Tip-1 Diyabetli Münevver Batmaz’ın Başarısı – Röportaj

Haberler&GelişmelerTip-1 Diyabetli Münevver Batmaz'ın Başarısı - Röportaj

Özel Tasarım ‘DiyabetimBen’ Önlüğü yazımızı hatırlıyorsunuz değil mi? Diyabetimben‘i ve beni anlatan güzel bir önlük elime Denizli’den ulaşmıştı. Münevver Hanım göndermişti.

Yüzyüze tanışma fırsatımız olmasa da sosyal medyada tanıştığım, yazıştığım ve telefonda konuştuğum biri Münevver Hanım. Çabasını ve başarısını da takdir ettiğim kadınlardan 🙂

Bugün verdiği röportajı görür görmez sizlerle paylaşmak istedim.

DERDİNE ÇARE OLDU

13 yıl önce Tip 1 Diyabet’e yakalanan Münevver Batmaz, sürekli şeker kontrolünde geçen hayatında 2008’de doğan oğlu Orhan Kağan Batmaz‘ın da 2 yıl önce aynı hastalığa yakalandığını öğrenince adeta yıkıldı ama mücadelesine devam etti. Batmaz şimdilerde oldukça pahalı olan insülin pompasını karşılamak için bezden hediyelik eşya yapıyor.

Türkiye’de şeker hastalığı oldukça yaygın bir hastalık. Tip 1 Diyabet şeker hastalığının bir türü. Bu hastalığa yakalananlar hayatları boyunca ya sürekli insülin iğnesi vurulmak ya da fiyatı 2 bin doları geçen insülin pompası ve 3 ayda bir değiştirilmek zorunda kalınan ve maliyeti bin doları geçen aparatlarını takmak zorunda. SGK her iki cihazın da maliyetlerinin yarısını karşılıyor ama fiyatların yüksek olduğu pompa ve aparat için yarısını karşılasa bile maliyetlerin yüksekliği vatandaşın belini büküyor. Hele bir de aile içinde birden fazla tip 1 diyabetli varsa maliyetler biraz daha yüksek olabiliyor.

Denizli’de yaşayan 31 yaşındaki Münevver Batmaz ve oğlu tip 1 diyabetliden sadece birisi. 13 yıl önce Ege Üniversitesi Tekstil Bölümünde okurken birinci sınıfta tip 1 diyabet hastalığına yakalanan Batmaz, ilk zamanda kabullenemediği hastalığının tedavisine nasıl alıştığını ve başarı öyküsünü gazetemize anlattı.

18 yaşındayken okurken kendisine tip 1 diyabet teşhisinin konulmasının ardından ailesinin adeta yıkıldığını ifade eden Batmaz, “Bizim hastalığımızın tam adı tip 1 diyabet, yani insüline bağımlı diyabet. Ben 13 yıldan beri tip 1 diyabetliyim. Ege üniversitesinde 1.sınıfta okurken yakalandım bu hastalığa. Ailemde hiç diyabetli olmadığı için ve bu hastalığın çocuk ve gençlerde de görülebileceğini bilmediğimiz için benim hastalığım ailemizde büyük bir şok etkisi yaratmıştı. Fakat benim hastalığı kabullenmem ve tedavi sürecine ayak uydurmam çok zaman almadı” dedi.

OĞLUMUN DA HASTA OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE DÜNYA BAŞIMA YIKILDI

Tip 1 diyabet teşhisi konulduktan sonra insülini enjektör ile almayı tercih ettiğini belirten Batmaz, oğlunun hastalığını nasıl öğrendiğini şu ifadelerle anlattı: “2008 yılında anne oldum. Tip 1 diyabetli bayanların anne olmadan önce birçok sağlık kontrolünden geçmeleri ve Hba1c dediğimiz 3 aylık kan şekerlerini kabul edilebilir değerlerde tutmaları gerekmektedir. Benim anne olmama engel bir durum yoktu ve bu yüzden hiç tedirgin değildim. Sorunsuz bir hamilelik süreci geçirmeme rağmen 8. ayda 2 defa çok şiddetli hipoglisemi ( kan şekeri düşüklüğü) komasına girdim ve oğlum 8 aylık olarak dünyaya geldi. Doğumdan sonra diyabetle alakalı oğlumda herhangi bir bulgu ve problem yoktu. Fakat her diyabetli anne gibi benim de acabalarım vardı. Ara ara oğlumun kan şekerini ölçüyor, doktora gittiğimizde diyabetle alakalı bir risk olup olmadığını kontrol ettiriyordum. Fakat birçok doktor tip 1 diyabetin genetik geçiş riskinin tip 2 kadar yüksek olmadığını ve bu kadar endişe etmemin yersiz olduğunu söylüyordu. Ama ben yine tedbiri elden bırakmamakta kararlıydım. Doktorlardan ve bazen eşimden gizli oğlumun şekerine bakıyordum ve bir ölçümde bu endişelerimin yersiz olmadığını anladım. Evde şekerimi ölçtüğüm bir esnada oğlum anne benim şekerime de bakalım dedi. Şeker makinesinin ekranında gördüğüm 310 değerini hiçbir zaman unutamadım. O an kan beynime sıçramıştı ve kendi ellerimle oğluma tip 1 diyabet tanısını aslında ben koymuştum. Çünkü eğitimlerde bize öğretilen kan şekeri 200 ün üzerine çıktığında rahatlıkla tip 1 teşhisi konulabileceğiydi. Doktorlarımın o cümleleri beynimde yankılanıyordu. Benden tam 10 yıl sonra 2012 yılında oğluma da tip 1 diyabet teşhisi konmuştu.

İNSÜLİN POMPASI PAHALI

Bana teşhis konduğunda iğnemi yapar yediklerime de dikkat eder bir şekilde idare ederim diye düşünmüştüm. Ama evlat başka. Oğlum iğne olmayı sevmediği ve şeker değerleri çok yüksek seyrettiği için insülin pompasına geçiş yaptı. İnsülin pompası pahalı bir cihaz. Belli bir kısmını devlet ödüyor kalanını da hasta cebinden yatırıyor. Bunun yanı sıra 3 ayda 1 de vücuda takılan sarf malzemelerinden almanız gerekiyor. Yine bunun da bir kısmı hastanın cebinden çıkıyor. Oğlum sürekli olarak benim de insülin pompasına geçiş yapmamı istiyordu. O’nu kırmadım ve ben de pompaya geçiş yaptım. . Pompa iğneye göre gerçekten çok konforlu. Diyabetli bireylere daha esnek yeme içme imkanı veriyor. Bunun yanı sıra ekstra bir şeyler yemek istediğinizde her seferinde iğne yapmanıza gerek kalmıyor. Fakat ben de insülin pompasına geçiş yaptıktan sonra hastalıkla alakalı maliyetlerimiz 2 katına çıktı. Pompa ve pompa sarf malzemelerinin yanı sıra her gün şeker ölçerken kullanmak zorunda olduğumuz şeker ölçüm çubuklarına da ciddi rakamlar ödüyoruz.”

KAFA DAĞITMAK İÇİN BAŞLADIM AMA BAŞARI ÖYKÜM OLDU

Batmaz, “Normalde pozitif ve stresle bahşedebilen bir yapıya sahip olmama rağmen oğlumun diyabeti beni bambaşka bir insan haline getirmişti. Gece uykumdan uyanıp ağlama krizlerine giriyordum, oğlum uyurken sürekli şekerini ölçüyordum ve bu ruh halim beni inanılmaz rahatsız ediyordu. Bir şeyler yapmalıyım dedim. Çok fazla dikiş bilgim olmamasına rağmen gittim kendime en güzelinden bir tane sıfır dikiş makinesi aldım. Önce masa örtüsü, emzirme yastığı tarzı ürünler dikmeye başladım. Diktiğim şeyler iş arkadaşlarımın da hoşuna gitmeye başladı. İlk siparişlerimi onlardan aldım. Daha sonra kendimi biraz daha geliştirerek kişiye özel önlük işine başladım ve aldığım dikiş makinesinin parasını 3 ayda çıkardım.  Dikişle alakalı daha fazla ne yapabilirim derken kumaştan fincan işine girdim. Ben şimdilik diktiğim ürünlerle insülin pompası ve sarf malzemelerinin masraflarını çıkardım. Hatta şu anda sipariş yetiştirmekte zorlanıyorum. Yapım aşamasındaki internet sitem de tamamlanınca internet üzerinden daha çok insana ulaşıp, satış yapmayı hedefliyorum. Sizin anlayacağınız kumaşlar bana iyi geliyor. Onlarla uğraşırken şeker, hipoglisemi, hiperglisemi, Hba1c diyabetle alakalı hiçbir şey aklıma gelmiyor. Aynı zamanda özel bir şirkette çalıştığım için işler şimdilik biraz yavaş ilerliyor ama bu yolda en büyük destekçim eşim ve aynı zamanda diyabet arkadaşım olan oğlum. Ve her zaman dediğim gibi çaresizlik insana yaratıcı olmayı öğretiyor. Ben çaresizliğime böyle çözüm buldum” dedi. (Kaynak: http://www.horozmedya.com/tr/haberler-derdine-care-oldu.html~incele)

2 YORUMLAR

  1. Erkut Tok gercekten etkileyici bir hikaye. pompa ücretleri gercekten zorluyor bizleri ama hiç ödenmemesinden iyidir. Bu hastalıkta en büyük yardımcı bence hastalığı kabullenmek ve azmetmek. Münevver Hanım’ı tebrik ediyorum. Diyabetin hiçbirşeye engel olmadığını kanıtladığı için

    Nazan Erol Yavan hayata pozitif bakış açısıyla bakmana hayranımmm canım

  2. Neden bilmiyorum fakat burda sizlerin hikayesini dinlerken ( inanin okumak degil sanki yanimda anlatiyor gibisiniz.) gozlerimden yaslar damla damla geliyor. Ben ve esimde diyabet olmadigi halde iki tane oglumuzda da diyabet cikti. Ikinciyide sizin gibi sekerine bakarken ogrendim. Simdi, yani yarin iki numara burnundan ameliyat olacak. Hepinizin dualarini bekliyorum. Tesekkur ederim. Bu arada 7.5 yasinda iki numara. Allah sizinde yardimciniz olsun.

Bir yorum yapın.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: