Düşük Karbonhidratlı, Yüksek Lifli Beslenmenin Tip-1 Diyabet Yönetimine Faydaları/Zararları

Tip-1'imDüşük Karbonhidratlı, Yüksek Lifli Beslenmenin Tip-1 Diyabet Yönetimine Faydaları/Zararları

Düşük Karbonhidratlı, Yüksek Lifli Beslenmenin Tip-1 Diyabet Yönetimine Faydaları/Zararları

Bir önceki Tip-1 Diyabet Yönetiminde Denediğim Beslenme Prensipleri  başlıklı yazımda tip-1 diyabetle tanıştığım günden bu yana uyguladığım beslenme şekillerinden bahsetmiştim.

Bu yazıma da yine küçük bir notla başlıyorum. Denediğim beslenme protokollerini kendi kişisel kararlarımla denedim. Bu sebeple evde lütfen denemeyin 🙂

Öncelikle şunu net bir şekilde konumuzun merkezine koymamız gerekiyor.

“Hangi beslenme protokolünü uygularsak uygulayalım karbonhidrat saymak devam ediyor.” Yani alınan karbonhidrat miktarı yine hesaplanıyor ve yenilene göre yayma bolus, geçici bazal ayarlaması insülin pompasından ayarlanıyor.

Düşük Karbonhidratlı ve Yüksek Lifli Beslenmek

Aslında kendisi de tip-1 diyabetli olan ve yıllardır diyabetini iyi yöneten Dr Bernstein’dan esinlenmiştim. Onun öğretisi LCHF – Low Carbohydrate High Fat – Düşük Karbonhidrat Yüksek Yağ tipi beslenmeyi kendime göre evriltmiştim.

Uzmanlar normal şartlarda günlük alınması gereken kalori miktarının %55-60’ının karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini söylüyor.

1 gram karbonhidratın 4 kalorilik bir enerji sağladığını da araya yine not olarak düşelim.

Sağlıklı bir bireyin günlük karbonhidrat alımının minimum ve ortalama 125-130 gram karbonhidrat olması isteniyor. Bu da kalori bazında 500-520 kaloriye denk geliyor. Orta derecede aktif bir kişi için günde 2.000-2.200 kalorisi olan tipik bir beslenme düşünüldüğünde günlük karbonhidratın 225-358 gram karbonhidrat olması söz konusudur.

Ancak karbonhidrat ve kalori miktarının cinsiyet, yaş, sosyo-ekonomik durum gibi detaylara göre bu oran elbette değişiyor.

Bu aralar günde ortalama 50-60 gram karbonhidrat aldığımı düşünürsek karbonhidrattan gelen günlük kalori miktarımı 200-240 olarak düşünebilirsiniz.

Ama Dr Bernstein’ın öğretisine göre ise günlük karbonhidrat alımının 20 gram seviyesinde yani 80 gram kalori olmasını öneriyor.

Bu Beslenmedeki En Önemli Nokta ve Katkısı

Biliyoruz ki vücudumuza giren karbonhidrat direkt şekere dönüşüyor. Benim düşünceme göre de tip-1 diyabet yönetiminde Dr Bernstein’ın önerdiği gibi düşük karbonhidratlı beslenmek diyabet yönetimine ölçülebilir ve kısa sürede sonuç getiren bir beslenme türü.

Benim gibi düşük karbonhidrat, yüksek lifli beslenme başlandığında;

  • Vücuda alınan karbonhidrat alımı ne kadar az olursa şekeri regüle etmek bence daha kolay oluyor.
  • Yemek sonrası ve özellikle tokluk kan şekerleri pik yapmıyor.
  • İp gibi giden sensör glikoz değerlerinizi görünce beğenerek izlediğiniz bir film tadı damağınızda kalıyor 🙂
  • Günlük insülin alımı daha azalıyor. Ama bu kazancı insülini azaltıyoruz diye sevinmiyoruz. Çünkü insülin ne olursa olsun bizim için gerekli bir hormon.
  • Vücut kendini pelte kıvamında hissetmiyor.
  • Ciddi besin grup kısıtlamaları da olmadığı için canınız bir şey çektiğinde yemek sizi kısıtlandırılmış hissettirmiyor.

Olası Riskler

En önemli risk Diyabetik Ketoasidoz.

Ketoasidoz yani şeker koması olası bir risk. Ama bu durum yani Diyabetik Ketoasidoz vücutta insülin olmaması halinde ya da karbonhidrat alımına rağmen insülin yapmamakla ya da enfeksiyonel sebepler gibi şekeri tahminden de fazla yükseltebilecek hallerde oluşan bir durumdur.

Diyabetik Ketoasidoz hakkında Diyabetik Ketoasidoz (DKA) Nedir? başlıklı yazımızdan daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Ama bu Diyabetik Ketoasidoz sadece bu durumlarla değil düşük karbonhidratlı beslenme ile de ortaya çıkabilmekte. Bu sebeple de “düşük karbonhidartlı, yüksek lifli” beslenmedeyken sürekli glikoz ölçüm sensörü ketoasidoz yaşama ihtimalim esnasında benim en önemli rehberim oldu.

Yine araya not giriyorum;

Ketoasidoz ile Ketozisi karıştırmalayalım. Çünkü özellikle bu tarz beslenmelerde iyi bir şey olan Ketozis de önemli. Bu iyi şey de Ketozis halinde yağ oluşumundan ziyade yağ yakımının devreye girmesi. Düşük Karbonhidratlı Beslenme ve Tip-1 Diyabet linkindeki yazımızdan da Ketozis hakkında bilgilere ulaşabilirsiniz.

Zorluklar

  • Sürekli bir beslenme haline tam döndürdüm diyorsunuz. Ama bir kırılma noktası oluyor ve kendinizi bol karbonhidratlı şeyler yerken bulabiliyorsunuz 🙂
  • Süregelen bir beslenme şekline de sokamıyorsunuz.
  • Besin grubu kısıt olmadığı için de canınız bir şey çekip yediğinizde ve damak bu tadı alınca beslenme şeklinize dönmek de zor oluyor 🙁

Çarşamba günü ise AIP yani Oto-İmmün Beslenme Protokolü tecrübelerimi sizlerle paylaşacağım. Ben yayınlayana kadar da https://www.diyabetimben.com/?s=AIP+Beslenme linkinden ilgili yazıları okuyabilirsiniz.

 

 

 

1 Yorum

Bir yorum yapın.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: