aslında tamamen bunu bir yaşam tarzı haline getirme süreci biraz idrak etmede zorlasa da zamanla alışmak kaçınılmaz oluyor.

Başta o ölçüm aletini her gördüğümde yine mi parmaklarıma batırıcağım, yine mi koluma iğne olacak gibi belli sorularla ya da şikayetlerle zaman zaman karşı karşıya kaldığım oldu. Dediğim gibi süreç ilerledikçe alışmada beraberinde geliyor .O dönemlerde lise çağlarındayım ve uzun bir süre okula ara verince başladığım anda malum sorularda kendiliğinden gelmeye başladı.

  • Çok mu şeker yedin?
  • Nasıl oldu ki bu sende?
  • Hep tatlı mı yiyordun sen?
  • Şimdi hiç tatlı bir şeyler yemeyecek misin?

Bunlar gibi daha birçok soru yöneltmeler ve bunlara cevaplarla devam etti.

Bu sorular geldikçe de aslında bende kendimce cevaplar verip ve bunları düşünüp acaba ben çok mu şeker yedim gibi içsel sorgulamaları da yaptım o dönem.

Bu soruları doktoruma yönelttiğimde de açıklamalarla beni bilgilendirerek süreç içerisindeki merakımı gidermeye yardımcı oldu.

Hatta bir gün yine tahliller için gittiğimde bana kurduğu şu cümle aslında tam da diyabet ile ilgili o ince çizgiyi görmeme yardımcı oldu. “İnce bir ipin üzerinde olduğunu düşün ve o ipin üzerinde dengede kalmak senin elinde.”

Yani bu hastalığı gerektiği gibi tedavi sürecine uygun bir biçimde dengede tutmak benim elimdeydi.

Benim için en yararlı olanı ve bu hastalığı,yüksek çıkan glukoz değerlerini aza indirgemek ve bunu bir hastalık olarak görme psikolojisinden çıkıp bir beslenme düzeni olarak görmek benim için verdiğim en güzel karardı.

Şükür ediyorum,zaman zaman düşündüğümde ben 15 yaşındaydım tanıştığımda ve bunun farkındaydım.Bana söylenenleri harfi harfine yerine getirmeyi,neyin yenip ne kadar yenileceğini anlayabilecek yaştaydım.

Benden yaşça küçük, bunun ne olduğuyla alakalı ufacık fikri olmayan kardeşlerimde vardı. Ben yine kendime dur diyebilecek bilinçte ve yaştaydım.Bunu kimi küçük yaşlarda,kimide daha doğar doğmaz yaşayan binlerce, milyonlarca küçük çocuk vardı. Yaşıtlarının elinde gördüğünü istemek, çikolata şeker gibi yiyecekleri yemek istemeleri çok normaldi ve bunun onlara kararından fazla yemenin zararlı olduğunu anlatmak kolay değildi.

Dediğim gibi 6 senedir benimle beraber bu şeker.Zaman zaman yine yöneltilen o soruya da artık cevabım netti.Neden çıkacak şeker, çok tatlı olduğum için tabi ki  gibi muzip cevaplarla geçiştiriyorum.

Asıl önemli olan da tüm bunları beslenme tarzına çevirerek bu yaşam tarzını kolay kılınabilir alet vs. gibi şeylerle kolaylaştırmaya yardımcı olmak ihtiyacımız olan en önemli şey.

Eslem Özbek

1 2.419 görüntüleme

Arkadaşım Diyabet Kampı’nın 21.si 22-28 Temmuz 2018 Tarihleri Arasında İznik’te Gerçekleştirildi

Kampa Diyarbakır, Afyon, Gaziantep, Denizli, Bakü, Bursa ve İstanbul’dan toplam 93 tip 1 diyabetli çocuğun yanı sıra hekim, hemşire, diyetisyen, psikolog, tıp fakültesi öğrencileri, aktivite liderleri ve deneyimli tip 1 diyabetli abla-abilerden oluşan 47 kişilik bir ekip katıldı.

Kampta ‘diyabetle barışık olmak ve baş edebilmek’, ‘karbonhidrat-protein-yağ sayımı’ ‘insülin doz ayarlanması’, ‘hipoglisemi, hiperglisemi ve ketonemi yönetimi’, ‘insülin pompa tedavisi ve yeni teknolojiler’ konularıyla ilgili grup çalışmaları yapıldı. Mutfak atölyesinde çocuklar kendi sağlıklı öğünlerini hazırlarken beslenme konusunda hem pratik hem eğlenceli bir eğitim aldılar.

Kampta glukoz ölçümü, insülin doz ayarlaması ve insülin enjeksiyonları hekim ve hemşireler eşliğinde çocuklar tarafından gerçekleştirildi, böylece aldıkları eğitimlerin pratiğe dökülmesi de sağlandı.

Eğitimlerin yanı sıra yüzme, futbol, basketbol, voleybol gibi spor aktivitelerine katılan çocuklar akşamları göl kenarında kurulan açık hava diskosunda doyasıya eğlendiler.

Hafta ortasında tip 1 diyabetli ultra maraton koşucusu Gürkan Açıkgöz’ün liderliğinde kampta kısa mesafeli bir koşu gerçekleştirilirken, son gün tip 1 diyabetli Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli’nin kendi yaşam öyküsünü ve deneyimlerini paylaştığı konuşma ilgiyle izlendi.

Kampın en çok ses getiren aktivitesi ise ilki geçen yıl yapılan, bu yıl da büyük bir coşkuyla gerçekleştirilen ‘Diyabet farkındalığı yürüyüşü’ idi. İznik sokaklarında ellerinde kendi hazırladıkları pankartlarla sloganlar atarak yürüyen tip 1 diyabetli çocuklar ve ekip üyeleri halktan büyük ilgi gördü. En dikkat çeken pankartlardan bazıları ‘Bomba değil pompa lazım’, ‘Tek farkımız pankreasımız’, ‘Gelsin sensörler, yok olsun asansör gibi şekerler’ idi.

 

Bu yıl ‘sunumunu yap, ödülünü kap’ yarışmasına katılan çocukların performansları da göz doldurucuydu. Birinciliği hazırladıkları şarkı ile Dr. Zehra Öztürk ve grubu kazandı.

Veda günü gelip çattığında çocuklar ve ekip üyeleri evlerine dönmek üzere otobüslerine binerken yine duygu dolu anlar yaşandı ve 21. Arkadaşım diyabet kampı unutulmayacak anılar ve güzel dileklerle son buldu.

Kampla ilgili basında çıkan haberler için;

http://m.bursadabugun.com/haber/bursa-da-arkadasim-diyabet-kampi-renkli-goruntulere-sahne-oldu-988524.html

https://www.facebook.com/100004173151791/posts/1068495936632835/ linklerine tıklayınız.

 

1 2.749 görüntüleme

İnsülin Duyarlılık Faktörü; Kan Şekerini Düşürmek İçin Yapılan Bolus Dozu

IDF, yani insülin duyarlılık faktörü kan şekerimiz yüksekken onu normale getirmek için yapacağımız insülin dozunda bize yardımcı olmakta. Yani 1 ünite insülinin kan şekerimizi ne kadar düşüreceğini belirleriz. İnsülin duyarlılık faktörü ile ilgili daha fazla bilgi için Hiperglisemi Esnasında Doğru Ek Doz İnsülin Nasıl Yapılır? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Benim IDF oranım 50 mg/dL kan şekeri düşüklüğü için 1 ünite insülin yapmak. Bu 1 ünite insülinden kastımız hızlı etkili insülinler. Yani Apidra, Humalog ya da Novorapid’dir.

IDF oranımıza göre yüksek kan şekerini düşürmek için hızlı etkili insülini yaptıktan;

  • 2 saat sonra kan şekeri değeri hedef kan şekerine yarı mesafede, 4 saat sonra ise hedef değerde olmalı.
    • Örneğin kan şekerimiz 300 mg/dL idi. Kan şekeri hedefimiz 100 mg/dL. Bu değere gelmek için 4 ünite hızlı etkili insülin yapmalıyız. Düzeltme bolusu yaptıktan 2 saat sonra kan şekerimiz 200 mg/dL’ye, 4 saat sonra ise 100 mg/dL’ye gelmeli.
  • Kan şekeri değerimiz düzeltme bolusu sonrası istenen oranda düşmüyorsa IDF %10-20 oranında azaltılmalı. Yani 50 mg/dL düşüş için değil 40-45 mg/dL düşüş için 1 ünite insülin yapılmalı.
  • Ve kan şekeri düşüşüne göre bu oranla oynanmalı. Ancak özellikle IDF oranını ayarlamada minimum 3, maksimum 7 günlük aralıklarla düzenlemeler yapılmalı.

1 3.904 görüntüleme

İnsülin Pompası Kullanıcıları Bazal Doz Ayarlarını Nasıl Yapabilir?

Sürekli glikoz ölçüm sensörleri olmadan önce bazal insülin doz ayarlamalarını yapmak için bir süre aç kalınması gerekiyordu. Yani bir gün önce sabahtan öğlene, sonraki gün öğlenden akşama, bir başka gün de akşamdan geceye gibi. Aç kalınan 4 saat boyunca glükoz değerleri, mevcut şeker değerine göre %20’den fazla değişmiyorsa bazal doz uygun sonucuna varılıyor.

Bu yöntemdeki asıl sorun ise belli sürelerle aç kalınması.

Ev Verimli Bazal Doz Ayarlama Yöntemi

Egzersiz yapılmayan, hasta olunmayan bir günde, karbonhidrat alınmadan 4 saat CGMs izlemi yapmak en verimli yöntem.

Ama yine sensör teknolojisiyle de aç kalmadan, alınan bolus, yenilen karbonhidrat gibi bilgiler yani glisemik tablo not edilerek, günlük sensör glükoz değerlerinin incelenip bazal ayarları da yapılabilmekte.

Bazal hızda/değerde değişiklik yapılacaksa

%10-20 den fazla değiştirilmemeli.

  • Örneğin 12:00-14:00 arası 1 ünite giden bazal;
    • Arttırılacaksa 1,1-1,2 ünite yapılmalı,
    • Azaltılacaksa 0,9-0,8 ünite olarak güncellenerek,

bu güncellemelerden minimum 48 saat boyunca gidişat takip edilip, yapılan değişikliğin yeterli olup olmadığına karar verilmeli. Yeterli değilse doz tekrar %10-20 civarında değiştirilmeli.

Küçük çocuklarda ise 0.01-0.05 ünite, büyük çocuklarda ise 0.1-0.2 ünite oranında değişimin uygun olduğu belirtiliyor.

Hep aynı saatlerde, yenilen yemek ve yapılan insülin bağımsız, düşük şeker gidişatı varsa da o saatlerden 1-2 saat önceki bazal insülin dozu mutlaka azaltılmalı.

Bu arada unutmayın; bu bilgiler hem literatür hem de tecrübelerden oluşuyor. Diyabet eğitiminiz tam değilse ve/veya kritik bir durumdaysanız, sağlık profesyonellerine sormadan tek başınıza lütfen karar vermeyin.

 

1 2.046 görüntüleme

“Diyabetten Güzellik Yaratmak/Kamp Yazılar”ı Kitabı Yayınlandı

Bundan 22 yıl önce KKTC Lapta’da düzenlenmeye başlanan, daha sonra İznik’te sürdürülen Diyabetli Çocuk Kampları’nı ve 2011’den itibaren düzenlenen Diyarbakır Diyabetli Çocuk Kampları’nı anlatan “Diyabetten Güzellik Yaratmak”isimli kitabımızı İznik Kampı öncesi yayınlamanın ve çocuklara armağan etmenin sevincini yaşıyoruz.

İlk kamptan beri yaşadıklarımı ve gözlemlerimi yazmaya; çocukların sözcüsü olmaya ve deneyimlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Yaşamımdaki zor zamanların engel olduğu birkaç yıl dışında bütün kampları yazmaya çalıştım. Kendi yazdığım kamp yazılarına daha sonra çocukların ve beraber çalıştığım arkadaşlarımın yazıları eklendi ve yazılar birikti. Bu yazılar, kamplarda yaşananları ucundan da olsa anlatmayı amaçlıyor ama esas çocukların yazdıklarında ve konuşmalarında kampın etkisini görmek mümkün. Yazıları okurken, onların dünyasını yeniden hissetim ve anlattıklarından tekrar çok etkilendim. O yüzden, bu yazılar, bizim yaşadıklarımızı anlatmaktan çok, diyabetli çocukları topluma anlatmayı, tanıtmayı amaçlıyor.

Benim için diyabetli çocukların hekimi olmak, uzun süredir bir meslek olmanın ötesinde, onların çok sevdiği bir ifadeyle “Bir yaşam biçimi” oldu. Şimdiye kadar 1500’den fazla çocuk ve 200 dolayında diyabete emek veren sağlık personeli, tıp öğrencisi, diyetisyenlik öğrencisi, çocuk endokrinoloji/ çocuk ve çocuk ruh sağlığı hekimleri/asistanları ve diğer gönüllülerle bu kamplarda buluştuk, tanıştık. Her birini burada “İznik Kardeşliği”yle selamlamak, emekleri için teşekkür etmek istiyorum. Yazılarda bir çoğunun ismi geçiyor zaten. Bir gün bir yerde onların hepsiyle buluşmayı düşlerim; dilerim yapabiliriz.

Kitaba, http://www.arkadasimdiyabet.com/ogreniyoruz/okuyarak-ogrenelim/e-kitaplar/diyabetten-guzellik-yaratmak linkini tıklayarak ulaşabilirsiniz. Basılmış kitabı edinmek isteyenlerin ise sukruhatun@gmail.com adresine mesaj göndermeleri gerekiyor.

İznik’te bir gün herkesle buluşmak üzere, sevgiler.

Prof Dr Şükrü Hatun