Anasayfa Arşivler 2018 Ocak

Aylık ArşivOcak 2018

11 49.349 görüntüleme

Günlük Toplam İnsülin Doz Hesaplamaları Teoride Nasıl Yapılıyor?

Her tip-1 diyabetlinin kendine has insülin dozları, günlük alacağı karbonhidrat miktarının da değişken olduğunu öncelikle vurgulayalım.

Aynı zamanda elinize kağıt, kalem ve hesap makinesi alıp herhangi bir profesyonel destek almadan benim günlük insülin dozum bu olmalı diye de bir çıkarımda bulunmayın. Tip-1 diyabet yönetimi bu kadar kolay olsaydı biz sayısalcılar bu işin kesin piri olmuştuk 🙂 🙂 🙂

San Francisco Online Diyabet Eğitimi sayfasını ziyaret ettiğimde birkaç detayı sizlerle paylaşmak istedim. Ki o sitede de örneklerle anlatılmış.

Bir bireyin günlük toplam insülin dozunun % 40-50 sini bazal insülin oluştururken, % 50-60’ını ise yemekler için yaptığımız bolus insülinler oluşturmakta.

Günlük toplam insülin dozu da teorik olarak kilonuz*0,55 formülünün karşılığı.

Örneğin ben şu an 63 kiloyum. 63*0,55= 34,65 günlük toplam insülin dozu. Bu arada gerçekten de günlük toplam insülin ihtiyacım 30-35 ünite arasındadır 🙂

Günlük insülin dozumuzu yuvarlayıp 35 ünite diyelim. Bunun % 50’sini bazal insülin olutşruyor dersek 17,5 ünite yapar. Geri kalan 17,5 ünite ise benim gün içerisinde aldığım karbonhidratlar için yaptığım toplam bolus insülinidir.

Bu arada karbonhidrat/insülin oranımızı ve IDF yani insülin duyarlılık faktörümüzü de hesaplarken bazı formüller kullanılıyor. Bunun için de İDF ve Karbonhidrat / İnsülin Oranı Hesaplamaları başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Eğer İnsülin Kalemi Kullanıyorsanız Ve İnsülin Pompasına Geçecekseniz İnsülin Dozlarınız Da Düşecek

İnsülin kalemi kullandığımı düşünürsem günlük aldığım toplam insülin dozu olan 35 üniteyi % 20 azaltmam gerekecek. Bu da 28 ünite demek.Bu dozun yarısı yani 14 ünitesini bazal, 14 ünitesini ise bolus insülin olarak ayıralım.

İnsülin duyarlılık faktörünüz yüksekse 14 ünitelik bazal dozun da % 15 ini düşürmeniz gerekecek. Yaklaşık 2 ünite azaltmak lazım. 14-2 ünite dediğimizde günlük alacağımız bazal doz miktarı 12 ünite oluyor. Bir günün 24 saat olduğunu da biliyoruz. Her saat başına 0,5 ünite bazal insülin düşecek.

Peki Neden Gün İçi Saatlerde Bazal Dozu Farklı Gidiyor?

Başlangıçta da dediğimiz gibi bu hesaplamalar teorik. Ve her bireyin günün her saatindeki bazal ve bolus ihtiyacı farklı.

Bu yazıyla sadece genel kuralları aktarıyoruz ki kendinizin de bir doktoru olduğunuzu unutmayın. Neyin nasıl bir mantıkla yapıldığını anlayın 🙂

5 2.968 görüntüleme

Yıllarca Yalnız Hissetmememi Sağlayan Diyabetimben Sayfasına Artık Yazma Vakti

Merhabalar Herkese,

Yıllarca yalnız hissetmememi sağlayan diyabetimben sayfasına artık yazma vaktim geldi.

Ben Betül. Tip-1 diyabetle lise 2de tanıştım. Ondan öncesinde de olduğunu biliyorum, çünkü hayatım normalden farklı gidiyordu. Hem fiziksel hem psikolojik olarak iyi değildim.

Diyabeti öğrendikten sonra ilk başlarda çocukken hiç hastalanmayan bi çocuk olduğum ve hiç beklemediğimiz için ailem gerçekten çok yıprandı. Bana zorlanacaksam okulu dışarıdan bitirebilceğimi bile söylediler. Kabul etmedim.

Ve diyabetten sonra her şey çok daha iyi oldu diyebilirim.

Annem tüm öğünleri karbonhidrat sayımına göre yaptı. Her gün saatlerim, yiyeceklerim belliydi. Tüm aile benim beslenme tarzıma göre yemek yiyiyorduk.

Diyabet hayatıma tahmin edemeyeceğim bi düzen getirdi. Her gün düzenli uyudum, aynı saatte kalktım, yemek yedim. Aynı sürede yürüyüş yaptım, piyano çalmaya devam ettim.

Ve fen lisesi öğrencisi olarak derslerde anlam veremediğim kopukluk bitmişti.

Diyabetten sonra çalışmaya başladığım dersler ve ailemin desteğiyle şu an Ankara’da bir tıp fakültesindeyim.

Hayallerimde uzmanlık alanı olarak dahiliye veya endokrin yok ama hastaneyle iç içe olmak eminim diyabetime katkı sağlayacaktır.

Bu süreçte çok yardım aldığım diyabetimben ailesine çok teşekkür ederim.

Betüls

 

7 3.555 görüntüleme

Bence Tip-1 Diyabet Kötü Değil, Özel Bir Yaşam Şekli

Ben tip1 diyabet ile Eylül 2016’da tanıştım. Başka bir mide rahatsızlığım yüzünden tatilimi yarıda kesip, ailem ile Eskişehir’e döndüm. Hastaneye geldiğimde herşeyden habersiz bir şekilde diğer mide doktorunun “çok zayıfsın” demesiyle başladı bu hikayem ve tip1 arkadaşlığım.

Araştırıldı ve çoğu testler sonucunda tip-1 diyabet teşhisim kondu. Düşünenlerin aksine hiç tedirgin değildim, sadece şaşkındım çünkü; diyabet adına hiçbir bilgim yoktu. Sanıyordum ki geçici grip gibi bir rahatsızlık…

Sonra devlet hastanesindeki doktor şekerin 245 ve acilen hastaneye yatırılman gerekiyor demesiyle hastanede yatarken buldum kendimi. Artık orada diyabetim ile ilgili hem bana hem de bu süreçte hep yanımda olan hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim anneme bilgiler, dersler, insülin ile ilgili ne geliyorsa aklınıza anlatılmaya ve öğretilmeye başlandı. Sürekli şeker seviyelerim kontrol ediliyor, diyet yemekler geliyor. Yavaş yavaş alışıyordum sanki. Konuşulanların aksine ben diyabeti kolay kabullendim. Bazı diyabetli arkadaşlarım gibi “neden ben?” sorusunu hiçbir zaman kendime sormadım. Çünkü zamanla birşeyi fark ettim ki evet, tip-1 diyabette önemli kısım psikoloji..

Bir buçuk-iki ayda takip sürecinde hemşirelerin diyabet ve insülin yapabilmem hakkında dersleri bırakmıştım. Çünkü artık vücudumu ve diyabetimi tanıyordum. Tanıdıkça denilenler bir tarafa diyetime, ölçümlerime ve yürüyüşlere dikkat ederek o günde 4 kere vurduğum insülinden yavaşça kurtularak tek doza düşmüştüm artık. Az önce psikoloji demiştim. İşte bu tip-1 diyabeti öğrendiğim anda annemin söylediği cümle “Ceren biz bunu yeneceğiz göreceksin.”

Bu süreci yazdığım kadar kolay şekilde geçirmedim tabii ki. Benim de bir okul hayatım, aile ve arkadaş hayatım vardı. Bu süre içerisinde ikinci üniversite için tercih yapacakken düzenimin yerinde olabilmesi için ara vermek zorunda kalmıştım. Ara sıra hipoglisemi ya da hiperglisemi durumları yaşıyordum. Araştırıyordum her an için herşeyi. Fakat biliyordum ki herşey bende bitiyordu. Evde olduğum bu süreçte annem her öğün yemeklerini ayrı ayrı hazırlıyor, herşeyi yapıyordu. 23 yaşındayım dışarı ve çevre hayatım vardı tabiiki benim de. Dışarıda olduğum zamanlar canım çekiyordu ama gayret ediyordum “Yemek yok bak. Herşey yoluna giriyor” diyerek durdurmaya çalışıyordum kendimi.

Ailem alışverişe gittiğinde bile artık gitmek istemiyordum bile. İnanması zordur belki ama 5-6 ay hiçbir şekilde az da olsa yasak olan yiyecek ve içecekleri yememiştim. Tüm sorumluluklarımı yerime getirirken, özel hastanedeki doktorum ile tanıştım. Şu andaki rahatlığımı, sağlığımı, geleceğimi ve özel birisi olduğumu ona borçluyum, teşekkür ederim doktorum..

Onun bana önerdiği ve yapmam gereken ne varsa herşeyi yapıyordum. Diyabet benimle birlikte yaşayan bir arkadaş olmuştu. Dışarıda bile kendimi bana özel hissettiriyordu. Arkadaşlarımdan ayrıcalıklıydım yediklerim içtiklerim olsun hatta bazıları özeniyorlardı bana bu kadar sağlıklı beslenebilmek için. Emeklerimin karşılığını almaya başlamıştım artık ve sonuçlarım ile doktorumu şaşırtmaya devam ediyordum. Değerlerim daha iyiydi ve artık şaşırtıcı bir şekilde sabah tokken 8 ünite Lantus yapıyordum. Profesör doktorlarla bile görüşülen bu durumumu onlar bile anlamıyor, şaşkınlık içerisinde mutlu oluyorlardı. Bu da beni çok mutlu ediyordu. Bu 8 ünite Lantus’un yanı sıra HbA1c bile 6.3 çıkmıştı.

Biliyorum belki tamamen beni bırakacak bir arkadaş değil tip1 diyabet ama ben onun en azından önüne geçiyorum ve çevremdeki herkesi şaşırtırken mutlu da edebiliyorum. Ileride daha iyi yada kötü durumları yaşayabilirim, bununda farkındayım fakat diyabetim ile arkadaş olmaya devam ederken savaşmayı da sürdüreceğim. Bunu herkes böyle bilmeli ve düşünmeli. Umarım herşeyim böyle yolunda devam eder. Diyabetli olan herkesin bu hikâyemden örnek almasını isterim. Bu yazıyı, hikâyemi yazmama sebep olduğunuz için de size teşekkür ederim.

Yanımda olan önce anneme, sonra aileme ve doktoruma teşekkür ederim.

Ceren Doğan

1 4.191 görüntüleme

İnsülin Kalem Ya da Kartuşlarını Nasıl Koruyabiliriz?

İnsülinlerin hepsinin belli sıcaklıklarda korunması gerekiyor. Genelde 2-8 derece santigrat insülinleri korumak için en ideal sıcaklık.

İnsülinleri buzdolabının normal kısmına koyarak muhafaza ederken, kullanacağınız bir kalemi açıp oda sıcaklığında (25 derece santigrattan bahsediyoruz.) 30 güne kadar da koruyabiliyorsunuz.

İnsülinleri Aşırı Sıcak ve Soğuğa Maruz Bırakmayalım

İnsülinleri özellikle aşırı sıcağa karşı korurken aşırı soğuğa karşı da korumamız gerektiğini bilmemiz lazım. Sanki sadece yazın sorun varmış gibi düşünsek de kışın da ciddi sorunlarla karşılaşabiliyoruz.

Mesela bizim evdeki buzdolabı ev taşımamız sebebiyle 3 kez bozuldu. Ve son bozulmadan dolayı da 10 gün dolapsız kaldık. Hava dışarıda soğuk olduğu için de insülinleri balkona, bir poşet içinde koydum ama dış hava sıcaklığının ne kadar soğuk olduğunu bilmeyerek Allah’a emanet ettim 🙂 Gece yarısı eksi dereceler beni endişe ettirse de şükür sorun yaşamadık.

Yazın güneş ışığıyla  ya da ocak, kalorifer ya da soba gibi ısıtıcılarla insülini yakınlaştırmamak, temas ettirmemek lazım.

Ya da eksi derecelerde insülini muhafaza etmemeliyiz. Özellikle derin dondurucu gibi yerlerde insülini korumamalıyız. Yanlışlıkla derin dondurucuya insülini koyanlar oluyor. Bu insülinler çözündürüp tekrar kullanılamıyor.

İnsülin Kalemlerini Kullanmak İçin Ben Neler Kullandım? Kararım Ne Yönde Oldu?

Ben gündelik hayatımda ya da kısa süreli seyahatlerimde My-Vivi‘yi kullanıyorum. Buzdolabına koyma, insülin kalemim acaba güvenli bir şekilde korunuyor mu gibi endişeler yaratmadığı için tercihim My-Vivi Cap1‘den yana oldu.

Kullanırken de ek bir çaba sarfetmiyorum. Zaten ürünü buzdolabına koymuyorum. Ki koyulması da istenmiyor. Sadece dolaptan çıkardığım insülin kaleminin kapağını çıkarıp My-Vivi’ye takıyorum. Ve insülinler sağlıklı bir şekilde korunuyor. Biliyorsunuz ben insülin pompası kullanıyorum ama yanımda, olası teknik aksaklıklar için birer adet Lantus ve Humalog var. Ve aylardır her iki insülin kalemim de My-Vivi içinde sapasağlam korunuyor.

Bu arada My-Vivi gerçekten koruyor mu diye soranlar oluyor. Şöyle söyleyeyim; My-Vivi Türkiye’ye geldiğinden bu yana, yani yaklaşık 10 aydır, Lantus’ta herhangi bir bozulma, minik minik kabarcıklar dahi oluşmadı. Ki dolaptan çıkarılan ve oda sıcaklığına gelen insülinlerde minik ya da büyük kabarcıklar oluşması çok normal. Ama 10 aydır My-Vivi’de takılı Lantus’ta bozulma emareleri dahi görünmedi 🙂 🙂 🙂

Ürün hakkında daha fazla bilgi için: http://www.my-vivi.com.tr linkini ziyaret edebilirsiniz.

Yine küçük bir yaşanmışlığı da anlatayım 🙂 Geçtiğimiz haftalarda insülin pompamda bir sıkıntı oldu. Yanımda insülin olduğunu unutmuşum. Eve nasıl giderim, ne yaparım gibi endişelere girdim. Çantamın içindeki My-Vivi’ye takılı Humalog’u görünce içim fena rahatladı 🙂 🙂 Ve şirket tuvaletinde My-Vivi ve insülin pompası ekipmanlarımla set değişimi yaptım 🙂 Ama o anki halimi görmeniz lazımdı 🙂

Taaa eskilerde ise insülin taşıma cüzdanı ile taşıyordum. Abbott‘un insülin taşıma cüzdanı ve tasarımı bana hep iyi geldi. Ama içindeki malzemele ve insülini gerçekten koruyup koruyamadığı tereddütü oluştu içimde.

Sonra Diyabetmarketim.com‘un insülin taşıma cüzdanı ve çantasını aldım. Her ikisi de oldukça iyi tasarlanmış ve kaliteli malzemelerden yapılmış. Ama cüzdan gibi şeyler çantada ciddi yer kapladığı için özellikle çantasını uzun süreli seyahatlerde kullanıyorum.

Bu ürünler hakkında da bilgi almak için http://www.diyabetmarketim.com linkini ziyaret edebilirsiniz.

Bir ara Frio‘yu kullandım. Sadece soğuk su ile aktive edilmesi yeterli olsa da bana çok kullanıcı dostu gelmedi. Ama insülin pompası için olan cüzdan hoşuma gitmişti 🙂

Çanta, cüzdan gibi ürünlerin tek sorunu içerisindeki buz jellerinin belli süre sonra dondurulma ihtiyacı. Derin dondurucu vs bulamazsanız çantaların, cüzdanların anlamı kalmıyor.

Herkesin bir üründen beklentisi farklı olmakla birlikte ben beni en rahatlatacak, çantamda en az yer kaplayacak ve kafamda soru işareti bırakmayacak ürünleri tercih etmeye çalışıyorum 🙂

 

İnsülin Saklama Koşulları Nelerdir?

Kullanılmayan (açılmamış) insülinlerin buzdolabının kapak ya da sebzelik kısmını kullanarak saklanması önerilmektedir.

Kullandığınız insülin (kalem, kartuş ya da flakon) güneş görmeyecek ve nem almayacak şekilde muhafaza edilmelidir.

Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların yükselmesi sebebiyle insülinlerin sıcak ortamlarda bırakılmamasına dikkat edilmelidir (araba torpido gözü, kumsal gibi).

Sıcak havalarda insülininizi buz kalıbı ya da insülin taşıma cüzdanları ile taşımanız gerekir. Dikkat etmeniz gereken insülini, buz kaseti ile doğrudan temas ettirmemektir. Çünkü insülininiz donarsa bozulur. Bu nedenle insülininizi direkt buz kaseti ya da kabıyla temas etmeyecek şekilde izole edebilir (pratik olarak bir beze sarabilirsiniz) ya da insülininizi soğuk muhafazalı özel çantalar içinde taşıyabilirsiniz.

Örnek olay-1: İnsülinlerini yanlışlıkla buzluğa ya da derin dondurucuya koyanlar olabiliyor. Bu şekilde bir durum söz konusu ise insülinleri kullanmayın.

Bununla birlikte yeni açılacak ve dolaptan çıkarılan insülinler hemen kullanılmamalı, 15 dakika beklenip oda sıcaklığına geldiği zaman kullanılmalıdır.

Örnek olay-2: Dolaptan çıkarır çıkarmaz yapılan insülinler hafif yanma yapar. Bu yanmanın en temel sebebi insülinin soğuk olmasıdır.

Aynı zamanda son kullanma tarihi geçmiş, içinde küçük beyaz parçacıklar (kristalleşme) ve renk değişikliği (sarı, bulanık görüntü) olan insülinleri lütfen kullanmayınız.

Kaynak: BD Hasta Rehberi 2015