Diyabet Dedektifleri : Hipoglisemi Tespiti İle İlgili Çığır Açan İki Araştırma

Haberler&GelişmelerDiyabet Dedektifleri : Hipoglisemi Tespiti İle İlgili Çığır Açan İki Araştırma
Arka beyindeki nöronların mikroskop görüntüleri, nöronların hızlı hamleli (hareket eden) hipoglisemi (sağda), tarafından aktif hale getirilirken yavaş hamleli hipoglisemi (solda) süresince beyinde çok az aktivasyon-hareket gerçekleştiğini göstermektedir. Nöronlar yeşil gösterilmiştir.
Arka beyindeki nöronların mikroskop görüntüleri, nöronların hızlı hamleli (hareket eden) hipoglisemi (sağda), tarafından aktif hale getirilirken yavaş hamleli hipoglisemi (solda) süresince beyinde çok az aktivasyon-hareket gerçekleştiğini göstermektedir. Nöronlar yeşil gösterilmiştir.

Hipoglisemi Tespiti

Sıradan bir gözlemci, parkta arkadaşlarıyla top oynayan 14 yaşındaki çocuğun enerji yakmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Fakat çocuk, küçük yaşlarda yaygınca beliren kronik zayıflatıcı otoimmün bir hastalık olan tip 1 diyabet hastasıdır. Onun pankreası, insülin hormonu düzenleyen glikozu üretemediği için bu genç kendine günlük insülin yapmak zorundadır.

Fakat bu tedavi hiperglisemiyi-çok fazla kan şekerini- uzakta tutmaya yardımcı olsa da bu, genci tekrar eden hipoglisemi  ya da oldukça az kan şekeri riski ile karşılaştırır.

Çocuğun diyabet olmayan arkadaşlarında, egzersiz sırasındaki doğal kan şekeri düşüşü sonrası kan şekeri seviyelerinin normale dönmesi için içgüdüsel olarak şekerli bir içecek içme arzusu oluşurken diyabetli gençte bu oluşmaz. Çünkü insülin tedavisi, bazen diyabetli hasta hipoglisemiye girmiş olsa dahi bundan haberdar olmamasına sebep olabilir. Sonuç olarak da bu genç komaya girebilir ya da ölebilir.

USC Dornsife’de biyolojik bilimler profesörü olan Casey Donovan : ‘ Çoğumuz hipoglisemiyi baş ağrısı-sersemlik ya da bazı kontrol kaybı yaşamamıza sebep olan bir dert olarak algılasak da eğer şiddetli olursa kasılmalara, komaya ve hatta ölüme bile sebep olabilir. Ve ölümcül olması yıllar alan hipoglisemi ya da diyabetin aksine derin hipogliseminin şiddetli komplikasyonları  saatler içinde oluşabilir’ dedi.

Son 7 yıldır, Donovan ve USC Dornsife’nın nöroloğu Alan WATTS, kan şeker seviyelerini normalleştirmede önemli olan merkezi veya fizyolojik mekanizmaların araştırmasında işbirliği yaptı. Araştırma, Ulusal Sağlık Enstitüsü ve Diyabet Araştırma Kurumu tarafından desteklenmektedir.

Onların çığır açan yeni araştırması, hipoglisemi tespitindeki mekanizmaları tanımlama üzerine odaklanmaktadır. Tip 1 ve tip 2 diyabetlerin insülin tedavilerinin gelişmesi için geniş kapsamlı sonuçların olabileceği bulgularının her biri 11-16 Nisan’da önde gelen bilimsel ‘Diabet’ dergisinde ve online’de 2 sayfa şeklinde yayımlanmıştır.

Günümüzde dünyada 371 milyondan fazla insan diyabettir. Uluslararası Diyabet Federasyonu’na göre 2030’a kadar bu sayının 552 milyona ulaşacağı beklenmektedir. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri yaklaşık 26 milyon Amerikalı’nın diyabet olduğunu bildirmektedir. Diyabet, Böbrek ve Sindirim Hastalıkları Ulusal Enstitüsü’ne göre Amerika Birleşik Devletleri’nde diyabetle ilgili harcanan sağlık masrafları yalnızca 245 milyar dolardan fazladır.

Vücudun normal kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesinde kritik bir adım olan hipoglisemi süresince beyin aktivasyonu ile glikoz hissinin bağlantısı ilk kez Donovan ve Watts’ların ekibinin bildirisinde mevcuttur.

Donovan, diyebetin önde gelen ölüm sebeplerinden biri olduğunu belirtti. Ve ‘Hipoglisemi önemli çünkü şuanda insüline bağımlı diyabet tedavisinde ilk sınırlamadır’ diye ekledi. İnsülin, glikozu kan akışından dışarı çıkarır ve yakıt için kullanılabildiği karaciğer ve kas dokularında glikojen olarak hapseder. Bu da kandaki glikoz seviyelerini sırasıyla düşürür. İnsülin tedavisi Tip 1 diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılmakta ve şimdi de Tip 2 diyabet tedavisinde daha yaygın kullanılmaya başlandı. Tip 2 diyabetliler, Tip 1 hastalarının aksine normal bir kişi için yeterli olan insüline sahiptirler fakat hücreleri insülinden faydalanamamaktadır.

Ancak, nörobiyoloji uzmanı  Watts, insülin tedavisinin sorunlu olabileceği konusunda uyardı. Watts : ‘Glikoz seviyelerini azaltmak için ihtiyaç duyulan insülin miktarını ayarlamak çoğu zaman zordur. İnsülin tedavisinin çok tehlikeli bir yan etkisi, hastaların hipoglisemik olmaları riskidir. Özellikle Tip 1 diyabetlilerin yapacağı şey insülin tedavisini etkili bir şekilde kullanmaktır böylece hastalar hipoglisemik şoka girmezler.’ dedi.

Ancak daha agresif eğilimli bir diyabet tedavisi daha fazla hipoglisemik vukuata sebep olmaktadır. Donovan, son sonucun kısır bir döngü olduğunu belirtti.

‘Doktorlar hastaların kan şekerini ne kadar sıkıca kontrol etmeye çalışırsa hipoglisemi olayı o kadar çok olur. Ve ne kadar çok olay olursa   seviyeleri düzeltme veya hipoglisemi başlangıcı ile mücadele etme yetenekleri daha az olur. Bu yüzden de bu insanlar giderek daha da hipoglisemik olmaya eğilimli olurlar.’

Donovan, problemin kökünün vücudun, kan şekerini tespit etmekte gittikçe yetersiz kalması olduğunu belirtti. Ayrıca: ‘ Hedefimiz vücudun hipoglisemi başlangıcını nasıl tespit ettiğini anlamak ve kan şekeri seviyelerini düzene sokmak için bilgilerden faydalanmaktır. Böylece var olan tedavileri geliştirebilir veya yenilerini bulabiliriz.’ dedi.

100 yıldan fazladır hipoglisemik saptamanın sadece beyinde olduğuna inanıldı. Fakat yaklaşık 20 yıl önce, Donovan ve meslektaşları portal mezenteric damarlardaki kritik sensörlerin kanıtını sağlamaya başladılar. Bu geniş damarlar barsakları boşaltırlar ve genel dolaşıma geçmeden önce kan yığınının karaciğere akışını sağlarlar. Şimdi, genelde merkezi sensörler kadar çevresel sensörlere de sahip olduğumuz kabul edilse de nasıl-ya da- olsa bile bu iki etkileşim ve bunların rolleri büyük ölçüde bilinmiyordu.

Donovan, başyazar Dr. Mary Anne Bohland Matveyenko’nun ilk yazısının, kan şekeri düşüşünü algılama veya klinik hipoglisemi ile beyin aktivasyonu arasında doğrudan bir fonksiyonel bağlantı olduğunu gösteren ilk yazı olduğunu belirtti.

Araştırmaları süresince Bohland, Donovan ve Watts arka beyin ve hipotalmusun haritasını çıkardılar. Arka beyin üzerine yoğunlaşırken portal damardan gelen duyusal verinin yok olup olmayacağını ve yavaş başlangıçlı hipoglisemi süresince arka beyinde çok az aktivasyon olduğunu buldular. Donovan : ‘ Bu açıkça gösteriyor ki beyin, çevresel veri olmazsa birçok fizyolojik şartlar altında hipoglisemiyi tespit edemeyebilir. Fakat arka beyindeki nöronlar, çevresel sensörler olmasa bile hızlı başlangıçlı hipoglisemiye cevap vermeye devam etmektedir.’ dedi.

Araştırmacılar aynı zamanda omuriliğin bilgiyi vagus siniri kanalı ile gönderdiği inancını devirerek portal damardan arka beyine bilgi yollayan gerçek bir fiziksel rota olduğunu onayladılar.

Dr. Anne Jokiaho’nun ikinci çalışmasında, glikozda hızlı bir düşüş ile karşılaşıldığında arka beyin ile hipotalamus arasında büyük bir sinirsel bağlantının gerekli olmadığını gördük. Fakat bu, yavaş başlangıçlı hipoglisemide  kesinlikle gereklidir. Bu bir beyin bileşeninin farklı hipoglisemi tipleriyle etkilendiğinin ilk göstergesidir.

Sonuç olarak, insülin tedavisini uygulama komplikasyonları önemli bir sorun teşkil eder ve insülini doğru almak diyabetli insanlar için çok çok önemlidir.

Donovan, bu araştırmanın tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi için özellikle de hipoglisemi tedavisi için geniş kapsamlı sonuçların olabileceğini söyledi.

Daha çok araştırma : Sensör yoğunluklu insülin pompa tedavisi şiddetli hipoglisemik olayların oranını azaltır.

Referans Dergi : Diyabet

Destekçi : Güney Kaliforniya Üniversitesi

Kaynak: http://medicalxpress.com/news/2014-04-diabetes-papers-groundbreaking-hypoglycemia.html

Çeviri: DiyabetimBen.com Çeviri Ekibinden Özlem Öztürk

 

5 YORUMLAR

    • Yusuf Bey,

      Tekrar okusanız ve anlamaya çalışsanız nasıl olur? Hem hipoglisemin zararlarından hem de hipoglisemi anında beynin ne durumda olduğunu bulduklarından bahsediyor bu çalışma.

      sevgiler,

    • Yusuf Bey Merhaba,

      Bu haberi okudum. Yarın ana sayfada yayınlayacağım ama haber yanlış anlaşılmış. Ekipte Türk doktor olarak adlandırılan Betül Hanım aslında ekipte değil. Yarın haberi yayınlayınca ne demek istediğimiz tam olarak anlamış olacaksınız.

      Paylaşımınızı bu sebeple yayınlamayacağım.

      sevgiler

  1. esra hanım benim kızım 2 yada 3 ayda bir muhakak atak geçiriyor nerde yalnış yapıyoruz bilemiyoruz kızmız 2.5 yaşında ünüteleride doktorun ve diyetisynin önerdiği gibi kullanıyoruz ayrıca hiç düzenli beslenmiyor ara öğün yemeklerini yemesi için çok çaba sarf ediyoruz yinede çok az yiyor sizce düzensizliktenmi atak geçiriyor. aydınlatırsanız sevinirim

Bir yorum yapın.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: